Eve geldiğimde duşa girdim. Fazla yorulmuştum. Biraz da korkmuştum Sıcak su rahatlatıyordu. Gevşeyip yorgunluğumu alıyordu. . İlk defa bara gitmiş , tacize uğramaya ramak kalmışken bir çocuk hayatımı kurtarmıştı. Eğer kendimi tutmasaydım ilk öpücüğüm adını bilmediğim birine gidecekti. Sahi onca olay oldu ben hâla adını öğrenmedim. Çok garibim. O benim her şeyimi bilirken ben daha onun adını bilmiyorum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Duştan çıktım. Sahi Gonca nerdeydi?.. Giyinip saçlarımı kuruttum, ve aşşağıya indim salondan televizyon sesi geliyordu. İçeriye girdim ve Gonca kanepede uyuya kalmış. Salak bu kız ya. Camı açık bırakmış hasta olduğunda hiç çekilmez bu. Camı kapatıp yan kanepede duran örtüyü aldım ve üstüne örttüm. Bir şeyler homurdanıyo ama anlamadım. Odadan çıktım ve odama girdim. Telefonum çantamın içindeydi. Telofonuma mesaj gelmiş,bilmediğim bir numaradan. "Yarın saat 9'da hazırlan almaya geliyorum." Yarın cumartesiydi. Tahmin edebiliyorum kim olduğunu. İsmini bilmediğim çocuktu bence. Banane hazırlanmıycam. Onun her dediğini yapmak zorunda değilim ben. Mesaj sesi geldi . "Yarın kapının önünde olmazsan sürükleyerek götürürüm. Seçim senin"
Düşüncelerimi okuyor gibi mesaj atıyor. Telefonu komidine koydum ve yatağa uzandım...
.................
Kafamda filler zıplıyor gibiydi.Hemen telefondan saate baktım 8:30 du . Hemen giyinme odasına girdim ve yırtık kot giydim. Üstüme siyah tsirt geçirdim. Beyaz yazıları vardı. Gonca almıştı bana bu tsirtü. En rahat tsirtüm diyebilirim. Aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı dağınık ördüm. En sevdiğim saç stili dağınık örgü modeli. Ve bana çok yakışıyor. Beyaz vanslarımı giydim Eylül ayındaydık ama havalar daha soğumamıştı. Bu yüzden üstüme bir şey almadım. Aşağıya salona indim. Yuh daha uyanmamış Gonca. Hemen masada duran notlardan birini aldım "Ben dışarıya çıkıyorum 2-3 saate gelirim. Beni merak etme." Yazdım. Notu tam burnuna yapıştırdım. Biraz homurdandı ama sonra sesi kesildi. Haline çok gülesim geldi ama tuttum kendimi. Sessizce cüzdanımı ve telefonumu aldım , ve dışarıya çıktım. Saat 8:50 di. Bahçedeki banklardan birine oturdum ve beklemeye başladım . Canım sıkıldı ve fotoğraf çekilmeye başladım. Halimi görse birisi gülerdi şekilden şekle giriyordum. Bi an düdük çaldı ve etrafa bakınmaya başladım. Siyah bir araba gelmişti. Oydu. Ayağa kalktım ve arabaya bindim.
-"Naber. Retrica kızı."
-"Retrica kızımı?"
-"5 dakikadır arabada seni seyrediyorum. Fotoğraf çekilicem diye abuk subuk hareketlere girdin.Allahtan retrica var da tipini düzeltiyor."
Tek kelime ile rezil olmuştum. Keşke çekilmeseydim.
-" Ukala."
-"Sağol."
-" Nereye gidiyoruz? "
-" Gidince görürsün."
Çok gıcıktı. Sinirlerim bozulmuştu. Elim radyoya gitti ve aynı anda onun da eli radyoya gitti. Eli, elimin üstündeydi. Hemen elimi çektim. Kafamı cama dayadım. Adını bilmediğim bir şarkı çalmaya başladı. Kısa zaman sonra sahile gelmiştik. Arabadan indik ve restoranta geldik. Restorant çok güzeldi. Mavi ve beyaz ağırlıklıydı. Duvarlarda deniz yıldızları vardı. Her masada birer tane fanus ve içlerinde balıklar vardı. Muhteşem bir yerdi Deniz manzaralı bir yere oturduk. Restorantta sadece biz vardık. Kısa süre sonra garson siparişleri sordu.
-"Kahvaltılık yemeklerin hepsinden istiyorum."
-"Peki,efendim."
-"Doğa, senin istediğin bir şey var mı?
-" hayır. Teşekkür ederim."
Garson yanımızdan ayrıldı. Ortada sessizlik oldu.
-" Onca şey oldu ama ben senin adını bilmiyorum. Neden benle konuştuğunu bir yerlere davet ettiğini de bilmiyorum. Davet etmek derken zorla getiriyorsun.Amacın ne?"
Sorum karşısında afallamış gibiydi. Gözlerini kısarak bana baktı. Ve söze başladı.
-"Adım Melih Gürsoy. Seninle neden uğraştığımı zamanla anlayacaksın. Öğrenmen için henüz erken."
Sadece gözlerimi devirmekle yetindim. Bir kaç dakika dışarıyı seyrettim. Şuan o mavi gözleriyle beni dikkatle inceliyordu. Gözlerini kısmıştı. Gözlerimiz bir kaç saniye buluştu. Gözlerimi çektim ve masada duran fanusta ki balıklara bakmaya başladım. Dikkatle benim hareketlerimi inceliyordu. Evet son derece rahatsızdım bu konuda. Neyse ki kahvaltılar gelmişti. Canım bir şey istemiyordu çatalımla oynuyordum. Eline ekmeği aldı ve reçel sürdü. Bana uzattı.
-" Canım bir şey istemiyor Melih."
Onun adını ilk defa kullanmıştım. Garip gelmişti.
Uyaran sesle "Doğa." dedi. Elindeki ekmeği aldım ve ağzıma attım. Tadı güzeldi. Yemeye başlayabilirdim. Yemek sessiz geçmişti. Arada beni süzüp, ağzımın kenarında kalan reçele gülüyordu. Ne yapabilirim ben yemek yerken fazla deli oluyorum. Yemekler bitmiş, Melih hesabı ödüyordu. Aslında bende ödemek istediğimi belirttim ama bana öyle bi baktı ki "seni şurda sikerim " dedi resmen gözleriyle. Hesabı ödemiş yanıma geliyordu. Sahile indik ve kumlara oturduk. Deniz durulmuştu. Ayağa kalktım ve yerden taş aldım denizde sektirmeye çalıştım ama hemen battı suda. Oda ayağa kalkmış yerden taş alıyordu.
-" Yanlış şekilde atıyorsun aterken kolun denize paralel olmalı."
Attığı taş suda 8 kez sekmişti. Başarılıydı. Tekrar taş alıp suya attım , bu sefer sadece 2 kez sekti. Bana doğru yaklaştı ve arkama geçti. Kolumu tuttu ve atış şeklini gösterdi. Konuşurken nefesi boynuma çarpıyordu. Kokusu çok güzeldi. Kokusu mıyıştırıyordu insanı. Aramızdaki mesafe baya yakındı. Dediği taktiği uyguladım ve taş suda 6 kez sekti. Baya iyi atmıştım. Biraz kumsalda yürüdük. Sessizlikten sıkılmıştım ve konu açtım.
-" Kendini bana anlatsana."
-" Nasıl?"
-"Mesela, hangi rengi seviyorsun? Neleri seversin ? O tür şeylerden bahset."
-"En sevdiğim renk siyah. En nefret ettiğim şey yalan. En sevdiğim şey basketbol oynamak. "
-"Basketbol mu oynuyorsun?"
-" 8 yıldır basketbol oynuyorum."
-"Şu an kaç yaşındasın?"
-"18"
-"Yani 4. Sınıf."
-"Evet. Sende 1. sınıfsın."
-"Benim hakkımda ne biliyorsun?"
-" Herşeyi biliyorum."
-"Benim en sevdiğim renk ne?
-"Beyaz."
-"Nelere alerjim var?"
-"Hiçbir şeye yok ."
-" En çok neyi severim?"
-"Futbol."
-"Bunların hepsini nasıl biliyorsun?"
-"Boşver."
-"Artık gidelim mi ? "
-"Olur. Üşüdün mü?"
-" Hayır sıkıldım. "
-"Peki."
Arabaya doğru yürümeye başladık. Benim hakkımda bir sürü şey biliyor. Dediklerinin hepsi doğru. Nerden öğrenmişti ki onca şeyi? Arabaya bindik. Telefonum çalıyor. Gonca arıyor.
-"Efendim Gonca."
-"Nerdesin?"
-"Geliyorum eve."
-"Peki tamam bana herşeyi anlatıcaksın geldiğinde."
Melih yola bakıp arada bana bakıyordu. Rahat konuşamuyorum bile.
-"Tamam, Gonca. Kapatıyorum."
Telefonu kapattım ve radyoyu açtım. Yolculuk sessiz geçmişti. Evin önüne gelmiştik.
-"Teşekkür ederim . "
-"Önemli değil."
-"Görüşürüz."
-"Görüşürüz."
Arabadan indim ve eve girdim. Yukarı çıkıp pjamalarımı giydim ve Gonca'nın odasına girdim. Yatağa uzanmış telefona bakıyordu. Beni görünce kalktı.
-"Nereye gittin ?"
-"Şu gizemli adını bilmediğimiz çocuklaydım."
-"Sahi adını öğrendin mi ?"
-"Adı Melih."
-"Ne istiyormuş senden?"
-" Söylemedi. Zamanı gelince öğrenirsin dedi, üstelemedim."
-"Eeee nerelere gittiniz neler yaptınız?"
Herşeyi eksiksiz anlattım. Bana taş sektirmeyi öğrettiğini kokusunu yürüdüğümü yemek yediğimizi...
-"Doğa, her şeyi anladımda da neden uğraşıyor senle onu anlamadım. "
Cevap vermedim. Düşündüm biraz ama aklıma bir şey de gelmiyor. Bu düşenceleri bırakmalıyım Düşüncelerimin esiri olmamalıyım.Aklıma temizlik geldi ne zamandır temizlik yapmıyorduk. Evet bugün temizlik günü. Evi daha hiç adam akıllı temizlememiştik.Her yer dağınık.
"Gonca bugün evi temizleyelim mi ?
"Olur. "
Odadan çıktım ve kendi odama girdim. Üstümdekileri çıkartıp rahat bir şeyler giymeliyim. Siyah düz tişört altına şort giydim gri renkli. saçlarımı at kuyruğu yaptım. Elime bez aldım ve camları silmeye başladım. Gonca süpürge yapıyordu.Nerdeyse evin tüm camları bitmişti. Gonca salonu düzenliyordu, bende mutfağa girdim ve tezgahı ve buz dolabını sildim. Etraftan toz aldım ve merdivenleri sildim. Bugün baya yoruldum Yaklaşık iki buçuk saatir temizlik yapıyorduk ve şuan saat beş. Biraz dinlendik sonra yemek yedik. Yemekler içinde ayrı bir çaba göstermiştik. Göz kapaklarım isyan ediyordu.Gonca da benle aynı durumdaydı o da çok yorulmuştu. En sonunda uyuya kaldım.
....................
Off bir sıkıcı pazar günü daha. Şuan Goncayla beraber deli gibi alışveriş yapıyoruz. Bir sürü yeni ciciler aldım. Goncayı mağazalardan zor topluyorum. Yapışıyo kene gibi mağazalara. Zaten kendimi zor durduruyorum. En sonunda dinlenmek için bir kafeye girdik. Limonata söyledik. Telefonuma bakarken Melihi kaydetmediğim geldi aklıma. . "Baş belası" öyle kaydettim onu. Limonatalar geldi Gonca'nın gözü dışardaydı. Benim anlattıklarımı dinlemiyordu bile. Onun baktığı yöne baktım. Kumral bir çocukla bakışıyorlardı.
- "Gonca lan çocuk mu kesiyosun? "
-"Ne alakası var ? "
-"Kumral bir çocuk kesiyordun. Yeme beni gördüm."
-"O çocuk okuldan birisi."
-"Adını biliyor musun?"
-"Adı Yekta."
-"Siz tanışıyormusunuz?"
-"Yani, sayılır."
-"Gonca nasıl tanıştınız anlat."
-" Ben okulun bahçesindeydim. O da voleybol oynuyordu. Ben seyrediyordum oynayanları. Oyunculardan birisi sakatlandı önde ki yer boş kaldı. Sonra göz göze geldik " Sen oynamak istermisin?" Diye sordu. Bende kabul ettim. Baya iyi oynadık. Şimdi de o burada."
-"Bu olay ne zaman oldu?"
-"Melih seni okuldan götürmüştü ya o zaman oldu sen yoktun."
-"Ben sormasam anlatmayacaktın Gonca."
-"Önemsiz yani o yüzden anlatmadım."
-"İyi bakalım."
Limonatalar konuşurken bitmişti. Kalkıp hesabı ödedik. Gonca baya kaptırdı kendini ama çocukta ona gülümsüyordu. Sonra Gonca da karşılık verdi o da gülümsedi. Bunların arası iyiydi. Galiba ikiside birbirinden hoşlanıyordu. Kafeden sonunda çıktık. Taksiye binip eve geldik. Aldığım eşyaları odama yerleştirdim. Dün gece annemle konuştuk 1 hafta sonra buraya gelecekmiş, özlemiştim annemi. Saat daha 8 olmuş. Yarın okul var. Bakalım bizim deli Gonca napıyo? Odasına girdim Aniden irkildim. Mal lan bu kız. Maske yapmış salak yüzüne. Irk değiştirdi sandım. Yüzü kapkara. Aniden gülmeye başladım.
-"Ne gülüyorsun Doğa, yüz için önemli bir şey bu. İstersen sana da yaparım."
-" Yok saol ben gideyim."
Evet, Gonca bu işlere çok önem verir ve galiba bırakmıycak beni çünkü hemen beni çekiştirip sandelyeye oturttu. Kıpırdama dedi ve kapkara şeyi yüzüme sürmeye başladı. Aslında kokusu çok güzeldi. Nar karadut karışımı bir şeydi bu. Ayağa kalkıp aynaya geçtim. Zenci gibi olmuşum.
-"Gonca ne zaman çıkcak bu maske?"
-"Sabaha kadar."
-"Oha."
-"Sabah kalktığında yüzündeki farkı göreceksin."
-"Peki iyi geceler gidiyorum ben yatmaya."
-"İyi geceler tatlım."
Odadan çıktım ve kendi odama girdim. Maske yüzümü gıdıklıyordu. Yatağa yattım. Aklıma Melih geldi. Ne yapıyordur acaba şimdi? Off bana ne ya ne yaparsa yapsın. Düşünceleri bıraktım ve yavaş yavaş kendimi uykuya teslim ettim.Arkadaşlar medyada Melihle Doğa var. Sahildeler. Voteler az geliyor. Kitap hakkında bir sürü değişik düşüncelerim var. İlerideki bölümlerde Melihin Doğayla ne alakası var yavaş yavaş bunları öğreneceğiz. Fakat bir şartım var vote sayısı birazda olsa yükselsin. Çünkü yazarken içten gelen bir şey olmuyor. Çok isteksiz yazıyorum. Çok fazla bir şey istemiyorum sadece bir butona basacaksın. Sizleri seviyorum :) ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerimin Düşmanı
ChickLit"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun" dedi öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu. bozmadım.... ...................................................... "Bana sevdiğin bir şeyi ver." "Ama seni sana veremem ki.." ...