0.2

547 29 21
                                    

"Bu Minho. Minho, bu da Chan."

İkimize birden bakan sevgilisinin koluna girip güldü Seungmin. Ben de hafiften gülümseyerek karşıma döndüm. Minho denen genç adam, siyah saçlarını ortadan ayırmış ve rastgele tutamların anlına dökülmesine izin vermişti. Üzerinde sade bir tişört ve mavi kumaş pantolon vardı. Tişörtüne sığmayacak kadar kalıplıydı, kol kasları mükemmel görünüyordu. Gözlerimin vücuduna takılı kaldığı bir süre sonunda yüzüne çıkardım bakışlarımı. Direkt olarak gözlerimin içine bakmıştı, siktir ona baktığımın farkındaydı o zaman. Yavaşça gülümseyerek "Memnun oldum Chan." dedi. Sesinin bu kadar iyi olması moralimi bozmuştu. 

"Ben de memnun oldum."

"Chan da benim gibi son senesinde. Grafik tasarımda."

"Evet biliyorum, sanırım birkaç defa görmüştüm. Ben de inşaat mühendisliğini bitirdim. Yaklaşık dört sene oluyor."

"Öyleyse hyung diyeceğim. Yaşınız büyük göstermese de."

Yaşı büyük göstermiyor olabilirdi fakat zaten kendime bakarak benden büyük olduğunu anlayabilirdim. Ancak ilk cümlede yaşadığım şaşkınlıktan dolayı hyung demeyi unutmuştum, şimdi bunun ardını böyle topluyordum.

"Bana hyung diye hitap edilmesini sevmiyorum. Sadece Minho yeterli."

Changbin güldü "Ama-"

Minho yüzündeki sakin gülümseme ile ona döndüğünde siyah kısa saçlı genç yavaşça sustu. Ortama küçük bir gerginlik havası yayılırken Seungmin kolunu sarmaladığı sevgilisinin bir anda susmasına şaşırmıştı. Böylece ben de ona bakarak şaşkınlığımı dile getirdim. Minho ise yavaşça bana dönerek gülümsedi. 

"Grafik tasarım nasıl?"

"Eh, bilgisayar başında koşturuyorum. Genellikle belirsiz zamanlı bir iş."

"Yeğenim de ordaydı. Bu yüzden sormak istedim. Adı Jisung."

"Vay.. Yeğeninle aranda az yaş var gibi."

"Aile yapısı biraz garip. Ben çok sonra doğmuşum. Bu yüzden yeğenimle birlikte büyümek gibi garip şeyler yaşadım." 

Güldüm dediklerine. 

"Tanıyorum Jisung'u. Bölümünde başarılı biri. Benim yakın arkadaşım."

"Bana hiç bahsetmedi senden, keşke yapsaydı. Senle daha önce tanışmak büyük bir şans olurdu benim için."

Benimle flört mü etti az önce..? Sikeyim.. Neden hoşuma gidiyor?

"Ah.. Evet, bence de."

Seungmin gülerek bana göz kırptı. Gerçekten hala bir çocuktu. Changbin'in ona nasıl dayandığını anlayamıyordum bazen. 27 yaşındaki biri için peygamber sabrı vardı diyebiliriz. Ya da gerçekten olgundu. 

"Ben bir mutfağa gidip geleceğim."

Diğer ikisi başıyla beni onaylarken merdivenleri çıktım. Mutfağa girdiğimde bir bardak su doldurup içtim. Ardından dolapta bulduğum bir dondurmanın yarım kalmış paketini açarak bir kaşık aldım. Mükemmel bir tadı vardı. Nane aromalıydı. Tezgaha ellerimi hafifçe dayadıktan sonra bıraktığım kutusunun içinde erimeye başlayan, kremamsı dondurmaya baktım bir süre. Minho denen adam nasıl beni bu kadar etkilemişti anlamıyordum. 

Belime dolanan büyük kollar ve sırtımda, kalçalarımda hissettiğim sıcaklık derin bir nefes vermemi sağladı. Gözlerim yavaşça sağa doğru kayarken ensemde hissettiğim sıcak nefes ve ardından derimi ısıran dişler inlememe neden oldu. Islak öpücükler derimi resmen yakarken gözlerim kısıldı, parmaklarım tezgahın kenarlarını sıkarken Minho'nun sırıttığı belli olan fısıltısı kulağıma doldu;

Angry Faceless |Minchan+ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin