7|Stranger

398 47 13
                                    

Kurguyu inş unutmamışsınızdır ya İADÖÖSMDMSNXNAÖÖS
OF
Keyifli okumalar^^


7|Stranger

Duygularımı dışa vurmakta zorlanan birisi olmuştum hep.

Canım yandığında kimseye gram sezdirmez, geceleriyse acıkar serzenişlerimle dövülen duvarlar sırdaş olurdu bana. Ağlayarak uyandığım geceler de yakındı zaten. Belki işe girme haftamdan itibaren düzgünce uyuyor ve besleniyordum fakat şimdi,

Şimdi yeniden tüm düzenim alt üst olmuştu.

Ne zamandan beri, dizlerim ve dirseklerim üzerinde yere kapandığımı ve alnımı halıya vura vura ağladığımı bilmiyordum. Çalan telefonumun melodisi bilmem kaçtır kulağımda uğuldasa da hareket edemiyordum resmen. Kapana kısılmış gibi,

Korkunç bir çaresizlikle donakalmıştım.

"Lanet o-olsun..." atak geçirmeye başladığımı anlasam da geçti. Burkulan midem, zonklayan başım ve sızlayan eklemlerimle hıçkırıyor, bazenleriyse boğulurcasına öksürüyordum. Berbattım. Yumruklarımı yere vurmaktan parmak boğumlarım yanıyordu fakat engelleyemiyordum kendimi. "Seni öldü-receğim.." demiştim dişlerimin arasından.

"Dan-seni..seni öldüreceğim!"

Daha önce hissetmediğim yoğunlukta bir duyguydu bu. Hoş, Ren'e olanların suçluluk duygusunu kaldırmakla baş başayken birikmiş bir öfke de vardı içimde. Sahip çıkamadın, diyordu içimdeki ses.

Ona da annen gibi sahip çıkamadın.

"Sus-" demiştim. Ellerim saçlarıma geçmiş, tutamlarımı sertçe çekiştirirken,"Sus!" Diye bağırmıştım tüm gücümle. Neden yalnız bıraktım..

O daha küçücük.. evde onu nasıl yalnız bırakabildim?

"Öldüreceğim..." kopan tellerim terli ellerime yapışırken duramadım. İçten içe kahretsin..

Kahretsin canım çok yanıyor.

"Öldür-eceğim.."

Belki de bu gidişle Dan'i değil de kendimi öldürecektim fakat umurumda değildi. Deli gibi kasılan bedenim ve sıkışan kalbim yüzünden tıkandığımı hissettiğim anda acıyla inlemiş, tam bu sırada ise kollarımdan tutulmuştum. Sesleri duyamıyordum sanki. Gürültülüydü. Dışarısı da en az kafamın içi kadar gürültülüydü.

"Felix."

Kesik nefeslerimle ısınan suratıma, sırtımın doğrulmasıyla hava çarparken devam etmiştim titremeye. Sırtım, tanıdık sıcaklığa karışırken avcunu alnıma bastırmış, diğer eliyle ise sol elimi kavramıştı. Dudaklarını kulağıma sürttü.

"Nefesini birkaç saniye tut ve ver tamam mı?"

Gözlerim kapandı. Sesiyle az da olsa rahatlasam da engel olamıyordum kendime. Kim olabilirdi ki? "Dan," demiştim. Elini sıktım. Yaştan önümü dahi göremiyordum resmen. "Dan k-kardeşimi götürmüş..Sikeyim-onu öldüreceğim.." üzgün, bitkin ve bir o kadar da öfkeliydim Hyunjin'e başımı çevirirken. Elleri kahküllerime doğru kayarken dudaklarını şakaklarıma bastırdı. "Daha düzenli nefes bile alamıyorsun Lix. " demişti yavaşça. Haklıydı. Bu halde boş laflar ediyor gibi gözüküyor olmalıydım. "Delireceğim Hyunjin..." polis seçeneği geçmiyordu bile aklımdan. Dan gibi birini polislerin paklayamayacağının farkındaydım çünkü.

"Onu evde yalnız bırakmamalıydım."

" Uyuyan birinin ilgisini çekmeden önce ne yaparsın?"

Baş parmağıyla, kan oturan boğumlarımı okşamaya başladı. Sesi ninni gibiydi. Bu haldeyken bile yavaştan gevşediğimi ve sakinleştiğimi hissediyordum. Kendimi göğsüne doğru biraz daha bırakmadan edemezken,"Ne yaparım?" Diye sormuştum kısıkça. Saçlarımı kulağımın arkasına iterken hafifçe gülümsediğini gördüm.

"Onu uyandıracak bir şeyler? Sinyal veya uyarı. Ona tepki vermen için, tepki uyandıracak bir şey yapmalıydı. Başka bir numarası yok. Ekstradan düşünmen ya da korkman gereken bir durum da yok. O moruğu yıllardır tanıyorum...Derdi kardeşin değil," sertçe yutkunmadan edemezken gerisini tahmin etmem zor olmamıştı. Gözlerimin içine bakarken başını salladı aklımı okurcasına.

"Sensin güzelim."

Hwang'la düşmek üzere olduğum bir başka çukurun daha önündeydim şimdi. Yanında, git gide ona çekilirken,

Ve git gide ona benzerken dediklerine inanmak benim için hiçbir zaman zor olmadı.

Yaklaşık on beş dakika daha durdu benimle, aynı o şekilde saçlarımı okşadı. Yüzümdeki yaşları sildi ve kanattığım ellerimin izlerini kendininkilere de bulaştırdı. Kapıyı açık unuttuğumu ve böylelikle içerye girdiğini anlattı bana. Biraz da Dan'i.

Sonraysa birkaç parça kıyafetimi bulduğum küçük siyah sırt çantasına tıktım onunla beraber. Ren'in de kıyafetlerinden, gece sarılarak uyuduğu zürafa oyuncağını da koydum. O evden elimi tutarak çıkardı beni. Sokakları gezindik, yüzündeki keyifli ifadeye takılı kaldım. Bazen kendime kızdım, bazense dişledim dudaklarımı. Hwang'dan öncesinde olan kasvetimi o gece ilk kez geride bıraktım. Çünkü değişiyordu.

Değişiyorduk.

Kendi evinin kapısını gözümün önünde açmış, bana bakıp"Gel." Demişti. Ardındansa sırtını pervaza yaslayıp ayakkabılarımı çıkarışımı izlemeye koyulmuştu. Boş vermiştim. Kendimden uzaklaşalı ve yeni olan belki de her şeye yalın ayak gidişimi görmüyordum artık. "Uzaktan zor Lix. Artık elimin altında olman gerekiyor." Dediğinde Gülmüştüm sinir bozukluğuyla. Duygu yoğunluğumu kontrol edemiyordum. "Uzaktan zor Hwang..." Demiştim ben de. İçeriye girmeden önce bileğini tutup çekmiştim. Göz göze geldik. Ne düşündüğünü çözmek zordu.

Bana bu şekilde bakarken çok ama çok zordu.

"Seni tanımak. Uzaktan çok ama çok zor."

Yüz ifadesi bozulur gibi oldu. Sadece anlığına. Lakin Takılmayacağım kadar kısa bir sürede düzelmiş, zerre işkillenmemiştim ben de. "Zordur." Dedi sadece.

Ve yeniden gülümsedi.

____________

Hyun hakkında ne düşünüyorsunuz??
Karakter tipi ve aklından geçenler hakkında?
Ya Lix?

Sizi seviyorum😭

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Softcore | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin