"Amına koyim senin felix, mal mısın ya!? Telefonumu niye saklıyorsun yani anlamıyorum."
Felix Jeongin'in telefonunu saklayıp yerini unuttuğundan beri yarım saattir telefonu arıyorlardı çocuklar.
"Arasak diyeceğim de Jeongin sessizde kullanıyor."
"Kaybolmasının ilk dakikasında da konuşmuştuk bunu Hyunjin, neden her dakika tekrar aynı şeyi söylüyorsun?"
"Ne gerek var ki sessizde kullanmaya? Ona kızıyorum."
"Alışkanlık."
"Her neyse." deyip telefonu aramaya devam etti Hyunjin.
"Buldum." diye bağırdı Felix. Herkes hızla ona dönerken cebindeki elini çıkardı ve telefonu gösterdi. "Cebimdeymiş ya tüh."
"Mal mısın Felix?" deyip üzerine atladı Hyunjin. "Amına koyim senin. Gerçekten. Onca zamandir cebindeydi ve sen şimdi ki fark ediyorsun?"
Kahkahalarla gülen Felix'le birlikte gülmeye başlayan Changbin, "Aslında hepsi oyundu." dedi.
Hyunjin şaşırarak eliyle ağzını kapattı ve sonra alnına dayadı. "Bunca zamandır oyuna gelmişiz. Bu şekilde devam edemem, tansiyonum yükseliyor tuzlu ayran getirin."
"Yalnız o tansiyon düşünce içiliyor." dedi Jisung.
"Bu da Jeongin'e benziyor Tanrım sen beni bunların arasında bırakma bunlar beni yer. Kalbimi kırıyorlar. Söyleseydin birlikte saklardık Felix. Kalbimde fırtınalara sebep oldun."
"Drama Queen ya," deyip güldü Chan.
Seungmin de kaşıyla Jisung'u işaret ederek, "Kimin arkadaşı..." diye söylendi.
"Abartmayın. Al telefonunu sen de Jeongin. Felix yemin ederim bir daha böyle yaparsan uçarım sana buradan. Jisung, drama queenliğini eve gidince konuşacağız. Bu arada ben bu ekibe koreografi yapmak istemiyorum. Hepiniz başıboş çocuklarsınız. Size ebeveynlik mi yapayım Chan'la yoksa dans ve şarkı için mi eğitilelim!?" Derin bir nefes aldı Minho. Buraya sırf arkadaşları o yarışmaya katılmak istiyor diye gelmişti ve her biri böyle tuhafken elinden gelebileceğini en iyisini yapsa bile olmayacağını düşünüyordu. "Neden böyle yapıyorsunuz ki? Yarım saattir telefonu arıyoruz ve ben ilk dakikasından yoruldum. Yine de o telefonu hızla bulup yarışma için hazırlanmaya geçmeyi düşünüyordum. Hepsi sırf sizin içindi. Sinirli değilim, sadece gidin ve ne yaptığınızı düşünün Changbin ve Felix. Diğerleri de böyle şeyler yapmaya kalkışmasın yarışma hazırlığı sürecinde."
"Oha buldum! Buldum Minho, grup adımızı buldum! Çok teşekkürler. Gerçekten teşekkürler."
"Ben ne diyorum sen ne diyorsun Chan!"
"Ama çok seveceksin. Emin ol çok seveceksiniz. Ayrıca hâlâ bizimlesin, bize yardım edeceksin, koreografi bulacaksın, birlikte söz yazacağız hepimiz, besteleyeceğiz, dans edip o yarışmaya katılacağız."
"Eğer bulduğun ismi beğenirsem kabul ederim."
"Aşkım! Yapacaksın işte, sen de istiyorsun. İsim bahane, değil mi?"
"Dedektif Jisung'un gözünden de bir şey kaçmıyor demek ki, eh neyse, bulduğun ismi söyle Chan."
"Söylüyorum. Başıboş Çocuklar olacak."
Minho kahkahalarla gülmeye başlayınca hepsi gülmeye başladı. Chan ona gülümseyerek bakıp "İngilizce'ye çevirirsek güzel olur. Stray Kids???? Nasıl ama?"
"Oha bu harbi kulağa güzel geldi." dedi Felix.
"Ben beğendim. Zaten hepimiz başıboş çocuklarız. Uydu bize." Hyunjin'in söylediğine hepsi kafasını sallayıp onaylayınca gözler Minho'ya döndü.
"Pekala, bence de aptalca ama güzel bir isim. Beğendim."
"İşte bu be," deyip Minho'ya sarıldı Jisung. "Birtanesin sen. Seni seviyorum. "
"Biliyorum bebeğim. Ben de seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac, skz
FanfictionLee Know: getirdiğin yemek neydi öyle bir de kendim yaptım diye övünüyordun neredeyse kusacaktım Jisung: neye benziyordu sence amk Lee Minho: ne bileyim aq bok gibiydi başka bir şey sarıp mı getirdin naptın Jisung: he amk y*rrak sarmasıydı