Fiveteen {15}

228 14 30
                                    

Changbin ve yerinde duramayan Jeongin zıplaya zıplaya görüş açıma girdiğinde, içime su serpilmişti. Gelmeyeceklerini bile düşündüm hem..

'salak gibi kendi kendine iş yapmaya kalkarsan böyle olur'

Zıplayışını birkaç adım ötemde yavaşlatan ve yaklaştıkça duran Jeongin, ne kadar kızgın olduğunu belli etmek için elini beline koymuştu. Kızgınlıktan daha çok tatlılığını ortaya koyuyordu..

'sana sinirliyim felix! Ama bir şey de diyemiyorum ki..'

Changbin sırıtmamak için kendini zor tuttuğunu belli etmemeye çalışır gibiydi. Kafasını farklı yönlere çevirip ciddiyetini topladı.

Bir süre sessizlik ve hareketsizlik olmuştu. Bir şeyler yememe rağmen aç olan karnımın gurultusuyla bu anı da bozmayı becermiştim.

'iyi o zaman. Bizi bekliyorlar, gidelim'

Changbin sonunda istediğim cümleyi ortaya atınca, adımlarımız onların geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı.

Jeongin yol boyunca telefonlar mesajlaşıyordu. Bizden başka kim olabilir diye düşünmeden edemedim tabii. Ben de telefonumu cebimden çıkarıp grubumuzun sohbetine girdim. Ama en son beni almaya gelirlerkenki mesajlar vardı.

Merakımı daha da bastıramadığımdan kafamı Jeongin'in omzunun üstüne dayadım ve mesajlara bakmaya çalıştım. Bizimki durur mu? Fark ettiği gibi kapattı telefonun ekranını.

'özel diye bir şey var yani ayıp be!'

Adımlarını daha da hızlandırıp aramızda mesafe olmasını sağlamıştı. Ben daha ne kadar hızlandığını düşünemeden varmıştık bizimkilerin yanına.

'ooo Felix efendimiz gelmiş'

Sandalyesini geriye çekip ayağa kalkan Seungmin'di. Kollarını açıp kütüphanede olduğumuzdan hafif sessiz sesiyle beni karşılayan ilk kişiydi.

Bangchan'ın kızgın olduğunu bildiğimden bu sefer ona baktım. Kafasını başka bir yönde tutmaya özen gösteriyordu. Çok belliydi hala bana sinirli olduğu.

Herkesten özür dileyip kendimi bir çoğuna affettirdikten sonra Jisung'un uzattığı test kitabını çözmeye başladım.

Edebiyatı sevmediğimden ve sebepsizce yorgun olduğumdan kafamı masaya yatırdım. Belki 5 dakika kadar dinlenirim diyip gözlerimi kapattım.

Bangchan

Kırgınım hala evet. Ama o böyle karşımda masum masum dururken daha ne kadar sinirli kalabileceğim?

Önümdeki kitabı okumadığımın ve başka şeyleri düşündüğümün farkına vardığımda daha fazla katlanamayıp kapattım kapağını. Geriye yaslandım, kulaklığımı taktım.

Etrafı incelerken kulağımda çalan melodilerin hoş dansının keyfini çıkarıyordum. Ama her kafamı etrafta gezdirdiğimde son durağı Felix oluyordu gözlerimin.

Kendim bile kabullenememişken, bu kadar erken davranmanın ne manası vardı? Belli etmek için her şeyi yapıyormuşum. Jisung öyle diyor..

Gözlerim tekrar Felix'te buluştuğunda çekmedim gözlerimi, uzun uzun inceleyecek değildim zaten. Yoksa kızardım kendime.

Cam kapıdan dolayı içeri vuran soluk güneş ışığı Felix'in yumuşak saçlarını daha da parlak gösteriyordu. Kitabın üstünde birleştirdiği kolları.. Arada hareketlenen yüzü.. Yan duran kafası sayesinde yüzünün bir kısmı da belli oluyordu. Burnunun üstündeki ufak çilleri mesela.. Yanaklarında gittikçe açık renge doğru giden çiller de eşlik ediyordu onlara. Hafif aralanmış dudağı ve titreyen kirpikleri..

'gözün çıkcak az bak be'

Kulağıma eğilip fısıltıyla kendime gelmemi sağlayan Jisung gülümseyerek dik oturmuştu tekrar. Sinsi gülüşü altında kim bilir ne imalar vardı.

'aahhh sıkılmadınız mı? Daha kaç saat burada kimsenin ders çalışmayıp başka şeylerle uğraşmasını inceliyeceğiz?'

Sonunda haklı olarak ortaya atılan Minho ile herkes söyleneni onayladı.

'pekala toparlanalım artık. Felix uyan sen de be'

Minho bu sefer Felix'i hafif sarsıp uyandırmıştı. Felix kafasını kaldırıp geriye doğru kollarını esnetti.

Herkes çantalarını topladığından emin olduktan sonra sandalyeleri düzeltip teker teker kapıdan çıkmaya başladık.

Kulaklığımın hala takılı olduğu telefonumu cebimden çıkarıp şarkıyı değiştirdim. Kimsenin bana seslenmesi umrumda değilmiş gibi sesini de açtım.

'wooa demek Conan Gray dinliyorsun. Arkadaşlarımı yeni yeni tanıyorum resmen ya'

Kulaklığımın bir tekini alıp kulağına takmıştı. Cümlesini kurduktan sonra cevap beklemediğini belirtir gibi önüne bakıp yürümeye devam etti.

Tüm yol boyunca kulaklığın bir teki bende, diğer teki ise Felix'teydi. Hiç eleştirmeden sırayla çalan şarkıları dinledi benimle. Arada şarkı sözlerini mırıldanıyordu. Yüksek sesli şarkıya rağmen sanki sadece onun mırıldanmasını duyabildim. Şarkı sesi kesiliyordu ve o söylemeye başlıyordu..

Kulaklığı kulağından çıkarttı ve bana uzattı. Evlerinin önüne gelmiştik. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki, fark etmem zamanımı almıştı. Hatta o akdar kaptırmışım ki bizimle birlikte sadece Jisung'un kaldığını zor kavrayabildim.

Elini sallayarak veda etti. Sırtını dönüp yürümeye başladığında göğsümde deli gibi atan kalbimi susturmaya çalıştım.

'bugün de iyisin ha'

Yine o sırıtışı ve dalga geçmesiyle Jisung tüm duyguma sıçmıştı, evet..

'hangi açıdan? Hyunjin ile buluşacağından, onlar buluştuktan sonra haberim oldu. Ayrıca sen niye bana söylemiyorsun böyle bir şeyi?'

Bir yandan kızdığımı belli ederken diğer yandan adımlarımı atmaya başlamıştım.

'sana söylememi istemedi. Senin bazı şeyleri ona söylememi istemediğin gibi.'

'haklısın belki de.'

Felix'in bana olan davranışlarının tamamen arkadaşça olduğunu biliyordum. Kendimi sürekli kötü hissetmeme sebep oluyordu bu. Hatta şimdi olduğu gibi gözlerimin dolmasına.

'hadi canım! Ağlamıyorsun değil mi?'

Burnumu çekip kendimi toparladım. İnsanlara salak görünmek hoş olmaz sonuçta.

'saçmalama aptal.'

Jisung biliyordu. Bu yüzden sadece sırıtmasına devam etti. İçten içe acıyan bir sırıtıştı bu seferki.

Evime kadar sessizce yürüdük. Evimin önünde durduğumuzda sadece el sallayarak vedalaştım. Kapıyı kapatmak üzereyken Jisung konuşmaya başladı.

'aslında, belki moralini düzeltebilecek bir şeyler biliyor olabilirim'

Kapıyı tekrardan sonuna kadar açıp gerçekten beni mutlu edebilecek o cümlesini duymam istedim. Gözlerimi açabildiğim kadar açıp kapı dışına bir adım attım. Böylece söylediği şeye kendimi daha iyi odaklayabilirdim belki de.

'dinliyorum?'

'jeongin..'

Bir anlığına beni mutlu edebilecek tek kişiyle ilgili bir şey söyleyecek sanmıştım. Tüm ümidim yerlere yığılırken söyleyeceği şeyi dinlemek için devam etmesini bekledim.

'jeongin ve Hyunjin, konuşuyorlar.'

💣
Bir yazar bir ficin içine nasıl sıçar?
İşte böyle
Offf aylardır atmadığım yb nin bu kadar kötü olmaısndan dolayı özür dilerim
Yazım yanlışı ve mantık hatası varsa takmayın lütfen, nasıl yazdım ben de bilmiyorum çünkü....
Neysee
I love u bıtches....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

my precious atlantis | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin