Dönüş

1.4K 66 4
                                    

"Deja semur başgan seni çağirir yeni görevmi ne verecekmiş"

"Tamam  gelirem  sen gidesen"

Bu şerefsiz beni ne halta yine çağırıyor yine bir bitmedi diye düşünürken çadırımdan çıkıp başkan müsveddesinin yanına gidiyordum yolda giderken etrafa da bakıyordum aynı zaman da. Başkanın çadırına gelip girdim.

"Hayırdır semur ne görevi?"

"Gelesin hele deja'm otur konuşalım"

Dediği gibi gidip gösterdiği yere yani tam karşısına oturdum.

"Diyesin hele nedir bu görev işi ben buraya geldiğimde göreve möreve gitmem dememişmiydim semur?"

"Dedin dedin ama bu göreve gönderebileceğim güvendiğim adamım yok.
Sende bilirsin ki aramızda köstebek vardır."

"Bilirim semur bilirim ama görevler benlik değildir.
Ve hala şu köstebeği bulamadınız mı siz?"

"Bulamadık ama yakındır bulacağız elbet"

"Bittiyse ben çıkayım o zaman semur!"

"Bitti gidebilirsen"

Bunu demesiyle çadırda çıktım. Kamptan uzaklaşıp albaya haber göndermem lazımdı. Hızlı ama bir o kadar da dikkat çekmeden kamptan çıktım. Kamp görüş açımdan çıktıktan sonra harabe bir taşlığa geldim ve albayla konuştuğumuz sinyal ayarladım.

"Ecelden atmacaya. Beni duyuyormusunuz?"

"Atmacadan ecele. Evet duyuyoruz Komutanım"

"Albay ile görüşmem lazım ona bağlayabilirmisiniz müsaitse?"

"Emredersiniz komutanım"

Bir 2 dakika sonra albayın sesini telsizden duydum.

"Aden beni duyuyormusun?"

"Evet duyuyorum komutanım size bir şey söylemem lazım"

"Birşey mi oldu  söyle çabuk!"

"Komutanım bu semur köstebeği yani beni bulmak üzere ne yapayım?"

"Orada kalmaya devam et zamanı gelince oradan çıkacaksın sana söylediğimiz belgeleri aldın mı?"

"Aldım komutanım."

"Peki tamam şimdi kampa geri dön ve kimseye bişey çakma"

"Emredersiniz komutanım"

Telsizi kapattıktan sonra sinyali yeniden normale aldım ve kampa doğru gitmeye başladım. Kampa yaklaştıkça çatışma sesleri geliyordu kaşlarım çatıldı raz daha yaklaştıktan sonra Türk askerleri ile çatışıyorlardı. Bende hemen gördüğüm büyük bir kayanın arkasına geçtim ve askerlere gelmeyecek şekilde rast gele ateş etmeye başladım. Çatışma devam ederken semurun kaçtığını gördüm. Yerimden hızla çıkıp ona doğru koşmaya başladım beni görünce duraksadı ve bana

"Deja hadi acele et kaçalım" dedi yanına vardım ki sağ ayağımda bir sızı hissettim ardından sol kolumda. Baktığımda vurulmuştum. Semur yanıma gelip koluma girdi ve beni yürütmeye başladı fakat çok yavaşlatıyordum onu. Bilerek yavaşlatıyordum askerler yetişsin diye.

"semur bırak beni sen gaç ben seni yavaşlatirem get hayde"

İlk önce bana baktı sonra arkama sonra önündeki yolaa baktı

"Seni bu soysuzlara bırakamam Deja hayde biraz daha dayan hele"

Türk askerlerine soysuz Dediği için fazla sinirlensem de belli etmedim. Biraz daha direttikten sonra ikna edip beni bırakıp gitti.
Bir 5 dakika sonra bir ses. Booommm.Semur itinin bindiği araba patlamıştı.

Araba patladıktan sonra yanı başımda bir gölge gördüm askerler başımda toplanmıştı.

"Alın bu köpeği ellerini ve ağzın bağlayın yol boyu bunun ağzını çekemem konuşacaksa"

"Ayıp oluyor komutan sen bana geveze mi demeye çalışıyorsun alındım gücendim"

"Bana ne ister alın ister alınma. Hadi gidelim helikopter gelir birazdan"

Deyip önden gitmeye başladı. Bir yarım saat sonra bir tepede bekleyen helikopterin yanına geldik hepsi sırayla binerken en sona bir asker beni helipterin içine fırlattı. Evet evet fırlattı. Beni fırlattıktan sonra kendide bindi ve helikopter havalandı 1.30 saat sonra helikopter inişe geçti. İniş yapıldıktan sonra hepsi teker teker indi ve bu sefer beni timin komutanı olarak bildiğim adam aldı. Albay tam karşımızda duruyordu komutan bir adım öne çıkarak

"Kıdemli Yüzbaşı Arda Nevruz/Ankara görev başarı ile tamamlanmıştır komutanım"

"Aferin size asker! Tekmil ver."

Dedi tam  karşıma geçerek bana bir adım öne çıkıp tekmil vermeye başladım.

"Yüzbaşı Aden Sarıyer/İstanbul emredin komutanım!"

"Rahat Yüzbaşım"

Diğerlerine baktığımda bana şaşkın ördek gibi baktıklarını gördüm özelliklede Arda komutanın.

**************************

Şuanda hazırlanıyordum albay 2 günlüğüne izin vermişti o yüzden tugaydan çıkmak için hazırlanıyordum. Üzerime hafif kalın kahverengi boğazlı yarım kazağımı geçirdim onun altına da kazağımla aynı rengin bir iki tıkkoyusu deri Pantalon giydim kazağımı üzerine kalın zincir kolyemi taktım.

 Üzerime hafif kalın kahverengi boğazlı yarım kazağımı geçirdim onun altına da kazağımla aynı rengin bir iki tıkkoyusu deri Pantalon giydim kazağımı üzerine kalın zincir kolyemi taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son olarak çantamı da alarak içine silahımı, askeri kimliğimi, ruhsatı, telefonumu ve birkaç gerekli eşyayı daha koyduktan sonra hazırdım. Odadan çıkıp kapıyı kilitledim sonra albayın odasına çıktığımı bildirmek için yöneldim. Albayın odasının kapısına geldiğim zaman kapının önündeki er'e kafa selamı verdim içeriye girmek için üzerimi düzelttim ve kapıyı çaldım içeriden 'gel' komutu gelmesiyle içeriye girdim ve tekmil vermeye başladım.

"Yüzbaşı Aden Sarıyer/İstanbul emredin komutanım"

"Rahat  Yüzbaşı"

"Komutanım ben çıktığımı söylemek için gelmiştim"

"Peki Aden dikkatli ol dışarıda. Çıkabilirsin"

"Emredersiniz komutanım. İzninizle". Deyip kafa selamı vererek odadan çıktım.

***************************
Selammmmm bence ilk bölüme göre baya uzun oldu.

Sizce hikaye nasıl?

paragraf yorumu yaparsanız ve oylama yaparsanız çoookkk mutlu olurum  birde elimden geldiğince sık bölüm atmaya çalışacağım

KOD ADI :ECELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin