Multimedyada ilaydanın düzeldiği hali.
Başımı direksiyona çarpmıştım fazla bişryim yoktu, sadece başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Başımı anneme çevirdiğimde gördüğüm manzarayla kalbimin boğazımda attığını hissettim. Zavallı meleğim camdan çıkmıştı ve arabanın önüne yığılmıştı. Kendime küfürler yağdırarak arabadan inmeyr çalıştım. Zorlada olsa çıktım. Annemin yanına gittim koşarak nabzına baktım ki o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Annemin nabzı yoktu, nefes bile almıyordu. Çığlıklarla ağlamaya yardım etmeye başladım. -Yardım edin yalvarırım yardım edin anneeemmm!!. Diye bağırdım. Lanet olsun kimse yoktu. Birden birileri gelmeye başladı "çok şükür" dedim içimden. Yanıma geldiler. Ne yani bunlar kör falanmıydı? Annem yerde kanlar içindeyken bana neden yardım ediyorlardı? Diye düşünürken titrek ve hafif kalın bir sesle - Merhaba, iyimisiniz, heyyyy, ben mert, iyimisinn?? Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ahmak herif annem orda yatarken ben nasıl iyi olabilirim? Zorlada olsa konuşmaya çalıştım. - a-annem lanet olsun annemin kalbi durdu şu meraklı gözlerini benden çek ve annemle ilgilen, benim bişeyim yok. Adının mert olduğunu söyliyen çocuk anneme bakmaya başladı. Biraz kalp masajı yaptıktan sonra kalbi atıyormu diye baktı. Ve bana dönerek - üzgünüm, be-ben şey, anneniz ölmüş. Bunu duyduktan sonra yere yığıldım. Bayılmıştım. Eve geldiğimde herkes bana bakıyordu, aklıma gelen tek şey Annem di. İşte o günden sonra kendimden iğrendim. Nefret ettim. Onun ölümüne ben neden olmuştum. En büyük tutkum olan arabalardanda nefret ediyordum. Odamdan dışarı çıkmıyor, yemiyor, içmiyor, gülmüyor, konuşmuyordum. Babam bu halime çok üzülüyordu. Bunu akşamları uyuduğumu sanarak yanımdayken konuşmalarından anlıyordum. Lanet olası o kaza yüzünden meleğimi kaybetmiştim. Ne bekliyorlardı ki? Eğlenip gülmemimi? Unutup devam etmemimi? Eğer böyle düşünüyorsalar çok yanılıyorlar. Asla bunu yapamazdım, yapmicaktım. Herkes ziyaretime gelirdi. Okul arkadaşlarım, komşularımız, babamın arkadaşları, kuzenlerim, ama ben hiçbiriyle konuşmaz, hatta onları odama dahi almazdım. Kimseyle konuşmak bana acıyarak bakan gözleri görmek istemiyordum. Bir tek mert gelirdi odama. Hani kazada bana yardım eden. O annem için çok şey yapmıştı. Bunları hak etmiyordu. Onu arkadaş olarak çok seviyordum ama ne olursa olsun onunlada bir kelime bile konuşmuhordum. Bu halime gerçekten üzülüyordu. Her gün gelir bana kitap okur, okulundaki olayları anlatır, herkes e benden bahsettiğini söylerdi. Birtek onu dinlerdim. Neyse artık gerçek hayata dönelim. Sabah gözlerimi açtığımda yeni bir gün doğmuştu. Hava çok güzeldi. Odamın içi bahar çiçekleri gibi kokuyordu. Bu kokuyu çok sevdiğimi en iyi babam bilirdi. O yüzden her sabah ben uyanmadan odama gelip o kokuyu sıkardı. Gözlerimi yavaşça odamda gezdirdim. Eşyalarımın hepsini annem almıştı. Babam hernekadar değiştirelim desede asla kabul etmezdim. Burası bana annemden kalan yadigardı. Onun eli değmişti her birine. Bunları düşünürken birden kapı 3 kez çaldı ve - ben mert. dedi. Mert gelmiş :) canım benim nekadarda düşünürdü beni. Yavaşça kapıyı açtı ve uyandığımı görünce koca bir gülümsemeyle - oo prensesimiz uyanmış, bu gün nasılsın güzellik. Dedi ve göz kırptı. Ben konuşmadığım için iki kere gözlerimi kırpmıştım. O beni anlıyordu. Daha doğrusu beni anlıyan tek kişiydi. Gelip yanağımdan öptü ve yanıma oturdu. Elinde yine birkaç kitap vardı. Ama birşey değişikti, elinde birde hediye paketi vardı. Bana hediye almıştı sanırım. Ellerimi tutup gözlerime baktı. - ah illy biliyorum çok kötü birşey yaşadın, ama bunların hiçbiri senin yüzünden değildi. Annen sana kızgın falan değil illy. Kendine gel artık. O bukadar saçma bişey yüzünden sana asla kızmaz. Asıl böyle yaparak onu kızdırıyorsun. Annen nekadar üzülüyor bu haline biliyormusun? Bak ne dicem. Seni bugün annenin mezarına götüreyim. Ve içindeki herşeyi dök ona. Anlat bütün sıkıntını. Ve bundan sonrada artık şu bunalımdan çık. İnan kendimi hergün kendi kendine konuşan bi salak sanmaya başladım.. Diyerek kahkaha attı. Acaba haklımıydı? Acaba annem bana kızıyormuydu? Acaba beni böyle görünce cennette ağlıyormuydu benim meleğim. Düzelmek fikrini bilmiyorum ama mezara gitme fikri mantıklı geldi. Ona bütün derdimi anlatırsam, belkide beni anlardı güzel gözlüm. Yıllar sonra ilk kez ağzım açıldı ve - gerçekten bana kızıyormudur?
-Ahh illyy, konuştun, sonunda be, başardım. Tabiki kızıyordur. Aynaya bi bak illy bu senmisin? Annenin biricik kızı illy bumuydu? Dönde bir bak. Kendini suçlayarak babana ikinci bi acıyı yaşattığının farkındamısın.?
- Aman tanrım. Onu çok üzdüm. Kendi hatamın cezasını ona ödettim. Benim yüzümden annemi kaybetmesi yetmezmiş gibi yaşarken ölmüş bir kızı başına yük ettim. Ona çok haksızlık ettim mert. Ah salak kafam. Bunu nasıl yapabildim. İçimden acımı yaşamak varken niye bunu herkeze yansıttım ki.
- Ovv koca bebeğim benim. Baban seni çok seviyor. Ve inan ona yük olmuyorsun, sadece onun yarasına ayrı bir yara oluyorsun.
- Kalkmama yardım et mert,