Alıntı

1.4K 145 147
                                    

Loş ışıklı yemekhane de yemek yapan bir adet adam vardı.

Bataklık yeşili gözlü adam..

Ezel Şahram...

Çıkan olaydan sonra yemekhaneye inmemiştim ve yemek kalmamıştı diye aç kalmıştım. O da herkes koğuşuna akşam çekildikten sonra beni gardiyanla yemekhanenin mutfak bölümüne getirtmişti.

Benim için yemek yapıyordu. Sırf aç kaldığım için.

Azer Börte neredeydi bilmiyordum ama büyük ihtimalle yoktu. Çünkü olsaydı şuan kan gövdeyi götürür olurdu.

Büyük ocak başında pişen yemeklere ayakta durmuş bir halde  bakarken demir ada tezgahın önünde üzerindeki siyah mutfak önlüğünü takmış halde salata yapan adama baktım.

Belinden düşecek bir eşofmanla üstsüz üstüyle marulları ince ince doğruyordu. Tabi üzerine mutfak önlüğü giyse de kafam kadar olan kasları ben buradayım diye bağırıyordu.

"Oradan izleyecek misin? Yoksa yardım edecek misin?" diye sordu. Arkası dönük olsada gülümsediğini görebiliyordum. Çıkan gamzesinide.

Sessizce yanına ilerleyerek, "ne yapacağım ki?" diye sordum. Hafif aydınlatma ile yanan ışık cızırdıyordu.

"Hmm." Doğradığı ince marulları cam kaseye koyarken başını omuzu üzerinden bana çevirdi. Başıyla bozdulabını gösterdi. "Meyve suyu var. Bardağa koyabilirsin güzelim." dedi.

Buzdolabına ilerleyerek kirazlı meyve suyunu çıkardım. Kirazlı meyve suyunu benim en sevdiğim meyve suyuydu. Hem meyve suyu aldırmıştı, hemde bir kase dolusu kiraz aldırmıştı. Kiraz reçeli bile vardı. Kiraz reçelini ve kirazları alarak ada tezgahın üzerine koydum. Tabaktaki kiraz reçeli ağzımı sulandırırken dayanamayıp parmak attım. Ağzıma götürüp emerken gözlerimi aldığım tattan kapattım.

Adım sesi duydum arkamda. İri ve kalıplı bedeni tam arkamda durdu. Eli  kiraz reçeline bir kez daha bandırdığım parmağımı alarak kendi dudaklarına götürdü. Emdiğim parmağımı emecek değildi, değil mi?

Dolgun iki dudağı arasında reçeli ama reçelden çok parmağımı emdi. Hatta ses bile çıkarttı. Yeşil gözleri şaşkınca bakan gözlerimden ayrılmıyordu.

"Kiraz sevmem ama şimdi pek bir sevdim." dedi. Yüzünü parmağımdan geri çekerken elimden sıkıca tutarken ada tezgahın ortasına getirdi.

Spagetti, köfte, pilav, salata, tavuk sote, çorba vardı. Hepsini özenle büyük tepsiye yerleştirmişti.

"Odamızda yiyeceğiz Mira'm."dedi.

Ah, şu iki adamın bitmek oda kavgaları.

"Gelmeyeceğim. Yiyeceksek burada yiyelim. Odaya gelmem asla."dedim kendimden emin bir şekilde.

Tepsiyi dikkatlice kaldırırken tek kaşını kaldırdı. "Bekle sen güzelim. Bunu götürüp geleyim. Kucaklayarak götürmeyen şerefsiz olsun." deyip göz kırparak arkasını dönüp tepsiyle birlikte gitti. Kucaklayarak odasına götürmek için geri gelecekti.

Dışarıyı mumla arar olmuştum.

Gene oda için cezaevinde kıyamet kopacaktı.

Bir adam, kız bende kalacak," diyecekti, diğeri, "hayır bende kalacak," diyecekti ve kıyamet kopacaktı.

Olan zavallı Mira'ya olacaktı.

K.A.Ç. |• KİMSE ASLA ÇIKAMAZ (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin