Şimdi hastanenin özel bir suit odasında oturmuş, Jungkook'un annesinin doktorunun başka bir ameliyattan çıkmasını bekliyorduk. Bu sırada Jungkook'un babası, dükkana beraber geldiği kız, İngiltere'deki kuzeni oluyorlar kendileri, Jungkook'un yine İngiltere'de ki teyzesi ve varlığından hiç haberim olmadığı evli ablası artı ablasının eşiyle tanışma fırsatı bulmuştum. Ve doğruyu söylemek gerekirse, anlaşabileceğim insanlar değildi ama ablası ve eşini bu kesimden uzak tutarak söylüyorum.
Babası sanki zorla getirilmiş gibiydi, sadece telefonuyla oynuyor ve arada gülümsüyordu. Jungkook'u gerçekten ablasıyla zor tutuyorduk, babasıyla kavga etmesi an meselesiydi. İngiltere'de ki kuzeni yani Shuhua, dışarıdan çok kibar ve naif olduğundan tatlı bir kız gibi görünüyordu fakat gerçekten ben merkezci ve oldukça şımarık bir kızdı. Bu karakterini annesine yani Jungkook'un teyzesine bağlamıştım, neticesinde pek bir farkları yoktu.
Jungkook'un ablasına gelirsek, ona gerçekten kanım ısınmıştı. İsmi Irene'di, eşi Seokjin ve ikiz çocuklarıyla Fransa'da yaşıyorlardı. Çok kibardı ve bana karşı çok ılımlıydı. Eşi Seokjin ile iyi anlaşıyor gibilerdi, aralarında hoş bir denge vardı. Seokjin sürekli şaka yapıyordu, moralleri yükseltmeye çalıştığı çok belliydi, Irene ise onu susturmaya çalışıyordu. Zıt karakterleri vardı fakat uyumlu olan da buydu zaten. Laf arasında Jungkook'un iki tane üvey kardeşi olduğunu öğrenmiştim, tahmin edilebileceği üzere babasının çocuklarıydı. Birisinin adı Jungwoo, diğerinin ki ise Chanyeol'dü. Beni asıl şaşırtan olay ise, onlarında farklı annelerden olmalarıydı. Anlam veremediğim ise, Jungkook'un annesi nasıl hâlâ bunlara katlanabiliyordu?
"Roseanne, hadi?" Ayağa kalkmış ve bir elini omzuma koymuş Jungkook'la göz göze geldiğimde çatılmış kaşlarını fark ettim. Ne ara ayağa kalkmıştı ki?
"Yarım saattir sesleniyorum, iyi misin?"
Aklım o kadar karışıktı ki, bana seslendiğini fark edememiştim bile. Beynimin bir köşesinde buradaki eski anılarım canlanırken diğer yandan Kardashianlardan hallice olan bu aileyi çözmeye çalışıyordum. Çözmeme gerek yoktu, akışına bırakabilirdim ama konu Jungkook olunca merakıma engel olamıyordum.
"Ah, pardon." Hızla ayağa kalktığım için dönen başım bir yerlere tutunma ihtiyacı doğurmuştu, bu yüzden elimi gelişigüzel bir yerlere uzattım hızla. Jungkook yanımda olduğundan elimi koluna sabitledim, o da anında tutmuştu kolumdan.
"Ciddi soruyorum, iyi misin?"
Ortamdaki gerginliği sevmemiştim, ayrıca gıcık ailesi, irene ve seokjin haricindekiler, bayık gözleriyle bize dönmüşlerdi. Bu yüzden şakaya vurup hemen buradan ayrılmak istemiştim.
"Az önce ciddi değil miydin." Sırıttığımda Jungkook gözlerini devirdi.
"Hiç hoş değil bu şaka."
"Senin de şu an hareketlerinle beni germen hiç hoş değil. Lütfen gidebilir miyiz artık?"
Beni göğsüne bastırdı.
"Gidelim bakalım."
Hayret ediyordum, annesi belki de ölüm döşeğindeydi, yine de soğukkanlılığını koruyabiliyordu. Duygularını da dışa vuramıyordu sanırsam, bu yüzden en sonunda patlamasından korkuyordum.
Bu arada nereye gittiğimizi de bilmiyordum, Jungkook nereye yönlendirirse oraya gidiyorduk.
En sonunda doktorun odasının önüne geldiğimizde içeriye sadece hastanın eşinin ve çocuklarının girmesine karar verildi. Onlar içeriye girdikten birkaç dakika sonra da Seokjin çocuklar babalarını görüntülü arayıp salya sümük annelerini ve babalarını istedikleri için onları oldukları yerden almaya gitmişti. Ve ortam nasıl gerilmişti, tahmin bile edilemezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarette daydreams, roségguk♫
Fanfic'Binlerce çiçek arasından eşsiz çiçeği bulmak gibiydi seninle tanışmak.' rs&jk