Ağlıyorum günlerdir, bilmiyorum. Hissedemiyorum kalbimi. Kalbim kırık mı, parçalanmış mı? Karar veremiyorum. Akıl sağlığımdan, kendimden şüphe ediyorum bazen. Sığınamıyorum kimseye ki, yalnızlık sardı dünyamı.
Bu nasıl bir his? Karar veremiyorum. Veya ortalardan aşağıya doğru süzülen yakıcı bir acı. Bilmiyorum, nasıl veya neden oluyor. Çıkamıyorum hastaneden, bakamıyorum dışarı. Nefes alamıyorum. Camlarım demir parmaklıklarla çevrili. Sarılmıyor annem bana, "Yapmasaydın." diyor.
Atlattım sayılır. Acılarımı, bağımlılığımı. Hastaneden çıktığımda, tedavim bir ay sonra bittiğinde kime veya nereye gideceğimi bilmiyorum. Annemsiz sokakta bazen yerde gördüğüm köpek dışkılarından farkım yok. Babam sırat köprüsünde ne yapıyor, hangi tarafa yakın, bilmiyorum. "Kime gideceğim?" sorusundan başka bir şey yok kafamda bu aralar. On altı yaşındaki bir genç kız için fazla kirlenmişim ben. Bildiğim tek şey bu sanırım.
Uyuşturucuya nasıl başladım, nasıl geldim bu hastaneye hatırlamıyorum. Nasıl kurtuldum, nasıl nefret ettim o pislikten, bilmiyorum. Sırf o pislik yüzünden her yerde dışlandığımı biliyorum. Hayatım güzeldi aslında, hatırlıyorum bunu. Tek çocuk olmanın verdiği şımarıklık, anne ve babamın birbirlerine duydukları ölümsüz aşk...
Babamın ölümünden sonra, o cenaze günü hapa başladığımı hatırlıyorum. Güzel bir lisede, güzel bir hayatım vardı ama tam bir yıl önce bugün kendi hayatımı kendim mahvettim, biliyorum bunu.
Bildiniz, babamın ölüm yıl dönümü. Ben gidemiyorum yanına, dokunamıyorum toprağına. Ve bir yıl sonra fark ediyorum aslında ne kadar aptal olduğumu.
Kalbimden mideme geçen acı ile kıvranıyorum günlerdir. Hiç içmediğim sigarayı istiyorum, ciğerlerim neşelensin istiyorum. Burada, tedavi görürken şizofren gibi hissediyorum kendimi. Sonra hatırlıyorum o günleri, krizlerimi, annemin benim için, kocası için kahrolduğunu...
"Dayanamıyorum anne, lütfen. Birazcık, lütfen. Çok az anne çok az."
"Bir tanem, lütfen. Hadi hastaneye kuzum haydi."
Hatırlıyorum bu günü. Bu gün tüm gecelerimde, tüm uykumda beynim aracılığıyla seriliyor gözlerime. Kâbus mu, rüya mı? Bunu da bilmiyorum çünkü anneme yalvarıp, bayıldıktan sonra rüyamda uyanıp, "Ah, kötü kâbus." diyorum. Sonra ise gerçekten uyanıyorum.
Her gün bana bakan stajyer çocuk, "Sakin ol, buradayım." diyor bana. Bazı geceler sırf onu görebilmek için bu rüyayı görmüş gibi yapıp, çığlık atıyorum sırf yanıma gelsin diye. Biliyorum, işi olmasa bile benim için kalıyor. Eminim buna. Sanırım hoşlanıyorum ondan. Hislerimden emin olamıyorum çünkü kendimi unuttum ben. Şu sekiz ayda mahvoldum. Annem pes etti, bıraktı beni.
"Hayatımdaki en büyük pişmanlığım seni doğurmak." dedi ve devam etti, "Hastane masraflarını da karşılarım tedavin bittiğinde ki masraflarınıda. Kaldığın yerden okuluna devam edersin ve üniversite de bitince şirketi üzerine yaparım." demiş ve hastane odasının lanet beyaz kapısını çarparak çıkmıştı odadan. Ben ise arkasından patlayana kadar gülmüştüm, yapacak başka bir şeyim yoktu.
*
Kapım tıklatıldı.
"Gir ama bugün yas günüm uğraşamam bebeğim."
Kapı açıldı, stajyer'im içeri girdi.
"Bugün sevgilimin keyfi bozuk, ha?" dedi.
Kıkırdadım. "Hıı."
"Bu bir trip mi? Ah, bağımlı bir kız bana trip atıyor. Bu fazlasıyla düşündürücü."
"Ben sana bağımlıyım şekerim." dedim.
"Bir şey soracağım kelebeğim?..." dedi alaylı, espritüel ve romantik ses tonunu ayarlayarak.
"Sor bakalım kelebeğim."
"Tedavinin bitmesine bir ay kaldı. Nerede kalacaksın, benimle görüşmek ister misin tedavin bitince? Beraber uyur muyuz tekrar?" diye sıraladı sorularını. Gözlerindeki endişeyi okuyabiliyordum.
"Nerede kalacağımı bilmiyorum. Bir ev isterim annemden. Hayatımdaki tek ve en değerli kişisin. Seni hayatımdan çıkaracağımı falan mı sandın?"
"Hayır, ben. . . Şey. . . Yani sonuçta özgür olacaksın, okula gideceksin."
"Sende üniversiteye gideceksin. Orada da başkaları olacak. Hem bunu demen çok saçma."
"Haklısın. Sonuçta ikimiz de özgürüz, sevgili değiliz, aşık hiç değiliz." dedi kendinden emin bir şekilde.
Beni resmen kankası olarak görüyordu!
Kalbimden mideme inen acı ile gözlerimi yumdum, sessiz kaldım. O ise sessizce odadan çıktı.
Oldukça gri bir hayatın içinde savruluyordum ve bu sefer tam anlamıyla yapayalnızdım.
*Merhaba, yeni bir şeye kalkıştım ve umarım hayırlı olur.
Yazım hatası olmaması için çok dikkat ettim fakat Wattpad'den kaynaklı bir hata bu yüzden bir kaç harf sizde silinmiş olarak gözüküyor olabilir. Her neyse, görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BAŞKA GRİ.
Novela JuvenilPerdelerim çekiliydi, her yer karanlık. Boşlukta hisseder ya insan, Ben o gün koskoca bir boşluğa yem olmuştum. Ben griden ibaretken diğerleri pembeydi, sarıydı maviydi, yeşildi... Herkes mutluydu fakat ben... Ben o koskoca boşlukta kayboluyordum. ...