3-Umut ve Ağrı

149 18 13
                                    


🐰

Her biri etrafta koşuşturuyordu 7 üyenin. Hasta olan en büyüklerinin etrafında adeta pervane oluyorlardı.

Bir şeye ihtiyacı var mı, bir yeri ağrıyor mu, kusma ihtiyacı hissediyor mu, aç mı, sıkıldı mı, sevgiye mi ihtiyacı var, uykusu var mı..?

Tüm bu sorular gün içerisinde Seonghwa'ya birçok kez sorulmuştu.

Sağlık kontrolünden sonra Seonghwa hariç kimsede bir şey çıkmamıştı. Zaten çıksaydı o kadarını da kaldırabilirler miydi bilmiyorlardı. Seonghwa yol boyunca ağlamıştı ve diğerleri de kendilerini çok zor tutmuşlardı. Normalde temastan, özellikle de öpülmekten ve öpmekten nefret eden Jongho, sarılmıştı büyüğüne, sayısız öpücük hediye etmişti solgun suratına.

Arabada öylece uyuya kalmıştı en yaşlıları, en küçüğünün kolları arasında. Birbirlerine korkulu bakışlarıyla bakmışlardı diğer üyeler.

Hiçbiri Seonghwa'yı kaybetmek istemiyordu. Onun verdiği huzura, güvenliğe, sevgiye, değere ve mutluluğa ihtiyaçları vardı. Tüm bunların hepsini ona da vermeye ihtiyaçları vardı.

Zor gününde yanında olmaya ihtiyaçları vardı. Onun gülümsemesine, mutluluğuna ihtiyaçları vardı.

Eğer ölürse onun her yüreği ısıtan gülümsemesi olmadan bir daha nasıl gülümseyebilirlerdi? Nasıl nefes alabilirlerdi? Aşık oldukları sahneye çıkabilirler miydi tekrardan? 7 kişi olarak devam edebilirler miydi?

8 kişi 1 takım yapar.

Sloganlarını bozabilirler miydi gerçekten?

Yüreklerindeki eksiklikle, aralarındaki derin sesi kaybettiklerinde eski benlikleriyle söyleyebilirler miydi beraber kaydettikler şarkıları?

Oturabilirler miydi en büyüklerinin her gün titizlikle temizlediği salonda? Girebilirler miydi diş fırçasının olduğu banyoya?

"Her şey güzel olacak."

Liderlerinin zorla gülümseyerek söylediği cümleye hepsi inanmak istedi. Hiçbir şeyi istemedikleri kadar. Ancak öyle ya, çok zordu. Çok fazla sabır, enerji ve umut gerekiyordu.

Seonghwa bir yere kadar direnç gösterirdi. Ancak onun bu tür konularda pes etmeye yatkın bir zihni vardı. Psikolojik olarak bu denli büyük bir hastalığı atlatmaya hazır mıydı bilmiyorlardı.

Elini uzatıp bir kez daha öptü büyüğünü Jongho. Ardından mırıldandı.

"Umarım."

🐰

"Ağrı kesici nerde?"

Seonghwa kendini büzüştürdüğü rahat koltukta ağrıyan midesi yüzünden kıpırdanmak zorunda kalmıştı. Bir süre dayanmak istemişti ancak ağrı git gide daha da çoğalıyordu sanki. Öldürebilirdi bu ağrı onu. Çok fazlaydı.

San, yerinden fırlayıp ağrı kesici almaya çalışan en hızlı üye olmuştu. Öylesine hızlı kalkmıştı ki koltuktan, Seonghwa neredeyse ışınlandığını iddia edebilirdi. Mingi, büyüğünü biraz daha kendine çekti. Zaten yakınlardı fakat biraz daha yakınlıktan zarar gelmezdi.

Hem Seonghwa, Mingi'nin koca bedeni arasında tamamen kaybolmayı çok severdi. Başını onun göğsüne yaslayıp kendisine has erkeksi kokusunu solumayı, bazen burnunu oraya sürtmeyi severdi. Kedi gibiydi aslında dışarıdan bakıldığında. Mırıldanmayı, sevilmeyi, teması ve en önemlisi canı sıkıldığında miyavlamayı severdi. Kedileri çok sevmesinden kaynaklanıyordu aslında onun bu sevimli hareketleri. Küçüklüğünden beri bir kedisi vardı ve onunla büyümüştü. Bir yerden sonra onun hareketlerini kopyalamıştı çocuk aklıyla. Ardından hoşuna gidince de sevimli bir alışkanlık olarak kalmıştı.

good bye : atzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin