kalp kırıklığının getirdiği hüzün

4.7K 547 92
                                    

2*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2*

İtalya'da hava sakindi, Nisan yağmurları yeni başlıyordu. Roma'nın merkezindeki Crossing Condotti otelinin suit odalarından birinin küçük balkonunda oturmuş Roma'yı izliyordu. Likörlü kahvesi ve telefonu masanın üzerindeydi, aklı karmaşalarla doluydu. Evinde olmak onu mutlu ediyordu, Roma'da doğmamış ya da büyümemiş olsa da İtalyan hissediyordu kendini. İtalya'nın Milona kentine hâkim, görkemli bir evin içinde, İtalyan bir baba tarafından büyütülmüştü. Babasının arabadan inmeden önceki sözleri aklını karıştırıyordu, onu ilk kez böyle görüyordu Jungkook. Ona her zaman gururla bakan adam gitmiş, yerine bambaşka biri gelmiş gibiydi. Her şey çok zordu, kaldırmak imkânsız hale geliyordu ama yapmak zorundaydı.

Hafif rüzgâr uzamış saçlarının arasında geziniyor, yüzüne gelmesine sebep oluyordu. İç geçirdi, şu an çevre otellerin hepsinin Formula 1 ve 2 için ayrıldığını biliyordu. Jeon Jungkook her zaman Formula ekibinin içinde olmuş lakin 2 yarışçıları ile bir görüşmesi olmamıştı. Kim Taehyung, 2'yi birincilik ile bitirerek artık yükselmesi gerektiğini düşünmüştü Ferrari ve onunla görüşmeler içinde bulunmaya başlamıştı. İlk yılını Haas'ta geçirmenin sonucunda ikinci yılında Ferrari'nin içine girmişti ikinci pilot olarak. Jeon Jungkook onu ilk kez Haas ile olan yarışlarda görmüştü, Sainz ile bir konu üzerinde şakalaştıkları sırada dikkatini çekmişti. Test sürüşleri gerçekleştiriliyordu. Jungkook ilk kez kalbinin biri için attığını fark etmişti. Onun Koreli olduğunu, on yaşından itibaren İngiltere'de büyüğünü öğrenmişti. Genel bilgileri elde etmek kolay olmuştu lakin Jungkook onu tamamen tanımak istiyordu.

Onunla arkadaşlık kurmuş, manevi babası Vigna'nın önerisiyle başladığı Korece kursunun verdiği emekleri yerine getirerek onunla kendi dillerinde iletişim kurmuştu. İkisinin de İngilizcesi iyi olmasına rağmen Korece konuşmak özel, sadece ikisine ait geliyordu. Zaman içinde arkadaşlık ilişkileri kendini aşka bırakmıştı. Jungkook'u ilk kez İtalya'da, Aşk Çeşmesi'nin önünde öpmüştü. O anları düşünmek bile içinin titremesine sebep oluyordu. Suit odanın kapısı açıldı, babasının girdiğini biliyor olduğu için yerinden kıpırdamadı. Kahve fincanıni eline alarak büyük bir yudum aldı. "Jungkook." dedi Benedetto Vigna, ismini ve kökenini hiçbir zaman değiştirmek istememişti oğlunun, yine de İtalyanca adı vardı, Enrico. Sadece takım içindeki arkadaşları kullanıyordu bunu, ne babası ne de sevgilisi Jungkook adından vazgeçmiyordu.

"Bu yarışta seyirci kısmında bulunmanı istiyorum."

Jungkook gülmek istedi bu duruma, onu ekipten uzaklaştırması gerçeği değiştirmeyecekti. Taehyung ve kendisi bir ilişki içindeydiler, onu göz önünden uzaklaştırması hiçbir işe yaramayacaktı. Yine de sustu, babasına tek kelime etmeden kahvesini içmeye koyuldu. "Jungkook seni seviyorum, sen benim oğlumsun. İlişkini, yaşamak istediğin hayatı da destekliyorum ama bebeğim, Kim'in hayatını da zora sokuyor. Formula geneli erkekler tarafından takip edilir ve erkekler, fikirleri değiştirilmesi zor insanlardır. Beni anlıyorsun, değil mi? Kim'e gelen çok fazla nefret yorumu var. Biz takım olarak ikinizin arkasındayız, destekliyoruz ama bir süre, göz önünden çekilmeniz onun için daha iyi olur." Jungkook babasını anlıyordu, ne yazık ki söylediklerinin hepsi doğruydu. Tüm dünya onların ilişkilerini hastalık olarak gören, nefret söylemleri için fırsat kollayan insanlarla doluydu. Her an onları taşlamak için hazırda bekliyordu bu insanlar. Taehyung'un başarı postunun altına bile yazılanları okuduğunda kanı donmuştu. Formula 1 hesabı dahil tüm yarışçılar Taehyung'u tebrik eden yazılar paylaşmış, olmadı hesabın yazısını koyarak desteklerini göstermişlerdi ama durulmalarını beklemek zorundalardı.

hang on to moment' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin