1- okuldan kaçma meselesi ve küçük üzgün portakal

2.4K 86 246
                                    

2009/2010
 > 13-14 <

Hızlı nefes sesleri, hızlı adımlar ve elimi tutan yabancı.

Baştan başlayayım.

Neler olduğuna anlam dahi verememiştim çünkü okuldan kaçmaya çalışırken resmen tanımadığım birisi bir anda gelmiş ve benimle birlikte okuldan kaçmıştı. Her şey matematik öğretmeninin sırf bir soruyu yapamadığım için beni azarlamasıyla başlamıştı. Okul kursuna gelmiştim ve tanımadığım kişilerin içinde aşağılanmak o kadar berbat hissettirmişti ki, biraz daha burada kalsaydım ağlayacaktım.

Okuldan daha önce hiç kaçmamış biri olarak kendi kafamda kaçma planı yapmıştım. Boyumun iki katı kadar olan düz duvara tırmanmaya çalışırken bir anda arkamdan adım sesleri gelmişti. İlk önce öğretmen olduğunu sansam bile karşımda benim gibi bir öğrenciyi görünce rahatlamıştım.

Pekala, o kadar da çok rahatlamamıştım.

Düşünsenize, bir öğrenciye yakalanmak mı daha iyidir yoksa öğretmene yakalanmak mı?

Titreyen ellerim, sürekli terliyor olduğum için terli olan saç diplerim ve dönen başım beni yeterince rahatsız etmiyormuş gibi karşıma çıkan bu yabancıyla ne yapacağımı bilmiyordum.

Kafamda binlerce olumsuz ihtimaller dönüp dolaşıyorken bir anda önümde gelip çömelmesi benim geriye doğru adım atmamı sağlamıştı.

"Bakma öyle şaşkın şaşkın. Hemen elime bas ve tırman şu duvara. Birazdan öğretmenlerden birisi burayı kontrol etmeye gelecek."

Tanımadığınız birinin sözlerine güvenmemeniz gerekirdi.

Ben o an telaşa kapılıp onun sözüne güvenmiş ve hızla duvarı tırmanmıştım. O da aynı hızla benim yanıma doğru tırmanmış ve duvardan atlamıştı. Ben yukarıdan ona bakıyorken o da aşağıdan bana doğru bakıyordu.

"Neyi bekliyorsun? Atlamaktan korkuyorsan, korkma lütfen. Seni tutacağım."

Demesi basitti, korkma denilince korkum geçmiyordu.

"Sana nasıl güveneceğim? Ya beni tutmazsan?" Endişeli surat ifadesini görebiliyordum, sanırım gerçekten birileri geliyordu.

"Aman tanrım, okuldan kaçıyorlar!"

"Seni her zaman tutacağıma söz veriyorum, kollarım senin için açık. Lütfen artık atla, yakalanmanı istemiyorum!"

Gittikçe hızlanan nefeslerim ve dolan gözlerimle bir anda atlamıştım. Yere çakılmayı bekliyordum fakat o gerçekten sözünü tutmuş ve beni de tutmuştu.

Sanırım bu tuhaf bir cümle oldu?

Her neyse, beni bir anda kucağından indirmiş ve yerdeki çantalarımızı almıştı. O sırada görüş alanımıza okulun güvenliği girmişti. "Hassiktir."

Tabii ki de bu küfür benden çıkmamıştı. Bir aralar ağzım sürekli küfür etmeye çok alıştığı için küfür etmeyi kendime yasaklamıştım. Sadece çok sinirlendiğim anlarda küfür ediyordum.

Terli ellerimi sımsıkı tutmuş ve koşmaya başlamıştı. Tanrım, benimle kaçan bu kişi kimdi? Koşucu falan mıydı? Çünkü bacaklarım öyle hızlı hareket ediyordu ki, takılıp düşmekten korkmuştum.

orange flowerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin