Baba

139 35 214
                                    

Susanların yanında olmalarını tek sebebi hata yaptıklarında susmalarıdır ama bilmezler ki suskunluğun en büyük ceza olduğunu. Onlar da anlar bir süre sonra bazen bağırmanın, vurmanın, kırmanın, susmaktan iyi olduğunu yalvaracaklar konuş diye bağır, çağır, vur, kır yeter ki konuş diyecekler ama iş işten geçmiş olacak ve işte o gün herkes susacak.                                                                                                           

Duygusuz bakan gözlerim ablamın bağırmasıyla ufacık bir an dehşete düşmüş gibi etrafa bakındı ve yavaşça eski duygusuz bakışlar yerini aldı. Alıştım desem yalan söylemiş olurdum. Ben alışmamıştım, alışmak zorunda kalmıştım. O pisliklere, içki kokan nefeslerine, tenimi yakan ellerine, mide bulandırıcı sözlerine, iğrenç gülüşlerine, ablam ise hâlâ alışamamıştı.

5 yaşında iken ilk kez bir adama satılmıştım. Ablam benim yerime ağlamıştı. Onu sakinleştirmek için ne yapacağımı bilmiyordum. Delirmiş gibi hissetmiştim. O ağlıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Destek vermek istercesine kollarımı onu incitmekten korktuğum boynuna dolamıştım, şaşırmıştı. Ben sevmezdim sarılmayı, ben sevmezdim sevgimi göstermeyi ve ben sevmezdim sevmeyi.

Sarılmam ile birlikte daha da şiddetlenen ağlaması beni iyice telaşa sokmuştu, korkmuştum yanlış bir şey mi yaptım diye düşünerek ablamdan hızla uzaklaşma çabam boşuna olmuştu. Sanki yeni aldığı oyuncağı kimseyle paylaşmak istemeyen bir çocuk gibi sıkıca sarılmıştı. İçimde ki dürtü ile yavaşça kulağına yaklaşıp "Bunu bir oyun olarak düşün abla sana söz veriyorum seni oyunun sonunda kurtaracağım" diye fısıldamıştım ablam bana inanmıştı ama ikimizin de atladığı bir şey vardı, ben hiç oyun oynamamıştım.

Bağrışma seslerinin yerini ayak sesleri aldı ve daha sonra kapı açıldı. Ablam olduğunu anlamıştım yavaşça yana kayıp yatakta yer açtım, yatak sağ tarafa doğru hafif çöktü, tutsam kırılacak olan kolları bedenimi sardı. O kadar pisliğin içinde tek güzel şey olan şeftali kokusu ciğerimi her nefes alış verişimde dolduruyordu. Ne zaman ağlayacak diye düşünürken bir hıçkırık duydum. Yine ağlıyordu ona sarılmak, geçecek demek istiyordum ama yalan söyleyemezdim. geçmiyordu ben bu yalanı binlerce kez zaten kendime söylemiştim. Ben konuşmayınca hıçkırıklarının arasından ince sesi ile "Payidar" dedi.

Benim konuşmama fırsat vermeden devam etti "Hatırlıyor musun? 5 yaşındaydın o adamın yanına giderken baba, lütfen yapma baba. Baba ben senin kızınım deyip ağlamıştın" nasıl unutabilirdim ki, devam et der gibi kafa salladım, o da bu hareketimden güç alarak konuşmaya devam etti.

"Sen fazla küçüktün Payidar ve ben seni ilk kez öyle görmüştüm. Evet ben senin ablanım ama her zaman aramızdan en soğukkanlı sen olmuştun, senin satıldığını öğrendiğimde ben ağladım. Payidar, satıldığını bildiği halde beni sakinleştirmeye çalışan bir kızdan bahsediyorum. O gün seni öyle görüce o kadar şaşırdım ki, nasıl anlatılır bilmiyorum, baba yapma beni oraya gönderme diye bağırışların kafamın içinde hiç susmadan bağırmaya devam ediyor, merak ediyorum seni babama yalvartacak kadar ne oldu orada." dediğinde yüzleşmeyi istemediğim gerçekler yüzüme cam kırıkları gibi batıyordu.

Galiba sadece umut etmiştim, bir anlık da olsa o benim babam yapmaz belki, çığlıklarım karşısında sessiz kalmaz dedim. Haklıydım sessiz kalmadı, yüzüme attığı tokat benim için yeterli bir konuşma olmuştu. Ne demeliydim umut ettim abla, kızıma kıyamam demesini bekledim çünkü ben bir aptalım gibi binlerce cümle kurabilirdim ama hayır tek dediğim şey "Bir anlık şaşkınlıkla dedim." demek oldu ablam sorgulamadı ben de konuşmadım zaten. Nefes sesleri düzene girince uyuduğunu anlamıştım.

Rahatsız etmemek için yavaş hareketler ile yanından kalktım yavaş ama emin adımlar ile kapıya yürüdüm, biliyordum o adam ordaydı ve yine biliyordum bu iğrenç yerden çıkmak için yapmayacağım şey yoktu.

Kapıyı açtığımda 2 çift bana dönen göz ile karşılaştım aldırış etmeden dış kapıya yöneldiğimde o adamın konuşmasıyla durmak zorunda kaldım. "Nereye gidiyorsun kız." demesiyle midem kalkmıştı."Hava alacağım." dememe kalmadan iğrenç kahkahası yankılandı salonda.

Hayır aldırmayacaktım kapıyı açıp hızlı adımlar ile parka yöneldim, biliyordum beni bu yaptığım şey yüzünden öldüreceklerdi ama onların bilmediği bir şey vardı ben öleli 7 yıl olmuştu. Zaten yakın olan parka hızlı adımlar ile gidince daha hızlı gelmiştim. Parka fazla çocuk gelmezdi. Burası bana iyi hissettiriyordu. Fazla anım vardı burada bazıları iyi bazıları kötü, tanrım kimi kandırıyorum benim hiç iyi anım olmamıştı.

Beş vaya altı yıl önce tam şu an oturduğum salıncakta oturuyordum, bir kadın gelmişti. Kendini anlatmıştı, benim ile arkadaş olmaya çalışıyordu galiba, bana gelip "Anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?" demişti cevabım çok netti.

"Hangisi daha çabuk ölürse onu" kadın şaşırmıştı,korkmuştu. Garipti kim olsa korkardı. Kadın haklıydı. Kimse 7 yaşında ki bir çocuktan bunu beklemezdi.

Cevap şaşmazdı ya ikisini de çok seviyorum olur ya da annem-babam cevap ikisi de değildi, yanlış cevap mıydı? hayır bu sorunun cevabı duruma göre değişirdi. Bunu hesaba katıp sorması gerekirdi. Düşünmeden konuşan insanlardan nefret ederdim.

Havanın soğukluğu yüzüme tokat gibi çarptığında derin düşüncelerimden çıkmak istercesine başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım.

Hava kararmaya başlamıştı. ablam korkardı karanlıktan. Elimde olsa dünya da ki bütün ışıkları yakar bir dakika bile olsa onu karanlıkta bırakmazdım ve biliyordum ki onu bu dünyadan en çok da kendimden uzak tutmalıydım çünkü dünya karanlıktı ve ben dünyadan daha karanlıktım.






Bitti agggggg çok heyecanlıyım daha yeni başladım hatalarım olabilir lütfen göz ardı edin ve kızın psikolojik sorunlarının olduğunu bilerek okuyun teşekkürler şimdiden bebekler

GİRİFTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin