Heyecanlı bir gün daha... Kendimi garip ve sersem hissediyorum. Çoktan uyanmış,yatağın ucunda oturmuş düşünüyordum. Acabalar aklımdan çıkmıyor. "Acaba bana ne söyleyecek,acaba bana zarar verecek mi ,acaba ........" Beynim bu düşüncelerle oyalanıyordu. Saçma sapan düşüncelere kapılıyordum. Kapı yavaşça açıldı ve içeri girdi Gonca.
- "Oooo hanfendi uyanmış, beni uyandırmaya gelmiyor."
- " Hiç havamda değilim."
-"Bak Doğa! Seni senden bile iyi tanıyorum. Ne düşündüğünü ,neler hissetiğini gözünün içine bakarak anlayabilirim. Anlıyorum ki saçma sapan düşüncelere daldın. Ve küçük bir meseleyi , kendi dünyanda büyülttün. Kötü düşünme. Her şey iyi olacak diye düşün. En azından rahatlar ve şu dudaklarını kemirmeyi bırakırsın."
Evet. Stresten dudaklarımı kemiriyordum. Gonca ağzıma vurdu ve ayağa kaldırıp giyinme odama götürdü . Dolabı açıp eteği ve formayı çıkardım. Hızla giyindim ve saçımı Goncaya bıraktım. Saçlarım dalgalı olduğu için krem sürdü ve yana attı. Saçımın bir bölümü yan taraftaydı. Oldukça tatlı ve havalı olmuştu. Aşağıya inip kahvaltı ettik. Ve dışarı çıkıp taksi bekledik. Bir süre sonra taksiye bindik . Ellerim terlemişti. Okula gelmemize az kalmıştı. En sonunda geldik. Gonca defalarca " sakin ol . bir şey olmayacak. abartma. Korkma ...."
Bunları söylemişti. Okula girdik ve sınıfa doğru yol aldık. Birinci ders hiç bitmeyecek gibi geldi bana. Ders matematikti. Hocanın acil bir işi çıktığı için ders boştu. Herkes kendi alemindeydi. Bir şey dikkatimi çekti de yan sırada oturan çoçuk bana bakıyor gibi geldi. Adı Denizdi. Kumral yeşil gözlüydü. Hani taş grubundan... Ben ona bakınca gözlerini benden kaçırıp başka şeylerle ilgilenmeye başladı . Anlam veremediğim bir gariplik vardı . Neyse bir ara gider öğrenirim. Zil çaldı. Endişelenen gözlerle Goncaya baktım. Yanındayım dermişçesine elimi sıktı.
-"Dikkatli ol ! "
-"Tamam sakin olacağım."
Sınıftan çıktım ve ağır ağır merdivenleri indim. Kantine gelmiştim. Göz gezdirdim ama kimse yoktu. Tekrar tekrar tur attım kantinde. Sanırım oyuna gelmiştim. O kadar panik endişe heyecan adranalin.... Hepsini bir anda hissetmiştim. Sonuçsa boş kantin ve ben . Birazcık daha kantinde bekledim ama giden yok gelen yok. Açıkçası sinirlenmiştim. Oyuncak değildim ben. Benimle oynayabileceğinimi sanıyordu. Aptal. Gerizekalı. Yukarı çıktım ve sınıfa girdim. Gonca soran gözlerle bana bakıyordu. Oyuna getirildiğimi anlattım.
-"Boşuna panik yaptın. Boşu boşuna kendini üzdün."
-" Bilmem. Evet haklısın. Çok abarttım neden böyle yaptığımı bende anlamadım. Bundan sonra zaten umursamayacağım.
Gonca'nın konuşmasına izin vermeden sınıftan hızla ayrıldım. Koşar adımlarla lavoboya ilerliyordum. Aniden sarsıldım. Kolumu biri tutuyordu. Oydu. Sinirli gözlerle ona baktım ve kolumu çekiştirmeye başladım.
-"Ben senin oyuncağın mıyım? İstediğinde çağırıp, istediğinde gelmeyecek ? Çek şu ellerini kolumdan!"
-" Küçük hanım, size hesap verecek değilim.
Şimdi yürü benimle geliyorsun."
-"Gelmiyorum!"
-"Sormadım zaten gelip gelmeyeceğini. "
Cevap vermeme izin vermeden çekiştirmeye başladı. Hem kolumu kurtarmaya çalışıyor hemde dengemi kurmaya çalıyordum. Merdivenlerde nerdeyse düşüyordum. Belimden tuttu. Elleriyle belime deydi. Doğa sustur şu iç sesini ! Okulun dışına çıkmıştık. Arabanın oraya götürüyordu beni. Ne kadar bağırıp bırak beni desemde boştu. Arabanın kilidini açtı. Hiç te zor değildi onun için. Hayvan gibi gücü var. Kolum kesin morarmıştır. Etime gömülen parmakları gevşemişti. Kafama bastırarak arabaya bindirdi. Kafama nasıl bastırdıysa öküz zonkluyor. Kapımı kapattı ve benim tarafımı kilitledi. Yoksa o arabaya binesiye kadar ben kaçardım. Aklımda bu kaçma planı vardı ama bozuldu plan. Arabaya bindi ve gazı kökledi. Hızla ilerliyorduk. Okuldan baya uzaklaşmıştık. Ama bu zamanda onun başını ağrıtmıştım. Örneğin hiç ağzıma almayacağım kelimeler sarfettim. Ve beni takmamıştı bile. Baya uzaklaştığımızın farkındaydım. Issız bir yol kenarında arabayı durdurdu. Aklıma kötü düşünceler gelmişti. Tedirgin oldum ve çaktırmadan ceplerimi kontrol ettim. Aferim bana telefonum çantamda kalmıştı. Çantamda okuldaydı. Arabada sessizlik oluştu. Telefonuyla birşeyler yapıyordu. Sessizce durdum ve birkaç dakika onu süzdüm. Saçları düzdü. Sert yüz hatları vardı . Mavi gözleri telefona odaklanmıştı. Yüzü kusursuzdu. Ben ona dalmışken mavi gözleri gözlerimle buluştu. Gözlerimi kaçırdım.
-" Bir an korktum senden. Yiycek gibi baktın bana Doğa."
Söylediği söz karşısında afalladım. Bakarken çok belli etmiş olmalıyım. Ama benim adımı nerden biliyor?
-"Adımı nerden biliyorsun ?"
-"Senin hakkında bir çok şey biliyorum."
Daha fazla burda durmak istemiyordum. Adını bile bilmediğim bir adamla aynı arabada ıssız bir yoldaydık. Düşüncelerimi kenara bıraktım ve
-" Benden ne istiyorsun ?"
-" Şu çeneni kapalı tutmanı ."
Göz devirdim ve ofladım.
-"Akşam seni almaya geleceğim. Bir davete katılacağız. Düzgün bir şeyler giy. Önemli bir yer."
-"Gelmiyorum. Niye ben ? Dünya da sadece kız olarak ben kalmadım. Bir sürü kız var dünyada . Benden kaç kat güzeller var. Git onlarla uğraş."
-" Ben çirkinlerle uğraşmayı seviyorum."
-"Ben çirkin miyim ?
-"Çirkin ördek yavrusunun ta kendisi. Çok safsın. Güzel olmasan bu arabada olamazdın. Çok fazla uzatmıycam.Bar gibi bir yerde olucaz. Akşam saat 9:00 gibi almaya gelirim. Gelmemeye kalkışma. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."
-"Tehdit mi ediyorsun ?"
-" Sadece uyarıyorum."
Gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. Ses etmeden arabayı çalıştırdı. Bu yolları hatırlıyordum. Bizim evin oraya doğru gidiyorduk. Aklıma Gonca geldi. Beni çok merak etmiştir. Zaten eve gelmiştik.
-" Senden bir şey rica edebilirmiyim?"
-"Söyle."
-"Telefonunu kullanabilir miyim? Gonca beni çok merak etmiştir."
Cebinden telefonunu çıkardı ve bana uzattı. Goncanın telefon numarası ezberimdeydi. Goncayı aradım. Çalıyor... Dördüncü çalışta açtı.
-"Alo."
-"Gonca ben Doğa."
-"Doğa. Nerdesin sen ? Seni ne kadar merak ettim haberin var mı ?
-"Gonca sakin ol iyiyim. Evin ordayım. Beni merak etme. "
-" Kim var yanında "
-"Akşam konuşuruz."
-" Tamam. Dikkatli ol.
Telefonu kapattım ve ona verdim.
-"Teşşekkür ederim."
-"Akşam hazır ol. Almaya geleceğim. "
Cevap vermeden arabadan indim ve eve doğru yürüdüm. Eve geldim ve mutfağa girdim. Buzdolabından sütü çıkarttım, mısır gevreğini kaba boşalttım ve süt ekledim. Salona geçip yemeye başladım. Kısa bir süre sonra Gonca geldi ve olanları sordu. Hepsini anlattım. Anlatırken garip garip sesler çıkardı.
-" Doğa. Akşama hazırlanman için elbise bakalım sana hadi."
-" Peki. Bakalım. Düştüğüm duruma bak. "
Beraber odama girip giyinme odasina gectik. Gardolabımı açtık ve elbiseleri çıkardık. Gonca eline beyaz bir elbise aldı ve siyah üstünde desenler olan deri ceket aldı.
-"Akşama bunları giy. "
-"Ayakkabı olarak ne giyeceğim.?"
-" Bekle."
Odadan çıktı ve bir süre gelmedi. Kapı açıldı ve içeri Gonca girdi. Elinde beyaz bilekten bağlamalı bir çift ayakkabı vardı. Ayakkabılar güzeldi. Bana uzattı.
-" Ayakkabı olarak bunları giy."
Kafa salladım. Aklıma telefonum geldi. Çantamdaydı.
-"Gonca, okuldan gelirken çantamı aldın mı?"
-" Evet aşşağıda çantan ."
-" İçinde telefonum vardı. Alıp geliyim.
Aşşağıya indim ve çantamı açıp telefonumu aldım. Saat 8:00 dı akşam olmuş. Artık hazırlanmam lazımdı. Odama girip elbiseyi giydim. Birazcık kısaydı. Saçlarıma maşayla şekil verdim. Nar çiçeği rujumdan sürdüm ve eyeliner çektim. Makyaj bu kadar yeterli. Ayakkabılarımı giydim ve parfüm sıktım. Rujumla uyumlu çantam vardı. Giyinme odasına girip aldım onu. Çıkarken gözüm aynaya takıldı. Baya güzel olmuşum ben. Odadan çıktım. Deri ceketi giydim. Çantama biraz para koydum. Telefonuma açıp saate baktım. 8:53 . Telefonumu çantama attım. Aşşağıya indim. Gonca ıslık çaldı.
-" Vay ! Hanfendi taş olmuşsunuz. "
Gülümsedim.
-" Ben çıkıyorum . "
-" İyi eğlenceler. Dikkat et kendine. "
Evden çıktım. Bahçede bekleme başladım. Bir kaç dakika sonra onun arabasını gördüm. Tam yanımda durdu. Arabaya bindim ve beni süzdü. Bacaklarımda gözleri kaldı. Oturduğum için elbise biraz daha kısa olmuştu. Çantamı bacaklarımın üstüne koydum. Gözlerini çekti ve arabayı çalıştırdı. Radyoyu açtı. Ortadaki sessizliği radyo kapatıyordu. Başımı cama dayadım ve yolu izledim. Biraz zaman sonra araba durdu ve Bar gibi bir yerin önünde durduk.
Arabadan indi ve bende indim. Yan yana yürüyorduk. Eli belime gitti ve beni kendine çekti. Uzaklaşmak için bir hareket yaptım. Ama beni daha çok çekti kendine. Gözlerimi devirdim. Kapıda güvenlik için duran izbandut gibi adamaları görünce daha çok sokuldum ona. O da bu hareketimi görmüş olacak ki ses etmedi. İçeriye girdiğimizde soluduğum hava iğrençti. Ter sigara alkol kokusu harmanlanmış burnuma hücum ediyorlardı. Böyle ortamlara daha önce hiç girmemiştim. Kenarda duran koltuklara oturduk. Bi kız geldi yanımıza ama kız giyinmeyi unutmuş. Etek bi taraflarını kapatmıyor bile. Göğüsler desen ben buradayım diyor. Zaten burdan ne beklersin ki.... Kız cırtlak sesiyle konuşmaya başladı;
-" Ne arzu ederdiniz?"
-"Bira. Doğa sen?"
Bir an duraksadım. Meyve suyuda isteyemezdim ki...
-"Bende bira istiyorum."
Kız kıvırtarak gitti. Az zaman sonra biralar gelmişti. Biradan bir yudum aldım. Boğazımı yakan sıvının geçtiği yerler yakıyordu.Yüzümü buruşturmamak için zor tuttum kendimi. Her hareketimi seyrediyordu. Bir kaç yudum daha aldım. Boğazım yanıyordu.
-" Lavoboya gideceğim ben beş dakikaya gelirim."
Kafasıyla onayladı beni. Ayağa kalktım ve barmenin yanına gidip lavobonun yerini öğrendim. Lavoboya gidip ağzımı çalkaladım. Biraz başım dönüyordu. Elimi yüzümü yıkadım. Lavobodan çıktığımda aniden ağzım kapandı. Çırpınmaya başladım. Duvara sert bir şekilde yasladığında sarhoş biri olduğunu anladım. Elleri belime kaydı. Çığlık cığlığa bağırmaya başladım. Adam birden geri çekildi ve düştü. Çünkü o gelmişti. Adamı baya yumrukladı.
-" Dur artık. Ölücek."
Sesim bitkin çıkmıştı. Bi o kadar da yorgun... Ayağa kalktı ve yüzümü ellerinin arasına alıp
-"İyimisin?"
Kafa salladım. Halâ o duvara yaslıydım. Ama yerinde o adam yerinde beni kurtaran ama adını daha öğrenemediğim adam vardı. Sahi adı neydi?... Şimdi sırası değil. Daha sonra öğrenirdim. Gözleri dudaklarıma kaymıştı. Usulca yaklaştı bana. Yanaklarıma kan pompalanıyordu. Kokusu çok güzeldi. Sigara ile harmanlanmış vanilya kokusu... Nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Gittikçe yaklaşıyordu.
-"Dur."
-"Canını yakmayacağım. Masum bir öpücükten zarar gelmez."
-" Hayır,İstemiyorum. Gidelim artık."
Gidecekken kolumu tuttu ve
-" Biliyormusun? Çok masumsun. Duruşun ve en önemlisi o masum bakışların.... Can yakıcı.
-"Can yakan kazanır."
-"Sevdim bunu..."
.......
< OKUMADAN GEÇME >
Evet bir bölümün daha sonuna geldik. Biraz geç geldi bölüm bir takım aksilikler oldu. Medya da Doğanın saçı ve giysileri var. Bir sonra ki bölümde gizemli çocuğun adını öğreneceğiz. Yanlız böyle olmuyor. Vote sayısı çok düşük. Beni sınırlama koymak zorunda bırakıyorsunuz. Diğer bölümün gelmesi için +10 vote lazım. Sizi seviyorum pıtırcıklarım.
Not: Yorum yaparsanız iyi olacak. Hatamı söyleyebilirsiniz gördüğünüzde. Üsluplu eleştirilere her zaman açığım. :) İyi okumalar. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerimin Düşmanı
ChickLit"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun" dedi öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu. bozmadım.... ...................................................... "Bana sevdiğin bir şeyi ver." "Ama seni sana veremem ki.." ...