5.

882 56 69
                                    

Yoongi

Kalçamın ağrısından tüm gece uyuyamamıştım. Uyuyamadığım için salona inmiş, biraz televizyon izlemiştim. Saate baktığımda 7 olduğunu gördüm.

Ayağa kalkıp yavaş adımlarla mutfağa geçtim. Bugün kahvaltıyı ben hazirlayacaktım. Buraya geldiğimizden beri, bir işin ucundan tutmamıştım. O yüzden kendimi rahat hissedemiyordum.

Sofrayı hazırlayıp tam çocukları çağırmak için çıkarken, mutfağa giren Jiminle karşılaştık. Anında muzip bir gülümseme sunup, "Hyung, ses tellerinin durumu iyidir umarım. İki gün sonra konserimiz var ya hani" laf sokmasına karşı elimdeki havluyu kafasına geçirmiştim.

Gülüp mutfağa girdiğinde, ben de merdivenleri çıkıp odamıza girdim. Taehyung hala uyuyordu. Yavaşça yanına oturup, saçlarını okşadım. Aniden beni üzerine çekmesiyle çığlık atmıştım istemsizce.

Gözlerini  bile açmadan gülümsediğinde, parmağımla burnuna vurup "Kalk bakalım, uykucu şirin. Kahvaltı hazır" yerinde gerindikten sonra beni kucağından indirmeden yataktan çıktı.

Banyoya doğru giderken, "Sevgilim, beni indirsen mi artık? Özel işlerine şahit olmak istemiyorum da" Tam kapının önüne geldiğimizde söylediğim şeylerle gülüp beni aşağı indirdi.

"Sen in o zaman. Ben bir duş alıp geliyorum"

Kafa sallayıp odadan çıkmıştım. Aşağıdan gelen karmaşa sesleriyle herkesin uyandığını anlamıştım. Şimdi gidip Taehyungu bekleyebilirdim.

Taehyung

Yoongi odadan çıktığında aceleyle telefonu alıp banyoya girmiştim. WhatsAppı açıp ilk Jungkooka yazmak istesem de, son yaptığı geri zekalılık yüzünden pek güvenemiyordum. O yüzden Namjoon hyungun ismini bulup yazmaya başladım.

Tae: hyung, acil bakman lazım. Ama sakın Yoongiye çaktırma benimle konuştuğunu.

Namjoon hyung çevrimiçi

Namjoon hyung: sorun ne Taehyung? Hem sen niye aşağı inmedin? Yoksa yerinden kalkamıyor musun? :D

Tae: ne alaka hyung ya? Demek istediğim şu ki, ben Yoongiyle evlenmek istiyorum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Yardımın lazım.

Namjoon hyung: yavaş be oğlum. Yediğim boğazımda kaldı resmen.

Namjoon hyung: tamam o zaman. İn kahvaltı yapalım ilk önce. Sonra dışarı çıkar bir plan yaparız.

Tae: çok sağol, hyung ya. Onu ömrü boyunca mutlu etmek istiyorum. Artık zamanının geldiğini de düşünüyorum.

Namjoon hyung: açıkçası şaşırmadım değil. Çünkü 3 yıldır sevgilisiniz ve er geç böyle bir şeyle karşıma çıkacağınızı biliyordum. O yüzden sıkıntı etme halledeceğiz.

Tae: tamam hyung. İniyorum aşağıya.

Görüldü.

Aşağı inip, direkt Yoonginin yanına oturmuştum. Herkes bir şeylerden bahsediyor, bazen gülüyor, bazen sessizlik çöküyordu masaya.

Kahvaltı bitene kadar önümdeki zeytinle oynamıştım. "Neden yemedin?" Sevgilimin sorduğu soruyla yüzümü ona dönüp gülümsemeye çalıştım. 

"İştahım yok benim. Sana afiyet olsun, güzelim"

Elini masanın üzerindeki elime koyduğunda, parmaklarımızı birleştirip sıktım. O sırada aklıma yüzük meselesi gelmişti.  Her şeyden önce yüzükler almalıydım. Acaba kiminle gitseydim yüzük bakmaya.

Kesinlikle Hoseok hyungla gitmeliydim. Aşırı zevkli biriydi kendisi. Dönüp tam karşımda oturan tavşana baktığımda, sırıtarak bir şeyler anlattığını gördüm. Sevimsiz şey işte.

Tamam azıcık seviyorum....

Bu ara bölüm oldu sanki.

Kısa olduğu için özür dilerim. Dersimi bitirmeden bunu yazdım. Belki gece bir bölüm daha gelir

vaveyla | taegi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin