22

39 3 0
                                    

Bu iç ısıtan anları suyun kaynamasıyla son buldu. Seungmin'in içi ısınmıştı, çay da artısı olmuştu. Tatlı bir sohbet geçmişti aralarında, daha sonra da uyumaya gideceklerdi.

Seungmin'in birazcık aklı aydınlanmıştı. O zekiydi, hayatında neler döndüğünü görebilecek bir bakış açısına sahipti. Onun ilk problemi gözüken gibi aşk acısı değildi. Kalbinin kırıkları özgüvenini de tamamen yıkmış, kendinden nefret etmişti. Yaptığı her hareket, her bir sözcüğü kendinden iğrendiriyordu.

Bir de o olay vardı tabii.

Hayatını kendine zehir ettiği halde bunu engelleyememek çok acıtıyordu. Düşünmek daha kötü yaptığından önündeki gence odaklandı. "İyi misin?" sonunda sesini duymuştu. "Evet iyiyim dalmışım." Kendi moralini yok etmenin aptallığında boğuluyordu. Kötü hissediyordu.

Kötü.

"Ben biraz yoruldum da uyusam olur mu?" Changbin iyi olmadığını fark etmişti. Sen git ben ışıkları kapatıp geliyorum."

Seungmin yorgundu ama gözleri kapanmayı reddediyordu. Öylece duvarla bakışırken Changbin saçlarıyla bakışıyordu. Saatler ilerledikçe daha anlamsız bir hava, daha çok kapanan gözler ve uykuya dalış.

Sabah uyandığında Seungmin yoktu, masada bir not vardı. 'Hava almak için çıktım merak etme.' Nasıl merak etmezdi?! Odadan çıkıp mutfağa girdi. Hoş bir kahvaltı masası hazırlanmıştı. Hiç iştahı yoktu. Seungmin nerdeydi? Telefonu çalmaya başladı. Seungmin. Evde yankılanan sesin kaynağına koştu. Açtığı anda bir hıçkırık duydu. Onu bulması gerek. Acilen.

***

Kişiye özel zil sesi atayabiliyoruz oradan anladı Seungmin olduğunu.

Heal MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin