* Mira'nın gözlerini kahverengi yaptım. Bulduğum kız kahverengi gözlü ❤️
⚖️
Kuş elden uçup gitti. Kargalar ekmegini kapıp gitti.. Bir vapur geldi ve yolcularını aldı gitti. Güvercinler buğdaylarını yedi. Herkes işine gidip geldi. Çocuklar da okullarına gidip geldi. Miskin kedi bile çalışmaya başladı Mira ölüm diyarından kurtulamadı. Hayat akıyordu ben başladığım yerde durmuştum. Gün geçmiyordu. Zaman geçmiyordu. Hayat akıp gidiyordu ama benim için akmıyordu. Mapus dallarına düşen gün sayar derlerdi ama bu söz elbet bir gün çıkışı olanlar içindi.
Ölene kadar müebbet ceza alan genç bir kız için gün saymanın anlamı yoktu. Ben çıkmayı değil ancak ölümü beklerdim. Benim çıkışım; ancak öldüğüm gündü.
Gün geçmiyordu. Gün asla akmıyordu. Bir mezara konulmuştum; dört köşesi odası bulunan bir mezara. Nefes alıyordum. Yaşıyordum ama ruhum ölüydü. Tüm yaşama sevincim avuçlarımın arasından alınmıştı. Özgürlüğe aşık kız artık ruhu ölü bir mahkumdu.
Bana verilen hücreli odada pencere pervazına yine dizlerimi kendime çekmiş tünemiştim. Başımı eski mermer duvara yaslamış, umutsuz, üzgün bakışlarla gökyüzünü izliyordum. Kucağımda kahverengi tüylü yavru bir kedi vardı. Uyuyordu. O'da benim gibi anne babasını kaybetmişti. Ben çocukken, o'da el kadar yavruyken.
Avlunun bir köşesinde bulmuştum onu. Nasıl gelmişti bilmiyordum ama açlıktan ölecekken bulmuştum. Bu koca cezaevinde bana yoldaşlık etsin diye onu yanıma almıştım. Alışmıştı bana. Ama o'da bir gün gidecekti. Kendi yuvasını kuracaktı. Ben ise yine buraya mahmum olacaktım.Kediyi bana Allah göndermişti. Çünkü hiçbir arkadaşın yoktu. Hiçbir normal bir insan yoktu. Geldiğim günden beri sadece yemekhaneye inip yemeğimi alarak hücreme çekiliyordum. Gün geçtikçe umutlarım daha çok tükeniyordu. Gerçi kaç gün geçtiğini bile bilmiyordum.
Sahi kaç gün geçmişti? Bir hafta? Bir ay?
Belki de bir hafta ama bana asırlar günü gelmişti. Ki ölene kadar kalacaktım burada.
"Sende gideceksin de mi?" Kucağımda tüylerini okşadığım kediye alışmayayım diye isim bile koymamıştım. Benimle ölene dek cezaevinden kalacak hali yoktu ya?
"Eğer bir gün buradan çıkarsam herkesten intikam alacağım." diye mırıldandım kendime, boş vaatler verirken. Elinde masum olduğunu tek bir kanıtı olmayan bir mahkûmun çıkacağına dair umut beslemesi aptalcaydı. Tüm deliller benim katil olduğumu gösterirken, müebbet yemişken nasıl çıkıp intikam alacaktım? Kardeşim bile kendisini tecavüzden kurtarmama rağmen aleyhime yalan yanlış ifade vermişti. Çünkü para ona tatlı gelmişti. Serkan Bozdağ denen adam para vermişti ona. Keyifli bir hayat sürmek varken neden beni kurtarsın ki?
Ki beni hiçbir zaman sevmemişti. Anne ile babam, ben beş yaşında iken vefat ettiğinde ben çocuk yaşıma rağmen bakmıştım. O zaman iki yaşındaydı daha. Halam en başta ben olmak üzere zulmediyordu. Sırf yetim ve öksüzüz diye beni hizmetçi gibi kullanıyordu. Gidecek yerim olmadığı için onun zulümlerine katlanmıştım ya gerçi. Kardeşim Esra'da liseye gitmek ayağıyla zengin bir çocuk tavlamak peşindeydi. Halamın zulmünden kurtulmayı okul okuyarak değil zengin koca bularak kurtulmayı düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.Ç. |• KİMSE ASLA ÇIKAMAZ (Askıya Alındı)
General FictionMira Armağan. Ürkek bir kuş misali hayatını anne babasız, yaşarken, ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken, aniden bir gün kaderin kendisinde oynadığı haksız oyun yüzünden, haksız yere hüküm alır. Adaletin parayla ölçüldüğü dünyada müebbet bir hapi...