0.1

955 50 51
                                    

"Hah-ah.."

İnlemelerim tüm odada duyulurken Minho yavaşça üzerime eğilip içimdeki penisini derine doğru sürdü. Tekrar yüksek bir inleme bıraktım. Lanet olası yatak örtüsü yine kirleniyordu. Sırtımdaki sert öpücüklerle başımı kaldırmaya çalıştım ama saçlarımdan tutup beni yumuşak yastığa bastırdı. İnlemelerim kumaşın içine gömülüp boğuklaşırken uzun turuncularımı bırakıp bana sarıldı, kalçamı indirmeye çalıştığımda yanlarından tutup tekrar penisine doğru sertçe ittirdi, üzerimde tekrar doğrulurken bir yandan penisimi çekiştiriyordu.

Aldığım zevkle uzun ve yüksek inlemeler bırakırken nefesim kesiliyordu, vücudumun onun dokunuşlarıyla yanışını ne kadar çok sevdiğimi bilemezsiniz.

"Aptal."

Kulağımda duyduğum fısıltı ve sıcak nefeslerle, gözlerimden yavaşça süzülen yaşlarıma karıştı kıkırtılarım. Güldüm, "Babacığım- hah-ah.." Sesli nefeslerimin ve inlemelerimin cümlelerime karışmasını sevmezdim, ama o severdi. Önüne düşen oldukça siyah saçları nemlenince oldukça iyi duruyordu, kulaklarımın arkasında birkaç tutamın beni gıdıkladığını hissedebiliyordum.

Penisi bir kez daha girip çıktıktan sonra içime dolan sıcaklıkla derin bir inleme bıraktım. Başımı yastığa gömerken saçımdaki nemin yastığı ıslattığını fark ediyordum. Ayrıca göz yaşlarımın da. Neden ağladığımı bile düşünmezdim, sadece zevktendi işte. Bazen acıdandı ama ben kabullenmezdim, zevki dibine kadar yaşarken acıyor diye sızlanmak boktandı sonuçta. Karşındaki kişi Minho olunca böyle bir şey için ağzını açmaya bile yeltenmiyordun. Ayrıca o ağlamamı da sevmezdi.

Arkamda derin nefeslerini duyduğumda başımı ona çevirdim. Çevirmemle dudaklarımızın birleştirmesi bir olmuştu, sırt üstü dönmem için bana bir fırsat sunmuştu bedenini alarak, ben de keyifle döndüm. Bitmişlikten gelen küçük yorgunluk sanki yok olmuş gibiydi. Dudaklarımdan ayrıldığında nefes nefese onu izledim. Gözleri koyulaşmıştı, her gece böyle olurdu, içine dolan şehvetti bunun sebebi. Sonradan sonraya anlaşılabilecek bir şeydi. Ellerini yanaklarıma koyup parmaklarıyla okşarken gülümsedim. Gözyaşlarımın ıslattığı yerlere defalarca kez öpücükler kondurdu.

Ben kıkırdarken "Sevimli.." diye mırıldandı. Gerçekten sevimli miydi? Seksi olmayı yeğlerdim oysaki.

Yanaklarımda birkaç kez daha dolgun dudaklarını hissettim, sonra Minho üzerimden kalkıp yanıma yattı.

"Duş alalım ister misin?"

"Jakuziyi tekrar deneyimleyelim derim."

"Oh Chanie, bitmek bilmeyen enerjin beni yavaşça öldürüyor, yemin ederim."

Güldüm, güldü.

Bedenimi yavaşça ona yaklaştırdım, kollarını doladı hemen, sağ elini turuncu tutamlarıma atıp okşadı. Gerçekten, önümde duran bu kusursuz yüzü günlerce seyredebilirdim. Fazla güzeldi. O ela gözler, koyu kahverengiden bal rengine doğru dönerken göz bebeklerinden yayılan renkler çok güzel dururdu. Sanki gözlerinin içinde çiçekler açıyormuş gibiydi. Anlına dökülen siyah tutamları parmağımla geriye attım, her haliyle güzeldi ama şu an açık kalmasını istemiştim yüzünün.

"İşe gitmelisin." diye mırıldandım. Hala yüzümde aptal bir gülümseme vardı, neden böyle gülümsediğimi ben de bilmezdim, seviyordum karşımdaki adamı ne yapayım? Yüzünde güller açıyormuş gibi dururken nasıl bu manzaraya gülümsemezdim ki?

"Biliyor musun? Bugün geç gidebilirim. Jakuzi fikri aklıma yattı." dedi gülerek.

"O zaman ne bekliyorsun?"

Angry Faceless |Minchan+ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin