dokuz

1.2K 105 55
                                    

♉︎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

♉︎

ne?
neden böyle bir şey yaptığını sorabilir miyim?

tanrılar! bir de beni sorguya çekiyordu!?

pardon?
telefonu gönderenin taehyung olduğunu bilmiyordum bile?

olabilir.
yine de onlara mesaj atmak yerine bana haber vermeliydin.

sinirlenmeye başlıyordum, ebeveynlerim bile beni henüz bir sorguya çekmemişken tanımadım birinin beni sorguya çekmesi sinirimi bozmuştu.

fakat ne kadar sinirimi bozsa da bir yerde haklıydı, ilk önce ona haber vermem gerekirdi. Bunu düşünememiş olmam benim aptallığımdı evet, bunu kabul ediyordum.

haklısın.
bunu akıl etmeliydim.

neyse, sorun değil.
bir an önce polise bu telefonu götürmeliyiz.
eğer bu telefonu kanıt olarak götürürsek bize inanırlar ve o manyak herif yakalanır.
en azından öyle umuyorum.
bu arada ismin nedir?
ben Ji Yoo.

umarım yakalanır.
ben de öyle umuyorum.
memnun oldum, ben de Ha Rin.
o zaman yarın öğleden sonra buluşalım.
nerede buluşalım?

kalabalık bir yerde olmalı.
xxx kafesine ne dersin?

hm, güzel.
evime çok uzak değil.
o zaman yarın görüşmek üzere?


görüşmek üzere, Ha Rin.

mesajlaşmamızı sonlandırdıktan sonra yeni gelen telefonu kutunun içine geri koyup çekmeceye sakladım. eski telefonu komple kapattıktan sonra onu da kitaplığımın üstüne koydum ve yatağa uzanıp uyumaya çalıştım. çalıştım diyorum çünkü bunu becerememiştim. heyecanlıydım, çünkü o adamı tutuklatacaktık.

umarım telefonun sahibini öldürmemiştir. umarım yaşıyordur.

birkaç dakika içinde uykuya dalmıştım. yarın hafta sonu olduğu için okula gitmeyecektim doğal olarak.

sabah kalktım, her zamanki rutinimi yerine getirdim. tam Ji Yoo ile buluşmak için hazırlanacaktım ki ondan mesaj gelmişti. işi çıktığı için öğleden sonra değil de akşama doğru buluşalım diyordu. kabul ettim. sonuç olarak şu adamı yakalatalım da ne zaman olduğu hiç önemli değildi.

yoksa önemli miydi?

akşam olduğunda kendi telefonumu ve çekilişten gelen telefonu ceplerime koydum, anneme de arkadaşımla buluşacağım deyip evden ayrıldım. kötü bir his vardı içimde anlamdıramadığım, umarım bir an önce geçerdi.

hava hafif esiyordu, ceketimin fermuarını sonuna kadar çektim. çıkmadan önce de Ji Yoo'ya mesaj atmıştım.

birkaç dakikanın içinde kafeye varmıştım, bana kırmızı kazak giyeceğini söylemişti, kapıdan içeriye göz gezdirdiğimde bırakın kırmızı kazak giyeni bulmayı, kırmızı giyinen birisi bile yoktu. elime telefonu alıp mesaj attım.

ben geldim lakin sen yoksun.
neredesin Ji Yoo?

üzgünüm Ha Rin.
kafeye gelemiyorum.
yoldayım ama geç geleceğim.
bana doğru gelirsen orta bir yerlerde buluşabiliriz?

tanrım! ne kadar da sorumsuzdu bu kız!? sonuç olarak kendi sevgilisinin katilini yakalatacaktık, ben ondan daha hevesli görünüyordum bunun için. umarım bir bokluk yoktur.

peki.

dedikten sonra bana konumunu atmıştı, neyseki çok uzak değildi fakat neden ara yoldaydı? hızlı adımlarla konumun olduğu yere ilerlemeye başladım.

tanrım, izbe bir yere gidiyordum. daha fazla dayanamayıp Ji Yoo'un telefonunu aradım. ilerideki ara sokaktan çalıyordu. telefonu kapatıp cebime koydum ve oraya ilerledim.

gördüğüm manzara ufak çaplı çığlık atmama neden olmuştu. Ji Yoo kanlar içinde yerde yatıyordu!

çığlık attığımda karşıdaki beden bana yüzünü döndü. yüzünde bir maske vardı.

"nihayet görüşebildik, Ha Rin."

sweepstake ⚘ kim taehyung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin