2.

24 2 3
                                    

Karanlık büyük bir depoda yalnızca iç çamaşırlarıyla dizlerinin üzerinde oturan adamın tüm vücudu kurumuş kan lekeleriyle doluydu. Ölüm korkusuyla titriyor, çaresizce etrafına bakınıyordu. Kalkıp kaçmak istiyor ancak vücudunda o gücü bulamıyordu. Katilin adım sesleri boş duvarlardan yankı yaparken her adım sesinde irkiliyordu adam. Gözleriyle katili takip ederken duvara yaslanmış balyoza doğru yürüdüğünü gördü. Katil balyozu almış ve ucunu yere sürterek adama doğru yürümeye başlamıştı. Katil, adama yürürken adam, korkuyla katile bakıyordu. Adamın karşısında durduğunda bir kaç saniye inceledi çaresiz adamı ve sert bir yumruk attı yüzüne. Bu sert darbenin ardından adam yere yığılmış, yerde acıyla kıvranıyordu. Gücünü toplayıp yattığı yerden yan dönerek kalkmaya yeltendiği sırada katil, ayağını adamın göğsüne koyarak kalkma girişimini engelledi. Adam gözlerini açtığında katilin balyozu havaya kaldırmış olduğunu gördüğünde panikle çırpınmaya başladı ancak katil hiç gecikmeden balyozu adamın kafasına vurmuştu. Katilin yüzü de dahil her yere kan sıçramış, kırılan kafatası ve beyin parçaları etrafa yayılmıştı.

Yağmurlu ve soğuk bir günde herkes evinden çıkmaktan kaçınırken ben, büyük bir kitapçıda oturmuş hayranlarımın kitaplarını imzalıyordum. Imza günü başlayalı neredeyse üç saat olmuştu, ama karşımdaki uzun sıra asla azalmak bilmiyordu. Kitap yayınlanalı bir hafta olmuştu ve tahmin edildiği gibi çok satanlara girmişti.

Sıradaki kişi önüme kitabını bıraktığında hızlıca kitabın ilk sayfasını açıp imzamı attıktan sonra "isminiz neydi?" Diye sordum başımı kitaptan kaldırmadan. Tanıdık bir ses "Berfu." Dediğinde hızlıca başımı kaldırıp karşımda ki kadına baktım. Kafedeki o kadın karşımdaydı şimdi. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla Berfu'ya baktım. "Ne işin var burada?" Ne saçma bir soru ama! Tanınan bir yazarın imza gününde ne işi olabilirdi acaba? Sorduğum saçma sorunun pişmanlığı beni ele geçirirken sessiz kalıp gelecek cevabı bekledim. Berfu gülümseyip "isminin nereden tanıdık geldiğini anladım" dedi bembeyaz dişlerini göstererek gülümserken. Istemsizce dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken tekrar söze girdi. "Işin bittiğinde vakit geçirmek ister misin? Gerçi yorgunsundur. Istemezsin mutemele-" Berfu daha cümlesini tamamlamadan araya girdim. "Isterim." Bu istek nereden geliyordu hiç anlamamıştım, ne zamandan beri böyle şeyler için bu kadar istekliydim? "Yarım saate bitiyor etkinlik, biraz bekle istersen sonra birlikte çıkarız."
"Pekâlâ ben arkada kitaplara bakıyor olacağım. Bittiğinde gelirim yanına."
Başımı sallayıp kitaba, 'Arden'den Berfu'ya sevgilerle.' yazdıktan sonra kitabı gülümseyerek uzattım. Kitabı alan Berfu gülümsememe karşılık verdikten hemen sonra sıradan ayrılmış ve büyük kitap raflarının arasında kaybolmuştu.

Saatler gibi geçen yarım saatin ardından etkinlik bitmişti, oturduğum yerden kalkıp vücudumu esnettikten sonra etrafıma göz gezdirdim. Berfu ortalıkta görünmüyordu, rafların aralarına bakarak kitapçının içinde biraz dolaştım. Rafların arasında kitapları inceleyen Berfu'yu gördüğümde duraksayıp sessizce yanına yaklaştım, beni hâlâ fark etmemesinden yararlanıp arkasında onunla birlikte elinde ki kitabı inceledim.
"Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, kesinlikle okuman gereken bir kitap." Berfu bir anda kulağının hemen dibinde sesimi duyduğunda korkmuş olacak ki bir anda yerinden sıçramış ve kitabı elinden düşürmüştü. Eğilip kitabı yerden aldığım ve üzerini elimle sildiğim sırada Berfu yönünü bana dönmüştü. "Geldiğini fark etmemiştim. Ne zamandır orada duruyorsun?"
"Bir süredir." Dedim gülümseyerek. "Ne yapmak istersin?"

&

Uzun ve güzel bir günün ardından elimizde kahvelerimizle sahilde kumlara oturmuş gökyüzünü izliyorduk. Çarşıda yaptığımız uzun geziden sonra burada bulmuştuk kendimizi. "Ay ve güneş birbirine aşık bence." Berfu'nun sesini duyduğumda gözlerimi dalgalı denizden ayırıp ona baktım, ay ışığı yüzüne vururken çok güzel göründüğünü fark ettim o an. Bende başımı kaldırıp onunla birlikte gökyüzüne baktım. Ay Hilalken, yıldızlar sanki elimi uzatsam tutabilecekmişim gibi yakın ve çoktu.

"Ay her gece güneşin doğuşunu bekler heyecanla, güneş doğarken karşıdan sevgilisini izler sessizce ama artık gitmek zorundadır ve usulca yok olur."

Gözlerimi tekrar Berfu'ya çevirdiğimde yüzünde minik bir gülümseme olduğunu gördüm. "Sen güneşe benziyorsun." Dedim fısıldar gibi konuşarak. Berfu da başını bana çevirdiğinde gözgöze geldik. Gözleri karanlıkta koyu yeşil gibi görünüyordu. Ikimiz de konuşmadan sadece izledik bir süre birbirimizi. İlk gözlerini kaçıran Berfu olmuştu, bende gözlerimi ondan çevirdiğimde Berfu ayaklanmıştı. "Geç oldu, gitsem iyi olacak." Ben de ayağa kalkıp üstümü silkeledim. "Seni eve bırakmamı ister misin?"
Hızlıca başını iki yana salladı, "Sana zahmet vermeyeyim, ben kendim giderim."

"Sorun değil, bırakabilirim." Diyip tebessüm ettim ve tam itiraz etmek için ağzını açtığında sözünü kesip yürümeye başladım.
"Hadi gidelim." Peşimden yürüyen - daha doğrusu ayakları kumlara gömülürken yürümeye çalışan Berfu ile birlikte arabaya doğru yürüdük. Arabaya bindiğimizde Berfu nereye gideceğimizi kısaca anlatmıştı, anlattığı yere doğru sürerken yol sessizlik içinde akıp gidiyordu. Konu açmak istesem de aklıma bir şey gelmiyordu, dönüp Berfu'ya baktığımda dışarıyı izlediğini gördüm. Tam önüme döndüğüm sırada sessizliği bozmuştu. "Bunu tekrarlar mıyız?" Gözlerimi yoldan ayırmadan başımı salladım. "Eğer istersen." Yalnızca gözlerimi hareket ettirerek bir saniyeliğine ona baktım, gülümsüyordu. Huzur veren bir gülümsemesi vardı; oturup saatlerce izleyebileceğim, ömrümün bir kısmını verebileceğim..

Yeni tanıştığım bir kadın için fazlaydı bu kadar sempati duygusu. Oldukça fazlaydı ve bu tuhafıma gitmişti. Kimseyi sevemeyen ben, nasıl olurdu da tanımadığım bir kadına bu kadar ilgili olabilirdim? Büyük saçmalık!

"Evim burası." Berfu'nun sesini duyduğumda hızlıca arabayı durdurmuş ve gösterdiği binaya ardından ona bakmıştım.
"O hâlde görüşürüz."

Bir an bir şey söylemek istiyor gibi bakmıştı bana, ardından camdan dışarıya bir bakış atıp tekrar bana dönmüştü. "Bunu tekrarlayacaksak eğer numaranı alabilir miyim?" Başımı sallayıp hafifçe tebessüm ettim. "Tabii ki." Berfu hızlıca telefonunu çıkardı ve bana uzattı, numaramı yazıp telefonu geri verdiğimde Berfu numaramı aradı ve benim telefonum çalmaya başladığında aramayı sonlandırarak yüzünde ki gülümsemeyle kapı koluna uzandı. "Görüşürüz." Benim bir şey dememe fırsat vermeden arabadan indiğinde bana sadece arkasından apartmana girinceye kadar bakmak düşmüştü.

Içeri girdiğinde önüme döndüm ve arabayı eve doğru sürmeye başladım. Yolda geçirdiğim dakikaların ardından sonunda evimdeydim, bu gün oldukça yorulmuştum ve tek istediğim biraz uyumaktı. Apartmana girip merdivenleri aştıktan sonra kapının önünde durdum ve anahtarı yuvasına sokup çevirerek kapıyı açtım. Ayakkabılarımı hızla çıkartıp kendimi içeri attığımda salonun ışığının açık olduğunu fark etmiştim. Sabah evden çıkarken ışığın kapalı olduğuna oldukça emindim. Ilkim miydi yoksa gelen? Yavaş adımlarla salona doğru ilerledim ve içeri girdiğimde tam karşımda çatık kasları ve birbirine bağladığı kollarıyla Ilkim duruyordu.

"Neredeydin?" Bir kaç saniye şaşkınlıkla ona baktıktan sonra derin bir nefes verip kendimi koltuğa attım. "Izinsiz gittiğim için üzgünüm, anne." Ilkim gozlerini devirmiş ve karşımdaki koltuğa oturmuştu. "Bir anda haber vermeden gittin, merak ettim sadece."

"Bir arkadaşımlaydım." Dedim başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapatırken. Ilkim bir kaç dakika konuşmadı, sonunda konuştuğunda sesi soru sorar gibi geliyordu. "Sen arkadaş edinmekten nefret edersin. Doğruyu söyle bana." Derin bir iç çekip başımı kaldırdım ve kaçışımın olmayacağını anlayarak Berfu'yu anlattım. Nasıl tanıştığımızı, onun bana diğer insanlardan farklı geldiğini.. Ilkim şaşkınlıkla beni dinliyordu, her şeyi anlattığımda kocaman açılan gözleri ve aralanmış dudaklarıyla öylece bakıyordu bana. "Vay be." Dedi sonunda. "Demek bizim duygusuz Arden bile birinden hoşlabiyormuş."

"Ondan hoşlanmıyorum." Dedim hemen. "Sadece diğer insanlardan farklı işte."

"Onu davete çağır." Dedi gülümseyerek.
"Davet mi?" Bir kaç gün sonra ünlü yazarların toplanacağı bir davet vardı. Düşününce güzel gelmişti bu fikir. Bunu Berfu'ya sorabilirdim. Ilkim'e başımı sallayıp duş almak için banyoya yöneldim.

Güzel, sıcak bir duşun ardından üzerimi değiştirmiş ve omuzlarıma astığım havluyla saçlarımı kurulamaya çalışarak salona girmiştim. Ilkim ortada görünmüyordu ancak masanın üzerinde minik bir kağıt vardı.

"Kocişim evde beni bekler ben kaçıyorum."
Kağıdı avucumda buruşturup tekrar masaya bıraktım ve güzel bir uyku çekmek üzere yatak odasına ilerledim.

❦ Geceyarısı Güneşi ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin