"Hürkan biraz daha geç kalsaydın!"
"Ya Merve'yle takılıyorduk nereden bileyim acil olduğunu."
"Uf tamam boş yapma şimdi hadi girelim."
"Niye bu kadar gerginsin lan"
"E çünkü baya eski bi arkadaşımın hastanede yattığını öğreniyorum ve durumu kötüymüş."
"Ben niye tanımıyorum?"
"Tüm arkadaşlarımı tanımak zorunda mısın?"
"Değil miyim?"
"Öyle misin?"
"Tamam ya öf.. şimdi daha beklemeye devam edersek sen ağzıma sıçacaksın o yüzden hadi gidelim." Dedim ve Hürkan'la içeri ilerledik ve hastane odalarının kapılarının numaralarını saymaya başladık 245, 246, 247, 248... Burasıydı. 248 numaralı oda. Kapıda bekliyordum. Elim kapı kolunun üzerinde titreyerek bekliyordu. Hürkan benim gerginliğime dayanamamış olacak ki önce kapıyı çaldı ve gir sesini duyunca kolumdan çekiştirip benimle birlikte içeri girdi.
"Merhaba?" Bu o'ydu. Her ne kadar sesi yorgun gelse de o Mert'ti.
"Selam. Beni hatırlıyor musun bilmiyoru-"
"Kaan?" Beni hatırlıyor!
"Mert sen beni hatırlıyor musun?" Dedim ve oturduğu hastane yatağına doğru yavaşça ilerledim. Ben yaklaştıkça o benden kaçmaya çalışırcasına geriye doğru gidiyordu.
"Kaan bu sen olamazsın. Yine halüsinasyon görüyor olmalıyım."
"Mert. Sakin ol. Ben gerçekten buradayım. Keşke seni bu olanlardan önce bulmayı deneyecek cesaretim olsaydı. Belki de bunları hiç yaşamamış olurdun. Özür dilerim." Ve ona doğru ilerlemeye devam ettim. Yatağına ulaştığımda Mert yorganının altına saklanıp sayıklamaya başladı.
"Sen gerçek değilsin, sen gerçek değilsin, sen gerçek değilsin..." Yorganını tutup yüzünü açtım.
"Mert sakin ol amk ben buradayım."
"Çok dramatik an lan" bir an için Hürkan'ın burada olduğunu unutmuştum. Bizi izliyordu.
"Neredeydin?"
"Ben aynı yerdeydim sen niye gelmedin aq"
"İzin vermediler"
"Nasıl, neden?"
"Siz o son görüştüğümüz gün gittikten sonra beni azarladılar. Sırf sizde bir gece kaldığım için şımaracağımı düşündüler ve beni 3 gün odama kapattılar. Sonrasında ise dışarı çıkmama asla izin vermediler. Nedenini bilmiyorum. Zaten sonunda beni yetiştiren hemşire emekli oldu.
"Tamam. Artık bunlar bitti. Senin yanında olacağım."
"Çok romantik bir an yaşanıyor şu an videoya çekebilir miyim?"
"Ya Hürkan bi siktir git" Mert meraklı gözlerle benim Hürkan'la tartışmamı izliyor ve Hürkan'ı da gözleriyle süzüyordu. Bunu farkettiğimde Mert'e Hürkan'ı tanıtmadığımı hatırladım.
"Aaa! Mert ben seni Hürkan'la tanıştırmayı unuttum. Benim okuldan arkadaşım kendisi. Hep yanımdadır."
"Kız meselelerinde bile yardım ederim"
"Kız meselesi?"
"Ya bilirsin ya işte. Kız bulmasına falan yardım ettim" dedi Hürkan ve ben direkt onun omzuna hafifçe vurdum. Şaşkınca bana baktığında gözlerimdeki ifadeden söylememesi gerektiği bir şey söylediğini anlamıştı.
"Bilemem. Daha önce kimseyle çıkmadım." dedi Mert, ve bana baktı. Nedenini bilmediğim şekilde Mert'in bakışlarının ardından kızardığımı hissettim. Hürkan bana baktı ve sanırım kızardığımı farketti.
"O zaman sanırım Kaan'a yine yardım etmem gerekecek." Evet Hürkan'ı öldürme zamanı gelmiş gibi gözüküyor. Bunu nasıl der hala anlamıyorum.
Mert güldü. Onun güldüğünü görmek garip hissettirdi. Son görüştüğümüz gün geldi aklıma. Biz tam daha samimi sohbet etmeye başlamıştık ki Mert'in doktoru içeri girdi.
"Pardon sizi dışarı alabilir miyim? Mert'in kontrollerini yapmam gerekiyor ve sonrasında da dinlenmeli."
"Şey... Tamam o zaman. Mert biz yarın yine uğrarız olur mu?"
"Olur tabi. Güzel olur hatta."
"Peki. Yarın görüşürüz." Dedim ve Hürkan'la birlikte dışarı çıktık. Koridorda yürürken bi hasta odasının kapısı açıldı ve içeriden kıvırcık saçlı biri çıktı ve hızlıca yürümeye başladı. Bizim yaşlarımızda duruyordu. Onun çıktığı odadan iki tane hemşire çıkıp çocuğa yetişmek için koştular. Çocuğu yakalayıp odaya geri götürmeye çalıştılar ama çocuk bağırmaya başladı.
"BEN DELİ DEĞİLİM ANLAMIYOR MUSUNUZ! SADECE DIŞARIDA NORMAL BİR HAYAT YAŞAMAK İSTİYORUM SİZİ OROSPU ÇOCUKLARI!"
O konuşurken biz de tam yanından geçiyorduk. Bizi farketti.
"Hatta bakın! Onlar benim arkadaşım. Bırakın onlarla gidip biraz gezeyim. Sonra geri döneceğim. Lütfen!" Biz birbirimize baktık ve çocuğa yardım etmek istedik. Hemşirelere bakıp çocuğa izin vermelerini bekledik. Bir dakika bekledikten sonra çocuk gülerek yanımıza geldi. Hemşireler de odaya geri döndüler.
"Kimsiniz bilmiyorum ama adamın dibisiniz." Ben ağzımı açamadan Hürkan konuşmaya başladı.
"O zaman tanışmaya ne dersin."
"Sana güvenebileceğimi nereden bileyim?"
"Gerizekalı sen bizi bu olaya karıştırdın. Asıl biz sana güvenebileceğimizi nereden bilelim." Üçümüz de güldük.
"Tamam haklısın. Adım Ömer"
"Tanıştığıma memnun oldum sanırım. Ben de Hürkan." Çocuk gülümsedi.
"Güzel isim. Anlamı ne?"
"Özgürlüğü seven."
"Vay be... Özgürlük demek. İyiymiş."
"Ben de Kaan bu arada." Kendimi bisikletin 3. Tekeri gibi hissettim.
"Memnun oldum Kaan. İkinizle de. Şimdi sizi salsam iyi olacak. Zaten birkaç saatlik vaktim var bari biraz gezeyim." Hastanenin çıkış kapısına ulaşmıştık.
"Sen bilirsin. Ha bir de telefonun var mı? Takılmak istediğinde veya az önce olan olay gibi bir şey olduğunda ararsın ben halledebilirim." Hürkan'ın sanırım Ömer'e kanı kaynamıştı.
"Olur dur numaramı veriyim." Ömer numarasını verdikten sonra yollarımız ayrıldı. Hürkan'la sessizce yürümeye başladık ve tek kelime bile etmedik. Biz öyle yürürken benim evime vardık ve orada Hürkan'la vedalaştık. Onun evi benim evimin 2 bina yanındaydı o yüzden çok fazla buluşabiliyorduk. Vedalaştıktan sonra ben eve çıktım ve direkt yatağa uzandım.
Sa as
Bölüm bitti okuma geç
Gece okuyorsan uyu sağlığın için kötü <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☾ 𝒇𝒐𝒓𝒆𝒗𝒆𝒓 𝒘𝒊𝒕𝒉 𝒚𝒐𝒖 ~𝓼𝓪𝓷𝓲𝔂𝓮𝓯𝓵𝓲𝔁~ ☽
FanfictionBana mutluluğu öğretebilir misin? -Hiçbir gerçek olayı yansıtmamaktadır. Hikayede geçen kişilerden herhangi biri rahatsız olursa kaldırılacaktır-