3

69 7 0
                                    

Tahtanın gıcırdama sesi, bu ıssız evde yankılanırken Defne kendinden emin adımlarla karanlığı yararak evin arka tarafına ilerliyordu. Evin arka tarafında boş, kocaman bir alan vardı. Bir aralar bahçeydi. Ama artık çöplükten farkı yoktu. Adamların orda olma ihtimali yüksekti. En azından onlar öyle düşünüyorlardı. Defne, her adımında bastığı tahta zeminin ses çıkarmasını umursamıyordu. Önünü görmesini zorlaştıran, içine gömüldüğü karanlığı da umursamıyordu. Afra arkasından çıt çıkarmadan takip ediyordu. Evin kocaman ve eskimiş eşyalarla dolu salonu geçtiler ve üst kata çıkan merdivenleri arkalarında bıraktılar. Paslanmış demir kapıyı iterek bahçeye çıktılar. Tahmin ettikleri gibi büyüktü. Ama adamlar yoktu. Bahçenin çevresi çitlerle sınırlanmıştı. Çitlerden sonrasında orman uzanıyordu. İkisi de boş boş çevresine bakındılar. Sonra evin üst katlarından gelen sesleri duydular. Afra sinirle yutkundu. Böyle olacağını biliyordu. Elini arkadaşının omzuna koydu.


"Tuzağa düştük." diye fısıldadı. Defne kafasını çevirdi ve Afra'ya baktı.

"Bu eve adımımızı attığımızda çoktan oyun başlamıştı," dedi Defne. Sonra eliyle bahçeyi gösterdi.


"Tuzağın göbeğindeyiz."


Sonra arkalarındaki demir kapının sertçe açıldığını duydu. Afra daha ne olduğunu anlayamadan kolu sertçe tutuldu. İki yandan da birileri onu sıkıca tutuyor, hareket etmesini engelliyordu. Ayağı yerden kesildi. Boylu poslu iki adam onu kollarından tutmuş havaya kaldırmıştı.

"Sizi pis herifler! Bırakın beni!" diye bağırdı. Tekmesini savurmaya başladı ama boşunaydı. Bilekleri arkadan iple sıkıca bağlandı. Adam Afra'yı yere indirir indirmez, Afra bunu beklemişçesine koşmaya başladı. Bahçenin sonunda doğru, samanlıkların bulunduğu yere hızlıca koştu. Samanlığa ulaştığında tahmin ettiği gibi bir adam onu sertçe tuttu. O sırada çevik bir hareketle dirseğini kullanarak bel hizasına sıkıştırdığı silahı oradan sıyırıp çıkarmayı başardı. Silah samanların üstüne düştüğünde adam o sırada Afra'nın kolunu yakalamakla meşguldü. Afra çaktırmadan silahı samanların arasına ittirerek gizledi. Adam Afra'nın bacağını tutup sertçe çekince Afra sırtüstü yere devrildi. Ellerini de kullanamadığı bu durumda tek çaresi Defne'ydi. Defne'nin olduğu tarafa baktığında onun çok sakin olduğunu gördü. Fazlasıyla sakin. Yere diz çökmüş bir pozisyonda onun da kolları bağlıydı. Defne ile göz göze geldiğinde bakışlarıyla adeta yardım dilendi. Ama Defne ruhsuzca ona baktı. Mesaj netti. 'Sakin ol.' Afra debelenmeyi bıraktı. Adam buna karşılık şaşırsa da bir şey demedi ve yerde yatan Afra'yı ayağa kaldırdı. Kolundan tutarak öne doğru itekledi. Sonra da sürükleye sürükleye Defne'nin yanına götürdü. Onu Defne'nin yanına çökeltti. Afra dişlerini sıkmaktan çene kasları gerilmişti. Daha fazla sıkarsa dişleri kırılacaktı. Adam pişkin pişkin sırıtarak birkaç adım ötelerinde duran diğer adamların yanına geçti. Afra sinirini yatıştırmak adına derin nefesler alıyordu ama başaramıyordu. Yanında duran sakin mi sakin arkadaşına baktı.

"Bu kadar kolay teslim olacağını tahmin edemezdim." diye tısladı. Defne ona bakmadan dudaklarını kıvırdı. Afra o sırada Defne'nin bakışlarında ki kurnaz tilkiyi gördü.

"Oyunlarına ayak uyduruyorum sadece," dedi sırıtarak. Ama adamlardan birisi onlara doğru gelince tekrar ifadesizliğe büründü. Adam gelip Afra'nın ceketlerindeki cepleri karıştırdı. Sonra ayağa kaldırdı ve pantolonunun ceplerini kontrol etti. Hiçbir şey bulamayınca tekrar yere çökeltti. Aynı şeyi Defne'ye de uyguladı ve onda da bir şey bulamayınca sinirle kaşları çatıldı. Aynı şekilde Afra'nın da. Ama sinirle değil, şaşkınlıkla.

KimsesizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin