Saklanmak

1.7K 110 14
                                    

Mihrimah Tekil
Hakkari Sınır, Askeriye

Yaklaşık 4 saattir yatakta yatıyordum fakat kendimde kalkmaya güç bir türlü bulamamıştım. 2,5 saatlik bi uyku çekmiş ardından uyanmıştım. İşimi severek yaptığımdan olsa gerek dağ, bayır ayırmaksızın her yerde uyurdum.

Saate baktığım zaman 6'ya geldiğini gördüm daha fazla oyalanmadan kalkıp,uyurken terlediğimi hissettiğimden dolayı tekrar duşa girdim, 10 dakikaya yakın duş aldıktan sonra çıkmış yedek üniformamı üstüme geçirmiştim, saçımı kurutup ördükten  sonra bez , boyunluk -maske tarzı  şeyi  sadece gözlerimi açıkta bırakacak şekilde yüzüme geçirdim. Siyah saçlarıma tezat mavi gözlerim duygusuz ve soğuk bakıyordu.

Her şeyi kontrol edip bi sorun olmadığına emin olduktan sonra silahımı kılıfına geçirerek odadan çıktım.  Her zamanki  sert ve seri adımlar ile yerini küçüklükten bildiğim yemekhaneye ilerledim benle birlikte akşam yemeği için gelen askerler de vardı. Timim ile daha tanışmamışken burda ki askerlerin benim kadın olduğumu bildiğinden bile şüpheliydim. 

Boş gördüğüm  masaya düz bakışlar eşliğinde ilerlerken çoğu gözün üstüm de olduğunu az çok görüyordum. Tam masada ki sandalyeyi çekip oturmuştum ki karşı sandalye benle aynı anda çekildi  buz mavisini aratmayan gözlerim sandalyeyi çeken kişiye çıktığın da beyaz tenli koyu siyah saçları ile uyum sağlayan koyu renk gözlere sahip birini görmüştüm hadi ya ciddi misin sen Allah'ın işine bak Mihrimah  iç sesim yine ve yine kendini belli ederken sandalyemi çoktan çekip masaya kurulmuştum.

Karşımda ki adam beni incelemesini bitirmiş olacak ki " oğlum çıkarsana maskeni içerisi zaten sıcak" diye bi şeyler geveledi. Ben yine konuşmazken kapıda olan hareketlilik tüm bakışların  oraya dönmesine sebep oldu. İlk başta Serdar olmak üzere 7 kişi ağır olduğu burdan bile belli olan adımlar ile duvar tarafında bulunan masaya geçtiler, büyük ihtimalle benim geleceğimden haberleri vardı ki bir kaç tanesinin gözü yemekhaneyi taramaya başladı.

Karşımda oturan adamın yeniden sesini duymam ile ona döndüm.  "Yeni geldin sanırım adın ne?" Adamı yine duymazlıktan geldim. Odadan çıkmadan önce cebime koyduğum telefonun titrediğini hissederek elimi cebime attım. Telefonu alıp ekranını  açtığımda  3 yeni mesaj olduğunu görerek şifremi girdim.

Serdar: Kim ki o ?

Serdar: Ne diyor sana?

Serdar: Tanıyor mu seni ?

Düz kaşlarım  çatılırken  kafamı kaldırıp  Serdar'a baktım.  Benden tarafa dönük değildi. Parmaklarımı klavyenin üstünde gezdirerek mesajlara cevap verdim.

Mihrimah: Tanımıyorum

Gayet kısa ve öz bir cevaptı bence. Aradan 10 dakika geçmeden yüksek mevkîli komutanların da gelmesiyle herkes ayağa kalkıp beklemeye başladık sonunda bizim iki masa arkamızda oturan genç bi asker yemek duasını okumuş herkes yemeğe  başlamıştı.

Serdar  Acıgöz
Hakkariye sınır, Askeriye

Bugün yeni yüzbaşı gelecekti pek önemli her türlü anlaşırdık fakat aklım Mihrimah'da kalkmıştı neden kendini almama izin vermemişti ki? Utanıyor muydu  acaba?

Timin yanına gitmek için hazırlanmaya başlamıştım telefonumun sesini  duyunca arkamda kalan komidine dönüp kimin aradığına baktım emre arıyordu bizim timin bomba imha uzmanıydı ve işinin hakkını veriyordu.

Telefonu elime alıp çağrıyı cevapladım " söyle emre" dedim bi yandan üstüme üniformamı geçiriyordum. "Serdar buraya gel yeni yüzbaşı geliyormuş 1 saate burda olurmuş"
Askeriye dışında kimliklerimizi belli etmemek için adımızla sesleniyorduk.  " tamam geliyorum yarım saate"  diyip telefonu kapattım.

SONRADAN GÖRÜŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin