Tanrı'nın gazabına mı uğruyordum?O kadar şey yapmasına rağmen hala nasıl yüzüme bakarak pişkin pişkin sırıtıyordu.Evet tam şu anda masada oturuyor ve sohbet ediyorlardı ve ben onlarla tek kelime konuşamıyordum.Hyunjin ilede sürekli göz göze geliyorduk.Bir anda masadan kalktım hepsinin gözü bana döndü gülümseyerek balkonu işaret ettim ve oraya doğru yürüdüm.
Balkona çıktığımda cebimdeki pakketten bir dal sigara aldım ve ucunu ateşledim.Ben sakin sakin sigarayı içerken balkon kapısından ses geldi büyük ihtimalle Minho sigara için kızmaya gelmişti ama gerçekten şuan onu çekicek halim yoktu.
"Minho bak gerç-"oraya doğru döndüm ve Hyunjin'i kapıda dikilirken buldum.Kaç dakika oldu bilmiyorum ama ikimizden de çıt çıkmıyordu.Hyunjin ise sessizliği bölüp konuşmaya başladı.
"Neden bu kadar fazla içiyorsun?"Ona tek nedenin o olduğunu söylesem fazla komik olmaz mıydı? Sonuçta ikimizde yeni tanıştık demi.
"Seni ilgilendirmez."
"İlgilendirir."
"Kim olarak?"
"Arkadaşın"
"Ben arkadaş olduğumuzu düşünmüyorum."Sigaram bittiği an balkondan salona girdim.Ona bu denli sert cevaplar vermem benide üzüyordu ama ben dün akşama kadar bana yaptığı ihaneti affetmiştim.Eğer dün akşam gelseydi herşey daha farklı olabilirdi.Ona karşı daha sevecen olurdum mesela,daha nazik.Benim değişmemde bile en büyük etken Hyunjin'di Eğer o gece bana yaptığı ihanet olmasaydı.Omzuma birinin dokunduğunu hissettiğim an irkildim.Ah bu Jeongin'di.Ona soru sorar bakışlar attığım an direk konuya girdi.
"Şey korkuttuysam özür dilerim ama dışarı çıkıyoruz sende gelirsin belki diye sanada sormak istedim"Bu çocuğunda tanıdığım zamandan itibaren hâlâ nazik olmasına çok şaşırıyordum."Tamam,5 dakikaya geliyorum."Oturduğum yerden kalkıp üst kata çıktım.Oradan hırkamı alarak aşağıya indim. Minho beni gördüğünde gelmeme şaşırmış olmalıydı.Onlarla en son böyle gezmeye çıktığım zaman 4 Sene öncesiydi.Minho'ya da çok kırgındım aslında tamam her konuda benim yanımda olabilir ama bana yapılan ihanetin içinde o da vardı.
Ben masumum demiyordum ama aralarında yine en suçsuz ben kalıyordum.Yol üstünde yürürken bir markete uğradık.Herkes bi şeyler alırken ben bir tane paket sigara ve kola almıştım.Bunlar bana yeterliydi, parasını ödeyip diğerlerini bekledim.Anlaşılan bütün marketi alacaklar dı. Hiç değişmemişler.
Evet market macerası tam 15 dakika sürmüştü.Bir sürü çikolata, şeker yani kısaca ne tür abur cubur varsa hepsinden en az bir tane vardı.Bir sahil kenarına oturduk.Yine sohbete dalmışlardı.Onlara dönüp
"Sigara kokusundan etkileniyor musunuz?Ona göre ilerde içeceğim de."dediğimde yine ölüm sessizliği oluştu.Ben niye birşey dediğimde herkes susuyordu.Cevap vermediklerinde ayaklanıp öteki tarafa doğru yürüdüm.Onlarla beraberken bendeki iyi insanı öldürmüşler di.Yongbok'un kötü alışkanlıkları yoktu fakat Felix'in vardı.O gece Yongbok ölmüş yerini Felix'e bırakmıştı. Cebimde titremeye başlayan telefon ile arayana baktım.Ekranda"Eric"ismini görmemle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Alo, efendim?"
"Felix acil buraya gelmen lazım."Telaşla bunları söylediğinde acayip derecede korktum.
"Eric iyi misin?Neyin var?Cevap versene."
"Konum attığım yere gelebilir misin?, lütfen Felix"diyerek yüzüme kapattı.Hiçbir yere gidemiyordum.Eric'den konum gelmesini bekliyordum.Bu sırada üçüncü sigaraya başlayacağım an Minho'nun sesi yankılandı.
"Onu içmeyi bırak da buraya gel oyun oynayacağız."
Şuan oyun'dan daha önemli konularım vardı.
"Siz oynayın ben bi telefon bekliyorum."Yüzü sorar bı bakış attığında sorun olmadığını belirtmek için tebessüm ettim.Konum geldiğinde buraya 10 dakikalık mesafede bir park olduğunu gördüm.Yoksa kavgaya mı karışmışlardı.Oradan hızlıca koşarak uzaklaşmaya başladım.Keşke Minho'ya haber verseydim ama Eric şuan çok önemliydi.
Park'a geldiğimde kimsenin olmadığını gördüm yere baktığımda yerde yatanın Eric olmaması için tanrıya dualar ediyordum.Ama oydu.Eric'in yanına gittiğimde onu kaldırmaya çalıştım , kucağıma almaya çalışıyordum, sırtıma almaya çalıyordum ama ikiside olmuyordu.
Hem hiç sorgulamamıştım ama Sunwoo ve Eric yurt dışından ne zaman dönmüşlerdi? Aklıma Sunwoo geldiğinde telefonu çıkarıp onu aradım. Çalıyordu ama açan yoktu,telefonda kimi arayabilirim diye bakarken kafamın üstünde bir konfeti patlamasıyla irkildim.
"SÜRPRİZ"
Elinde pastayla Sunwoo belirdiğinde Eric'de yerden kalkmıştı.Ne yani hepsi oyun muydu? Doğum günümü unutmamışlardı hatta bunun için yurtdışından gelmişlerdi.Bi anda şarkı söylemeye başladılar."DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN FELİX"
Bende onlarla beraber gülmeye başlayınca mumu üflememi istediler. Dört yıldır Hyunjin yüzünden doğum günü kutlamadığımı biliyorlardı.Mumu üflediğim zaman kocaman bir alkış tufanı kopunca arkama döndüm bizimkiler olduğunu görünce daha bi şok geçirdim ne yani peşimden mi gelmişlerdi?Hyunjin'e baktığımda çok şaşkın bakıyordu.Ne yani doğum günümü unutmuş muydu? Şu anda ölmeyi diledim. Şu mutlu günümü bile bana zindan eden kişi için ölmeyi diledim...
.
.
.
.
.
.
.
Nasıl olmuş?
Yazım hataları olabilir çünkü öylesine yazıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elpida • hyunlix (Düzenleniyor)
Fanfiction[Angst, Düzyazı] (Tamamlandı) Felix hâlâ ona yaptıklarına rağmen unutamadığı eski sevgilisini, o yılın yine aynı akşamı beklemeye başladı. Bekledi, bekledi, bekledi... Fakat biricik sevgilisi gelmedi, Yine o övmelere doyamadığı sevgilisini seçti. Fe...