Adam tüm tehditlerini nazik bir dille savurup çekip gittikten hemen sonra, panikledi Şirin. Hızlı adımlarla Annesinin yanına gidip, ayağa kaldırdı. Bir şeyler yanlıştı daha doğrusu yanlış olmalıydı.
“Anne?” diye girdi söze, incitmemek için sözcükleri diline ulaştırmadan tartarken. “Ne oluyor? Kim bu adamlar? Abim nerede?”
Kadın utanmış gibi başını eğdi. Usulca kızından uzaklaştı. Az önce o deli adamın oturduğu tekli koltuğa geçip otururken derince soludu.
“Özür dilerim kızım,” dedi sanki tüm kabahat kendindeymiş gibi. İçin için ağlıyor, gözyaşları yanaklarından birbiri ardına damlıyordu.
“Neden özür diliyorsun ki?” dedi genç kız, ne yapacağını, nasıl konuşacağını bilmezken. “Şaka mı ya bu olanlar?” diye ekledi.
Kafasını iki eli arasına alarak etrafına bakındı. Gözleri yanıyordu, doğru düşünmek için çabaladı. Deli adamın oturma odalarına atıp söndürdüğü sigara izmariti gözüne takıldı.
“Şerefsiz!” dedi sinirli bir tınıyla. “Terbiyesiz herif!”İzmaritten bakışlarını kaçırıp tekrar Annesine baktı. Yavaş adımlar ile yanına yaklaşıp, dizlerinin dibine oturdu. Ellerini aldı önce avuçları arasına. Sesinin en sakin, en güzel tonda olmasına dikkat ederek sordu:
“Anlat Anne, yoksa ben kafayı yiyeceğim.”
Kadın kızının sorusu üzerine bir kez daha sarsıldı. Ağlaması daha da derinleşirken cevap vermeye çalıştı.
“Abin, bu evde dahil her şeyi sattı. Aklına gelebilecek her şeyi. Bir aydır gelip gidiyor bu adamlar. Bir kaç kez o evdeyken geldiler. Konuştu gönderdi. İki haftadır abin yok. Eve gelmiyor. Telefonu kapalı…”
Kız beyninden kurşun yemiş gibi sarsıldı. Bir ay diyordu kadın, bir aydır benzer olaylar yaşanmış ve ona yansıtılmamıştı.
“Nasıl yani?”dedi ihtiyatla”Ne demek bir ay?”
Kadın utançla bir kez daha başını eğip bakışlarını uzaklaştırdı.
“ Habersiz geldin. Eğer geleceğini söyleseydin engel olacaktım. Seni mümkün olduğunca bu işten uzak tutacaktım”
Annesini anlamaya çalışırken Şirin, bir yandan da algıda seçicilik yapmamaya çalışıyordu. Kaşlarını çattı, sinirlendiği zamanlarda hep yaptığı gibi ensesi ile kafatası arasını sertçe kaşıdı.
“Bu ev senin değil mi Anne? Nasıl Satıyor oğlun burayı? Ya da diğer her şeyi?”
“İş kuracağım dedi. Satalım Anne, Şirin okulunu bitirince beraber çalışırız dedi. Bir kız bile getirdi. Kız bana proje mi ne onları gösterdi. Çok başarılı olacağını, hepimizi kurtaracağını, parasız zor zekat geçinmekten bıktığını, sana ve kendine iyi bir hayat kuracağını ama bunu borca girmeden elimizdeki yatırımları kullanarak yapabileceğini söyledi…”
“Ve sen de buna inandın?”
Konuşmak yerine daha yüksek sesle ağlamaya başladı kadın. Üzüldükçe üzüldü. İnsan evladına güvenmez ise kime güvenebilirdi?
“Anne!” dedi Şirin, oldukça yüksek bir oktavla.
“Yapmadım de. Şaka de. Bu olanlar berbat bir şakadan ibaret de. Nolur?!”
Sonlara doğru umutsuzca yalvaran bir tınıya dönüşürken sesi, Annesinin dizlerinin dibinden uzaklaştı. Gözyaşlarının yanaklarından ne zaman süzülmeye başladığını bile anlamamıştı. Elinin tersiyle yüzünü ve burnunu sildi.
“Umurumda değil!” diye haykırdı adeta. “Oğlun yediği boku temizlesin! Beni bu işe karıştırmayın. Haklısın. Benim bu işe karışmam doğru değil.”
Hızlı adımlarla odasına ilerledi. Zaten hazır olan valizine çıkarmış olduğu bir kaç parça eşyayı yerleştirdi. Ardından odasında kendine ait her ne varsa başka bir valiz alarak içerisine doldurdu. Kıyafet, kitap ve diğer her şey. Valiz ağzına kadar dolduğunda bir valiz daha aradı ama odasında yoktu. Abisinin odasına ilerleyip gardırobunun üzerinde duran büyük valizi indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin'in Aşığı
Fiction généraleKIRILMIŞ bir adamın hikayesi. Küçücük bir mahallede ne kadar olay yaşanmış olabilir ki? Hayal dünyam sınırsız. Ama kusursuz değil. Hatalarım varsa ki mutlaka vardır affola. Oy ve yorumlarınızı ihmal etmeyin lütfen . BegenmeniZ dileği ile. Haydi...