Yemekhaneye inmiştim. Sıraya geçmiş sıranın bana gelmesini beklerken etrafıma bakınıyordum. Bugün farklı gibiydi. Herkese bayram seyram gibi giyinip süslenmişti. Bu cezaevinde nasıl makyaj yaptıklarını da zaten anlamıyordum. Dışardan mal sokmak yasaktı ama bu cezaevine sadece makyaj malzemeleri, bakım ürünleri değil tehlikeli aletler ve sigara, uyuşturucu'da getiriliyordu. Liderler getirtiyordu.
Tabiki Helin Yılmaz ve Cansu Yılmaz getirtiyordu.
Yemekhane dolup taşıyordu. Bir buçuk hafta da bir bu yemekhane açılıyormuş. Herşey serbestmis. Dans etmek, parti yapmak ve dahası... Hiçbir hapishane de böylesine bir şeyin yapıldığının görmemiştim. Ama bir buçuk haftanın iki gününün mahkumlara serbest olmasını da erkekler hapishaneyesinin iki lideri sağlamıştı. Güçlerini konuşturmuş, mahkumlar iltimas geçilmişti. Bir nevi bu ölüm evini yaşanılır hale getirmek içindi
Bugüne özel yapılan yemeklere ve tatlılara bakınca hepsinin lezzetli olduğunu gördüm. Yas pastaya kadar vardı.
" Acaba hangisini yesem? " Kendi kendime tebessüm ederek mırıldanırken, Cansu ve Helin iki ayrı kapıdan kendi çetesiyle girdi. İki psikopat kız liderin gelmesiyle birlikte tüm yemekhane de bulunan kız mahkumlar oturdukları yerden ayağı kalkmıştı.
İki lider kız kendi taraftarlarına elleriyle selam verdi. Helin sağ taraf masalarına, Cansu da sol taraftaki masalara geçti. Kendi çeteleri de masalarda yer edinirlen resmen gövde gösterisi yaşanıyordu yemekhane de.
Önlerine kendileri gelip almadan kızlar masalarına servis etti. İki tarafta birbirlerine egoyla, meydan okurcasına bakıyordu. Birisi laf atsa kanlı bıçaklı birbirlerine girecek kadar tetikçe bekliyorlardı. Tedirgin olmuştum. Dudağımın köşesini ısırarak önüme döndüm kendime kıbrıs tatlısı, içli köfte, sarma, köfte, ve pilav alarak tepsimle birlikte arkamı döndüm.
Opss. Şimdi bir sorun vardı. Hangi tarafa geçip yemeğimi yiyecektim?
Sağ taraftaki Helin'in olduğu masaya mı?
Yoksa sol taraftaki Cansun'un olduğu masaya mı?
Bu koskoca cezaevinde bir taraf tutmayan bendim. Cansun'un cezaevi tipinde kalsamda taraf tutmuyordum.
Cansu ve Helin'in ve tüm herkesin başı bana çevrilmişti. Tüm ilgi odağı ben olmuştum. Onlara yutkunarak bakarken en iyisi arkanı dönüp kendi hücremde yemeğimi yemekti. Arkamı dönerek hızlı adımlarla yemekhaneden çıkmıştım ki Helin'in adımı seslenmesiyle adımlarım durdu.
" Mira. "
Yavaşça arkamı döndüm.
" Efendim."Kibar şekilde cevap vermeme bazılarından gülüş duyarken rahatsızca kıpırdandım.
" Gel otur. " dedi, oturmazsan zorla oturturum dercesine.
Yutkundum. Zira buna ancak yutkunmak giderdi.
Ben cevap vermeden yüzüne bakarken Cansu bir anda elini masaya vurarak sesini yükseltti. Ki zaten bunu beklemiyormuş gibi.
" Yavaaaş! "
İrkilirken tepsimdeki kirazlı meyve suyu tepsiye birkaç damla dökülmüştü. Delilerin ve psikopatların arasına düşmüştüm. Ama anlayamadığım Helin'in cezaevinde kalmama rağmen neden beni kendi masasında istiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.Ç. |• KİMSE ASLA ÇIKAMAZ (Askıya Alındı)
General FictionMira Armağan. Ürkek bir kuş misali hayatını anne babasız, yaşarken, ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken, aniden bir gün kaderin kendisinde oynadığı haksız oyun yüzünden, haksız yere hüküm alır. Adaletin parayla ölçüldüğü dünyada müebbet bir hapi...