1. Bölüm

201 7 0
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar. Bu benim ilk kurgu kitabım. Şans verirseniz sevinirim.
Iyi okumalarr

Ellerimin ısındığı kanaatini aldıktan sonra montun cebinden çıkardım. Hava çok sert esiyorudu. Ki bu benim oldukça hoşuma gidiyordu. Kışın bu ayları neredeyse bizim mahallenin insanları dışarı çıkmazdı. Bazen bu yandan onları seviyordum. En azından kış ayları insanları boğmuyorlardı.

Müziğin sesi kapandığında adımlarımı yavaşlattım ama durmadım. Elime kulaklığa aldığımda şarjının bittiğini gördüm. Cidden bunların neden şarjı bu kadar çabuk bitiyor hala anlamış değilim. Başımı kaldırdığımda evimi gördüğümde sevindim. Neden diye sormayın soğuk havayı severim ama bu üşümediğim anlamına gelmez.

Anahtarı montun cebinden çıkarıp kapıyı açtım. Abi bu arada kapıyı böyle anahtarla açınca kendini havalı hisseden tek ben miyim? Yine anlamsız sorular ve ben.

Kapıyı kapatınca içerinin sıcaklığı direk yüzüme vurdu. Iyice mayısana kadar durdum. Tabi annemin sesini duyunca gülümsediğimi anladım.

"Bu yine kafayı yedi kendi kendine gülümsüyor. Dedim ben dedim olmamış bu çocuk yapmamışım ben."diyerek sanki ben çok hataylıymışım gibi söylene söylene mutfağa geri döndü. Cidden mi anne? Gelir gelmez yine 'ben seni niye doğurdum' adlı tiyatrosuna mı geçtin cidden.

Fazla takmadan odama doğru adım atmaya başladım. Galiba evin en sevdiğim kısmıydı orası. Sessizliğin hakim olduğu tek dört duvar alanı çünkü.

Kendimi yatağa attımda sırtıma keskin bir ağrı girdi. Sınav haftası olduğundan öbür günlerden daha fazla ders çalışıyordum ve bu beni oldukça yoruyordu.

Sadece şu hayatta çalıştığımın karşılığını alsam yeterdi bana. Fazlasında da gözüm yoktu.

Kütüphanede günlük çalışmamdan fazla çalıştığımdan dolayı kendimi fazla yormamak için akşama kadar uyumayı planlıyordum.

Hayatta sadece iki şeye hayır demem. Oda yemek ve uyku. Tek mutluluğum bu olabilir gerçekten.

Üstümü değiştirdikten odamdan çıkıp adımlarımı mutfağa yönelttim. Yemek kokusu daha koridordan alınıyordu.

"Yemek ne zaman hazır olur ? Biraz uyucam. Uykum var." Kısa bir özet geçtim. Sadece uyumayı planlıyordum gözümde.

"Yardım etsen şimdi kurarız aslında. Sonra sabaha kadar yatarsın." Kafamla annemi onaylayıp dolaptan tabakları çıkarmaya başladım.

.....................

Aslında o kadar heyecanlı bir hayatım yoktu. Uyan, okula git, ders çalış, yemek ye, yat. Hayatım sanki kodlanmış gibi böyle devam ediyordu.

Ki bu benin işime geliyordu. Uğraşacak psikolojide değilim çünkü.

Bugün yine okuldan çıkıp, kütüphanede ders çalışmıştım. Böyle çok inek gibi görünebilirim ama bende çoğu insan gibi ders çalışmaktan gerçekten haz almıyorum. Gelecek içindi bu yaptıklarım, geride yaptığım şeyler için pişman olmamakti amacım.

Eve geldiğimde elimi çantama attım. Anahtarı bulamamın sonucunda mecbur kapıyı çaldım. Yaklaşık 5 dakikadır kapıdaydım ama kapıyı açan yoktu. Kaşımı çattım bu duruma, cuma cuma neredeydi bu kadın.

Telefondan rehberi açıp annemi aradım. Bir kaç saniye aradan sonra annemin sesi geldi.

"Noldu?"

"Eve geldim. Anahtar yok yanımda. Nerdesin?"

"Bekle, geliyorum." diyip yüzüme kapatması bir olmuştu.

Fazla umursamadan telefondan Subway Surf açıp oynama başladım. Oyun cidden bağımlılık yapıyordu bende. Bir süre sonra tam karşımda bir araba durdu. Filmle çevrili olduğundan arabanın içini göremiyorumdum. Gerçi bu havada nasıl görmeyi planlıyorsam.

Arabanın kapısı açılınca merakla oraya baktım. Içinden annem çıkınca gerçekten şaşırdım. Annemin bu saatte tanımadığım bir arabanın içinde ne işi vardı? Yüzümdeki şaşkınlığını görünce konuşmaya başladı.

"Bakma öyle bön bön. Geç içeri."

Ben tekrar gözlerimi arka tarafa çevirdiğimde araba çoktan hareket edip uzaklaşmaya başlamıştı. Eve gittiğimizde sorgular bir şekilde ona bakıyordum. O ise bana düz. Sonunda bakışmamızı bölerek başımdan beri sormak istediğim soruyu sordum.

"Nereden geliyorsun? O arabadaki de kimdi? Benden yine birşeyler saklıyormuş hissine girdim şuan." diyerek kuşkuyla ona baktım. Ben sanki orda yokmuşum gibi adımlarını salona yöneltti. Bu hareketleri gerçekten sinirime dokunuyordu. Ve ben çabuk sinirlenen bir insanım. Hele beni her seferinde herkesin beni görmezden gelmesine o kadar sinir oluyorum ki.

'Hayır sinir olmuyorsun. Sadece kendine acıyorsun.'

Bazen dışa söyleyemediğiniz şeyleri içinizden haykıra haykıra bağıra bağıra söylersiniz ya benimki de o iş işte.

Koltuğa oturup ayaklarımla bağdaş kurdum. Asla koltukta düz bir şekilde oturamıyan bir insanım. Vallaha rahatlığıma çok düşkün biriyimdir orası ayrı bir mesele. Kafamı sallayıp kendime geldim. Cidden su aralar doğru düzgün düşünemiyordum. Kafamı anneme çevirdiğimde ona baktığımı hissedercesine bana döndü.

"Baban seni almak istiyormuş. Bugün den eşyalarını toplada yarına zorluk çıkmasın." Ben sadece ona duvara bakıyormuşcasına bakıyordum.

" Ne babası ya? Sen demedin mi anne. Yok dedin, bıraktın dedin, istemiyor dedin başından beri yoktu o adam şimdi mi aklına geliyor kızı olduğu." Sanki 40 yılın yükü kalkmışti omuzlarımdan. Sesim o kadar düz ve bir o kadar isyankar geliyordu ki. Bunca yıl bizi takmayan biri şimdi niye durduk yere ortaya çıkmış anlamış değilim cidden. Peki annem neden bu kadar kolay kabullenmişti bunu? Dişimi tırnağıma takıp ben bakmıştım ona. Hiç mi değerim yoktu onun gözünde.

" Saçmalama istersen. O adam senin için kılını kıpırdatmaz. Gerçek baban istiyormuş seni. Yani sen benim gerçek kızım değilmişsin. " Bunu sanki çok normal bir şekilde söylemişti ki tüylerim diken diken oldu. Ben bundan sonra ne yapacağımı bilinmez halde sadece bunca yıl anne dediğim insanın bana onun çocuğu olmadığını sindiriken hayal kırıklığı ile bakıyordum.








DilekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin