Peki ya, iyi mi geceler?
Sahiden iyiler mi öyle, dillerde dolanan gibi?
Yoksa hala bıraktığım gibi kasvetli mi geceler?
Neden bıraktığım gibi dedim?
Bıraktım mı yani şimdi ben geceleri?
Hayır.
Sadece alıştım, acının verdiği hüzün, özlem ve huzursuzluk içeren hisse özellikle. Artık sadece ellerim titriyor, boynumun o sakinleşme düğmesine dokunuyorum ve gülümseyerek kendimi mutlu sanıyorum. Ama hissetmiyorum. Hiçbir şey.
Hiçbir şeyden kastım ne?
Duygular mıdır bizim her şeyimiz? Hiçbir şeyimiz diyince de yine duygular mı gelir akla?
Sence duygularımı mı seçerdim yoksa seni mi?
Ya da soru şöyle olmalı, eğer kendi duygularımı önemsesem seni seçer miydim?
Biliyor musun? Hayır.
Hem bilmiyorsun, hemde seni duygularımı seçmiş olsam senin gibi acı ama eşsiz nimete sahip olamazdım sanırım. Sanırım değil, kesinlikle. Ağız alışkanlığı.
Ağızlar da akışkın mıdır?
Alışkanlarsa, neye akışkanlardır?
Yalana?
Artık kendin bile inanıyorsun söylediğin yalanlara
Hadi ama, sence de bu alışkanlığın ötesinde değil mi?
Evet, öyle. Buna zorundalık diyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caroline
Non-Fiction-Önsözleri kimse okumaz. "Coraline, hepimizin içinde Coraline'den parçalar vardır. Şu an her birimiz olmak istemediği bir karakter, bir beden taşıyor. Her birimiz kendi eksiklerinden yakınıyor. Her birimiz geleceğe dair kaygılı. Çokça. Ölüm, her bi...