14 Bölüm

877 27 0
                                    

Aylardır haber alamadığım adam bir mesajı ile havamı değiştirmiş ve günlerdir onun yüzünden asık olan yüzümü tek bir kelimesiyle de güldürmüştü. Ne yalan söyleyim Diyarbakır'dan çok ben Yavuz'a alışmıştım. O yanımda olmasa da onun bu dünya üzerindeki varlığına ben çoktan alışmış onu benimsemiştim. 

Kim derdi ki ilk mesajlaşmamız ardından o beni hava alanına gelip oradan alacaktı. Başıma bela musallat olacak ve evler ortak olacaktı. Kim diyebilirdi onun gitmesinin ardından ben aylarca burada onun dönmesini gözleyeceğim ve bekleyecektim. Her şey fazla kulağa imkansız geliyordu. Oysa gerçekti bunlar. 

Oysa o da bende çok faklı düşünürken hayat güzel oynuyordu. Söyleseler inanmazdım. Benim geldiğim günün ardından bu kadar uzun sürecek bir görev çıkıp o gidecekti. Ben onu kendi evim dururken üstelik evinde bekleyecektim. Sevgili olmayı bile bırakın bu günler içinde onunla sanki evliydim ve evli bir çift olmuşuz da ben kocamı bekliyordum. 

Öğrencilerimden birisi olan Rabia konuştu. Evet dün bitmiş ve ben bugün içinde dünü düşünüyordum. "Öğretmenim ben bu resmi kesemedim." bana uzattığı resme baktım. 

Ne yazık ki her öğrencinin kaderi birbiri ile aynı olmuyordu. Ana okuluna gitme durumları olmadığından o evreyi burada yaşıyorlardı. Çoğu öğrencim makası bile doğru düzgün tutmayı bilmiyorlardı. Sınıfça diğer sınıflardan bu yüzden biz geriydik. Bunun farkında olsam da geride kalan öğrencilerimi, onları yok sayamazdım. Bu yüzden onları en temelden başlatmıştım. Eğer havalar çok çabuk kararıyor olmasaydı ailelerin biraz çocukları geç almalarını isterdim. İşte şuan istesem bu ailelere de çocuklara da hava karardığı için zorluk çıkarırdı. İstememiştim.

Çoğunluk burada hayvancılık ile geçiniyordu. Çocuklarını okula getirmeleri bile büyük mucizeydi aslında. Geçim zordu. Kaldı ki okutulan bir öğrenci ile uğraşmak onlar için çok daha zordu. Ağzı olan batıda konuşuyordu da gelsinler bir işin içine girsinlerdi. Batıda işler geç bitirilirken doğuda işler erken başlıyordu. Gün erken doğuyor erken bitiyordu. Bende bu yüzden öğrencilere ne ödev verdiysem ödevleri evde değil okulda ben kendim yaptırıyordum. Her birinin ne kadar ilerleme gösterdiğini bu geçen 3 ay içinde kendim gözlemleme şansım olmuştu. Artık ben onlara onlar da bana fazlaca alıştığından Rabia neden böyle bir yanlışlık yaptı diye resmine baktım.

Son ders çocuklar sıkılmasın diye resim etkinliği yapıyordum. Bu ders olarak karar vermiştim ve değişiklik olsun onlara diye de boyama yapmalarını istemiştim. Rabia yapamamış ve bunun için yanıma gelmişti. 

Boyaları olmayan öğrencilere aklıma çok bir şey gelmeyince annemden bize yardımcı olmasını istemiştim. Annem sağ olsun bize bu konuda destek vermişti. Hatta aracı ettiği aile ve kişiler sayesinde sadece boyaları değil yeni çantaları, suluğu ve resim defter ve çeşit çeşit boyaları vardı. Hatta yardım sesimiz bir süre sonra öyle bir büyümüştü ki onlara kışlık mont ve botlarda kış gelmeden gelmişti. İhtiyacı olan olmayan her bir öğrenciye verilme kararı almıştık. Yedek okul elbiseleri yedek ayakkabıları bunlar imkansız görünse de yardım eli uzatanlar sayesinde olmuştu. Her şeyi devletten beklemek yerine iyiliği kendimiz büyütmüştük. Biz böyle böyle çok güzel bir millet olmayı hak ediyor ve başarıyorduk. 

Resminde ne yanlış yaptığını ona gösterdim. 

"Rabiacım sen çizgileri de boyadığın için resmini istediğin gibi kesemiyorsun. Taşırmamayı öğrenmelisin. Beyaz çizgileri çok iyi takip etmelisin. Ben şimdi senin bu resmini alayım ve sen de bunu bırakıp yenisini al. Ama şimdi değil de eve gidince boyarsın. Bu sefer boyarken resmini taşırmamaya dikkat et olur mu?" 

Rabia sevinçle yerine otururken çıkış zilinin çalmasıyla onlarla birlikte bende hareketlendim. Onlar gitmek için hazırlandığı vakit bende onlarla hareket ediyor ve okuldan çocukları ailelerine teslim etmeden ayrılmıyordum. 

Asteğmenim+18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin