"Bir problem mi var?"
Adamın Devran ve Neslihan'a dediği ilk şey buydu. Normal bir soru gibi görünüyor olabilirdi ancak soruyu soruş şekli fazlasıyla korkunçtu.
Dinçer, 1,85-1,90 boylarında, sert bakışlara sahip (bu sert bakış olayı içinde bulundukları durumdan kaynaklı olabilirdi), şık giyimli bir adamdı.
"Cevap vermeyi düşünüyor musunuz?"
İkiliden halen daha ses çıkmayınca Dinçer derin bir nefes aldı. "O mu yolladı sizi?"
"O kim be?" diye fısıldadı Neslihan Devran'a doğru.
"Ne bileyim kızım? Tek sorununuz bu mu sence?"
"Senin yüzünden hepsi!"
Henüz yeni başlayan atışma, Dinçer'in sesini yüksletmesiyle son buldu. "Size bir soru sordum!"
"Yok, öyle değil." diye söze girdi Devran. "Şöyle ki biz-"
"Ben Nezih'in kardeşiyim, bu da arkadaşım Devran."
Neslihan'ın dedikleriyle birlikte Dinçer'in yüz hatları yumuşadı. "Ah, öyle mi? Kusura bakmayın. Ben bir an şey sandım." Boğazını temizledi ve tokalaşmak üzere elini önce Neslihan'a daha sonra Devran'a doğru uzattı. "Dinçer ben, tanıştığıma memnun oldum."
Neslihan içinden "Biliyorduk zaten." diye geçirse de "Ben Neslihan." demekle yetindi. "Memnun oldum."
"Lütfen beni yanlış anlamayın ama burada ne arıyorsunuz?" Az önceki korkunç adam gitmiş, yerine bambaşka bir adam gelmişti.
"Lütfen Nezih abiye burda olduğumuzu söylemeyin!" dedi sadece Devran.
Dinçer gülümsedi. "Tamam söylemeyeceğim ancak sorumun cevabı bu değil."
"Abim bir zamandır garip davranıyor. Bugün de telefon konuşmasına şahit oldum, birisiyle buluşacağını anlayınca takip etmek istedim. Bu kadar." Tabii ki adama "Abimle bir ilişki içinde olduğunuzu biliyorum, buluşacağınızı duyunca da merakıma engel olamayıp dedektifçilik oynamak istedim." diyemezdi.
"Tam da Neslihanın dediği gibi oldu Dinçer Bey, vallahi birisi yollamadı bizi."
"Resmiyete gerek yok." Dinçer Neslihan'ın omzuna hafifçe dokundu ve gülümsedi. "Abin benim çok yakın arkadaşım, endişelenmene gerek yok."
"Yakın arkadaş" kısmında Devran gülecek gibi olmuştu ama Neslihan'ın çaktırmadan kolunu cimciklemesiyle kendisini tuttu.
"Anladım." dedi Neslihan ve Devran'a döndü. "Biz gidelim o zaman."
"Hayır hayır." diye araya girdi Dinçer ve 4-5 adım geride bekleyen kadını yanına çağırdı. "Gençlere giriş katında manzarayı gören bir masa ayarlayın, güzelce donatın. Benim misafirlerim. Bir dediklerini iki etmeyin. En iyi şekilde ağırlanmalarını istiyorum."
"Tabii Dinçer Bey, hemen ayarlıyorum."
Kadın yanlarından uzaklaştığında Dinçer yeniden ikiliye döndü. "Biz üst kattayız. Abinizin sizi görmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Lütfen keyfinize bakın. Tekrardan memnun oldum tanıştığımıza."
Dinçer yanlarından uzaklaştığında Neslihan "huh"ladı. "O neydi öyle be!"
"Çok gerildim kızım, anlatamam."
"Bir de bana sor!"
"Taşaklı herif ama he, ben sevdim."
"Sus Devran, rezil olduk."
"Bacım ben alıştım seninleyken rezil olmaya, çok da şey yapma yani."
Devran ve Neslihan kadını takip ederek manzarayı gören bir masaya geçtiler ve masaya gelen çeşitli yemeklerin tadını çıkarttılar.
🦑
Dağhan sıkıntıdan bayılmak üzereydi. Aile yemeklerinden hoşlanmıyordu. 20 kişinin oturduğu masada gözlerini gezdirdi. Amcalar, dayılar halalar, teyzeler hepsi bir aradaydı. Anne ve baba tarafı birbiriyle iyi geçinen nadir insanlardan birisiydi. Tabii bunda halasının ve dayısının evli olması da etkiliydi. Ailesini seviyordu. Özellikle üniversite okumak için İstanbul'a geldiğinde ailesinin değerini daha çok anlamıştı. 5 yıldır buradaydı Dağhan. Ailesi Hatay'da tanındık bir aileydi. Babası ve dedeleri inşaat sektöründeydi, annesi ise fizik öğretmeniydi ama şuan özel bir okulun müdürlüğünü yapıyordu.
"Ee yeğenim, sen neler yapıyorsun?" diye soran amcası ile düşüncelerinden sıyrıldı.
"İş güç amca, bildiğin gibi işte." Dağhan mimardı, iş hayatına atılalı fazla olmamıştı. Henüz 8 aydır çalışıyordu ama çalışmalarıyla ve çalışkanlığıyla göz önüne çıkıyor, kendisini gösteriyordu.
"Çalış oğlum çalış, maşallah." diye araya girdi yengesi. "Sevgilin falan var mı? Bir kızla görüşüyordun, o ne oldu?"
Esra'dan bahsediyor olmalıyıdı. "Ayrıldık yengecim."
"Ayy öyle mi? Çok üzüldüm." diyen yengesine samimiyetsiz bir gülücükle karşılık verdi. "Kesin çok üzülmüşsündür." diye geçirdi içinden. Gelebilecek olası soruları biraz olsun engellemek adına telefonunu eline aldı ve Instagram'da gezinmeye başladı. Birkaç gönderi beğendi, komik bulduğu bazı videoları arkadaşlarıyla paylaştı. Tam uygulamadan çıkacakken karşısına Devran'ın 2 gün önce paylaştığı bir gönderi düştü. 2 gün önce paylaşılmış bir gönderinin sayfasına yeni düşmesi biraz garipti ama sorgulamadı, kalbe dokunarak fotoğrafı beğendi. Fotoğraf bir kafede çekilmişti, Devran'ın elinde yarısı dolu bir kahve bardağı vardı ve kameraya gülümsüyordu. Tatlı bir fotoğraftı. Bakışlarını çocuğun yüzüne sabitledi. Tatlı çocuktu ama sakalları bu tatlığı hafiften kırıyordu. Bu kötü bir şey değildi, Dağhan'a göre sakal Devran'a yakışıyordu.
Kalp ifadesinin yanında yer alan baloncuğa tıkladı. Ne yazacağı hakkında kısa bir süre düşündü ve çok geçmeden bir yorum bıraktı. "Harikasın cınım😍" Bu sefer Instagram'dan çıktı ve telefonu ekranını kilitleyip masaya geri koydu. Kendi kendine sessizce
kıkırdadı. Bu çocukla uğraşmayı seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaydır Çıldır|| boyxboy
Teen FictionDevran büyümekte olan Youtube kanalı için video çekerken başına geleceklerden habersizdir. Texting-Metin karışık