6|Split

607 77 24
                                    



Keyifli okumalar^^


6|Split

Hayattaki çoğu şey, belli bir miktarda dayanılabilecek düzeydeydi çünkü insanoğlunun doğasında bu vardı. Dünyaya acı çekmek için geldiğimiz kadar o acıları atlatmaya da programlanmıştık. Tanrının da işine gelmeliydi ki keyfi istedikçe üzerimize felaket falan yağdırıyordu.

Hayatı boyunca kutsalıyla mücadele eden biriyle geçirmiştim hayatımı. Doğum sebeplerimden biri beni reddederken diğeri de kendini kaybetmişti. Aklı yoktu, kahretsin ki delirmişti ve klinikteyken duvara attığı boş bakışları izlemekten başka hiçbir şey elimden gelmiyordu. Huzurlu olsun istiyordum. Tek düze yaşamaya razıydım, ömrümü para kazandığım boktan işime adamaya razıydım, boş kaldığım zamanlarda balkona çıkıp iki şişe içki ve sigaralarla vaktimi öldürmeye razıydım, sadece huzur istiyordum.

Siktiğimin hayatında sakin geçen günlerden başka bir şey istemiyordum.

Hep bu düşünceyle büyümüştüm. Kendimi ileride 'hepsi geçecek' diyerek avutmuş, şimdikinin aksine sorunsuz olacak olan geleceğimi hayal etmiştim ve o tabloda...

o aptal tabloda hayatımı kaydırabilecek hiçbir unsur olmamıştı.

Balkondan dışarıya bıkkınlıkla bakıyor olsam bile içten içe bir şeyleri düzelttiğim için iyi hissediyordum çünkü.

"Eşofmanımı indir."

Eksik hissediyordum.

Başımı sallamıştım savsakça. Ne yaptığımdan emin değildim fakat sadece ayak uydurmak istiyordum. Bu hissi atmam lazımdı, bu histen kurtulmam lazımdı. O yüzden göğüs uçlarında gezinen parmak uçlarım teninden aşağıya kaymıştı usulca dediğini yapmak adına. İşe yarıyordu çünkü.

Onunla beraberken kendi ellerimle yaktığım 'gelecek' tablomu unutuveriyordum.

Titrekçe aldığım nefesle başımı ona kaldırdığımda yüzümde oyalanan bakışlarını fark etmiştim. Sertçe yutkundu. Elinin teki formamdan içeri girip belimi okşarken avucum çoktan kasıklarına ulaşmış, eşofmanını aşağı çekiştirmiştim gözlerinin içine bakarak. Bir şeyler söylemek istiyordu, bir şeyler söylemek istiyordum fakat sadece susuyor ve kelimelerimizi yutmaya devam ediyorduk. Sözsüz bir konuşmaydı. Hangi ara işleri sorgulamadan yürütmeye başlamıştık emin değildim. Sormuyordu, yadırgamıyordu, sormuyordum,yadırgamıyordum. Sadece gerekirse yakınlaşıyor ve gerekirse daha da ileri gidiyorduk.

Tıpkı şu anki gibi.

"Onu öldürmek isterdim."

Dudaklarına bakmıştım. Şu sıralar çok fazla ölümü anıyordu. Üzerinde biraz daha yükselip yüz yüze gelmemizi sağladığımda,"Kimi?" Diye mırıldanmadan edememiştim. Odaklandığım iki et parçasının kıvrıldığını gördüm. Eş zamanda onun da elini pantolonumun fermuarında hissetmiş ve bu beni Hyunjin'e biraz daha yaklaşmaya itelemişti. Mırıldandı. "Gözlerini kızartan kişiyi. Hangi sikimse, yaşamayı hak etmiyor." Kafası farklı çalışıyordu. Aklındaki ne derecede uçuk olursa olsun onun için söylemek hiçbir zaman zor olmamıştı. "Ya benim suçumsa?" Demiştim ağır bir edayla. Parmaklarını aletimin çevresinde hissetmemle elimin teki saçından geçmiş, kesilen nefesimle ağzına eğilmiştim. "Ya tüm olanların sebebi bensem?" Fısıldıyordum. Kimsenin duymamasını istercesine, sadece Hyun'un görmesini istercesine fısıldıyordum. Kapı aralıktı fakat ikimiz de siklemiyorduk. Eğer Chris'i az da olsa tanıdıysam birkaç dakika içinde buraya gelip bizi yoklayacaktı,acele etmemiz lazımdı. İri gözleri kısıldı dudağımı dudaklarına sürtmemle. Ve sonra,

"O zaman cezanı bizzat ben keserim Lix."

Duraksamıştım.

Söylediklerini bir yanım deli gibi merak ederken, diğer yanımsa siktir et ve devam et diyordu. Hoş, saniyeler içinde gülümsediği esnada belimdeki eli enseme gitmiş, başını havalandırdığında dudakları dudaklarımı bulmuştu ve bana iç bölünmemde yine seçme fırsatı bırakmamıştı. İstediğini yapmıştım ben de. İstediği gibi siktir edip karşılık vermiş, istediği gibi sevişmiştim onunla. Seçimlerim olmamıştı aslında.

En başından beri olmamıştı.

Çünkü Hwang için taze bir hazineydim. Yönetebileceği,

Eliyle bizzat şekil verebileceği kadar da bitiktim.


İki gün geçmişti aradan.

İrislerim marketin hazır çorba rafında bilmem kaç dakikadır oyalanırken dalgın dalgın düşünüyordum. Bugün izin günümdü fakat hiç öyle hissettirmemişti. Annem ve kardeşimle ilgilenmiş, evi düzene sokmaya çalışmıştım. Okulu bırakalı çok olmasa bile eksikliğini duymamam ironikti. Ruhen aylardır orada değildim, olmamıştım da zaten. Her şey sarpa sarmaya başlarken, okul sadece ayak bağıydı.

Lanet olsun ki geleceğimi söndüreli çok ama çok olmuştu.

Üzülmüyordum, hatta o kadar boş vermiştim ki kısa sürede yeni iş saatime ayak uydurmuştum. Yalnızca geceleri çalışmıyordum artık. Gündüzlerim, boş olduğum anlar;

Orada kendi evimden fazla vakit geçiriyordum.

"Artık almam lazım..."

Elime alabildiğim kadar paketi sıkıştırdım ve kasaya gittim daha fazla vakit kaybetmeden. Bakışlarımı çevreye değdirmemeye özen gösteriyor, çabucak eve gitmek istiyordum. Kardeşim evdeydi ve gitme saatime kadar şu aptal paketlerden birini hazır etmem gerekiyordu. Neyse ki sıra olmadığından aldıklarımın parasını ödemiş ve dışarı çıkmıştım. Etraf sakindi, klasik mahallede oynayan çocuklar, toplaşmış kadın grupları ve sokak başlarındaki açık büfelerde takılan adamlarla hiç olmadığı kadar sıradan gelmişti gözüme. Burada yok olabilirdim, hoş burada herkes yok olabilirdi. Belki zihnen fazla,

Fakat fiziksel olarak daha da yüksek bir ihtimal.

Dingin surat ifadem, eve varana kadar sürmüştü. Hatta merdivenleri çıkana ve dış kapıya varana kadar fakat kilidi açıp içeriye adımımı attığımda karşılaştığım sessizlikle kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. "Hey!" Demiştim sonra mutfağa gitmiş ve elimdekileri tezgaha bırakıp alamadığım geri dönütle daha da işkillenirken bağırmıştım, "Ren!" Bekledim birkaç saniye. Endişemse katlanarak artmış, adını sayıklayarak salona bakmıştım. En son buradaydı,

En son boyama yapıyordu.

Halıdaki deftere takılmıştı bakışlarım. Hayatımın bir diğer yıkımını, fark ettiğim detayla yaşamış, dizlerim üzerinde yere çökerken defteri almıştım elime anında. Çenem titriyordu, ellerim, parmaklarım,bedenim,

Tir tir titriyordum.

Post-itteki yazıda gezindi irislerim, tablom suya battı. Tüm renkler huzuru dağıttı, kasvet ve anlaşılmazlığa büründü.

Artık gömülmüş bir iskeletten geriye hiçbir şeyim kalmamıştı.


Kardeşinle epey benziyormuşsun Kurt Cobain.

-Dan

—————





uzun bir ara oldu epey farkındayım,
Umarım beğenmişsinizdir daha fazla gecikmeden salmak istedim...

Sizi seviyorum:,))<833









:,

Softcore | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin