Bana bakan gözlerinin içine doğru çekiliyordum. Ona yönelen ilk birkaç adımım kontrolüm dışındaydı ve bunun olması benim için beklenmedikti. Adımlarım hızlanıp ilerledikçe heyecanlanıyordum. Sanki, kalbim hızlanıyor, göz bebeklerim acımasızca irileşiyor, sadece o ve ben kalmışçasına yalnız, bir o kadar da onunla hissediyordum.
Bu hissi daha önce de yaşamıştım. Şu an, taptaze bir kavganın üstüne bu hissi adlandırmak zor geliyordu. En azından o zamanlar şu an olduğum kadar acımasız değildim. Bazı şeylere saygım vardı, her ne kadar gereksiz olsa da.
Onun masasında durduğumda, arkada beni terleten türden bass bir müzik ve bolca yanıp sönen renk vardı. Garipti. Zaten garip olduğu için bana mükemmel geliyordu. Yüzündeki ifadede tek görebildiğim şey çapkınlıktı. Yumuşatılmamış haliyle, piçlik. Kötüyü sevmek ne kadar doğrudur bilemem, bunu beni sevenlere sormak gerekir ancak, işte şu an bunu akıl edemeyecek kadar durgun ve bir yandan karışıktı zihnim. Siyah deri ceketi, ağzında çiğnediği sakızı, gri parlak saçları, bol paça kot pantolonu, parmağında iki yüzük ve boynunda gümüş ince zincirden bir kolye. Gözlerinin de ela oluşu onu farklı bir evrenden yapıyordu sanki. Bir türlü anlayamıyordum, onu nasıl bu kadar önemsediğimi.
Sanki geçmiş ve gelecek saniyeler içerisinde birleşmiş gibi, aklımda onunla bir bağımız olduğuna dair düşünceler oluştu. Bu insanla daha sonra karşılacağımı, karşılaşmak istediğimi, karşılaşmayı arzuladığımı anladım aynı zamanda. Uzun süre yanımda olacakmış gibi bir his vardı içimde. Ve uzun süre sonra yanılmamıştım.
"Bu güzellik hangi sevgilisiyle kavga ettiği için burada, öğrenebilir miyim acaba?"
Soruyu sorarken bir yandan bana doğru eğilmişti bedeni. Yarı açık gözleri, aralık ve sırıtkan ağzı, üçgen yüzüne yakışan gerilmiş çene hatları kanımı hızlandırıyordu. Sesi derindi, etkileniyordum. Tanrım, ondan etkileniyordum ve Minho masasında yalnız başına oturuyordu.
Bu korkunçtu ve yüreğim deli gibi atıyordu. Onu istememin yasak olması onu daha çekici kılıyordu. Gözlerim doğru piyangoyu seçmişim gibi kocaman açılmış, gülümsemem tüm ağzıma yayılmıştı, dişlerim görünüyordu.
"Parası için yavşak bir adamla takılmak kadar kötüsü yok." dedim, sesimin duyulması için bağırıyordum biraz da.
"Ya..ya.. Bu hikayeleri hep duyuyorum. Sıkıcı biraz, yine de sarıyor. İstersen yukardaki yataklardan birinde konuşabiliriz bunları."
Yarı açık gözlerim, yukardan bakışlarım ve ısırdığım dudaklarımla nasıl göründüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Ah, güzel bayım, bacaklarınızı aralamama izin vermeyecek gibisiniz."
Hayır, aslında taş gibi olan sikimle ben aynı fikirde değildik.
Gözlerim renklerin arasında gidiyor, onu bakışlarım altında eziyordum. Yaklaşıyorduk. Gittikçe yaklaşıyorduk. Sıcak nefesini dudaklarım üzerinde hissediyordum. Gözlerimi çoktan kapamış, beni öpmesi için beklerken birkaç saniye geçti. Dudakları benim dudaklarıma değerken konuştu;
"Beni böylesine arzulayan bir erkeği geri çevirecek değilim." diye fısıldadı. Sırıtıyordu. Sırıtışını dudaklarım üzerinde hissediyordum. Çok kez yaşamıştım bunu, kalbim hep hızlanmıştı. Ama bu, tedavisi olmayan bir bağımlılıktı. Arzu ve zevk böyledir.
Dudaklarını yumuşakça dudaklarım üzerinde oynattı, o kadar sessiz ve sakindi ki, daha fazla ve vahşi şekilde yapmasını yalvarmak istedim. Bekledim, bekledikçe şehvetim arttı. Hızlanmamakta ısrarcıydı. Alt dudağımda takılıp kalmıştı. Beni çıldırtacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angry Faceless |Minchan+Chanlix
FanfictionChan, hayatından ve kendinden sıkılıyordu. Minchan; top Minho, bottom Chan. Chanlix; swicth. 2seung, seungbin. Şiddet, cinsellik, cinselliğe dayalı fanteziler, kan, toksik ilişkiler.