"Çok güzel görünüyorsun Ceren. "
Ceren gelinliği ile karşımda süzülürken tek yapabildiğim şey iltifat edip gülümsemekti.
"Teşekkür ederim, sen de olmasaydın ne yapardım bilmiyorum Toprak'tan daha çok yardımcı oldun bana."
"Dert etme bazı erkekler böyledir."
"Aslında çok iyiydik fakat buraya gelince bir şeyler oldu, sorduğumda eski arkadaşları ile kavga ettiğini söyledi sadece."
"Yine de bugün evlenecek olan o, hâlâ göremiyorum tabii."
"Yolda olduğunu söyledi."
"O zaman ben aşağı inip çalışanlarla ilgileneyim." Başını salladığında odadan çıktım ve lavaboya gittim.
Yüzüme soğuk bir su vurduğumda kendime biraz da olsa gelmiştim.
Lavabodan çıktığımda çalışanların sorunu ile uğraşmaya başladığımdan vakitler çabuk geçmeye başlamıştı.
Estetik olarak her şey güzel görünse de detaylara inildiğinde hâlâ bir takım eksiklikler mevcuttu.
"Sandalyelerde örtü olmaması gerektiğini söylemiştim."
"Kusura bakmayın hemen hallediyoruz."
Her şey kusursuz ve mükemmel olmalıydı, Toprak'a artık onu önemsemediğimi güzelce belli etmeliydim.
Davetliler gelmeden hemen önce büyük masayı kontrol etmek için ilerlediğimde üstünde Ceren'in çiçeğini gördüm.
Ona vermek için elime alıp ilerleyeceğim sırada Toprak ile karşılaştım.
Ellerimde çiçekler ile ona doğru yürürken kalbim her adımda daha çok acıyordu fakat gözlerine bir kez bile bakmadan yanından geçmeyi başarmıştım.
Çiçeği Ceren'e verdikten sonra mekânın son haline bakmak için merdivenlerden inerken elime bir şeyin tutuşturulması ile irkildim. Arkamı döndüğümde Toprak yanında birkaç kişi ile yukarı çıkıyordu.
Elimdeki kağıdı açtım.
"10 dakika sonra otelin büyük balkonunda ol, seninle konuşmam lazım."
Daha fazla ne konuşabilirdik ki artık, gidip gitmemek konusunda kararsız kalırken pişman olmamak adına büyük balkona yöneldim.
Toprak arkası dönük bir şekilde beni bekliyordu, geldiğimi anlayınca bana döndü.
"Ne konuşmak istiyordun?" Cevap vermeden bir zarf uzattı.
"Bunu sen yazdın değil mi?" Kırmızı gözlerle bana bakıyorken titreyen elindeki zarfı aldım.
Altı yıl önce yazdığım mektup şuan elimdeydi ve hissettiklerim büyük ölçüde aynı kalmıştı.
6 yıl önce, Paris
"Artık gelmeyecek mi?"
Hıçkırıklar eşliğindeki cümlem ile Liya saçlarımı okşadı.
"Artık vazgeçmelisin Rabia, acı çekmene dayanamıyorum."
"Beni öylece bırakıp gitmiş olamaz Liya, ben bir şey mi yaptım?"
"Daha fazla bunları düşünme ve uyu lütfen. Zaten kaç gündür uyumuyorsun." Başımla onu onayladığımda odamın ışığını kapattı ve hemen yan odaya geçti.
Fakat uykum asla gelmiyordu. Sürekli ona nasıl ulaşacağımı düşünüyordum ve kendimce bir yol bulmuştum da.
Yataktan kalktım ve başucu lambamı yakıp önüme bir kağıt aldım.
Selam Toprak, ben Rabia
Aslında sana söylemek istediğim bir sürü şey var fakat sadece şunu söylemek istiyorum lütfen artık gel, sensiz yapamıyorum.
Beni kendine bu kadar alıştırmışken kaybolmana dayanamıyorum, hayalini kurduğumuz bu sokaklardan sensiz geçmeye dayanamıyorum.
Ben artık sensizliğe dayanamıyorum.
Seni suçlamıyorum, beni sevmemiş ve gitmiş olabilirsin fakat sadece veda etmeni isterdim.
Bu gece ben sana ve sana olan aşkıma veda ediyorum Toprak, seni özleyeceğime emin olabilirsin.
Yine de eğer Paris'e gelirsen, beni ara yeter. Gelip seni alacağım Toprak, kendine iyi bak.
Günümüz, Paris
"Seni aramam için çok geç öyle değil mi?" O ağlamaya başlarken ben de ağlamıştım.
"Keşke bencil birisi olabilseydim Toprak ama üzgünüm geç kaldın."
"Eğer şuan elimi tutarsan buradan beraber çıkarız Rabia."
"Eğer elini tutarsam yıllardır kendime çektirdiğim acıya ihanet etmiş olurum, bütün bu düğüne ihanet etmiş olursun. En önemlisi bir kadının kalbini yeniden kırmış olursun. O yüzden zaten bitmiş olan bu aşkı yeniden alevlendirmeye gerek yok."
"Özür dilerim,her şey için."
"Hayır özür dileme, aksine teşekkür ederim. Hayatımda bir kere de olsa aşık oldum ve aşkı sayende yaşadım Toprak. Seni hiçbir zaman unutmayacağım fakat artık burada yaşayamam."
"Nasıl yani?"
"Akşam uçağım var. Buradan gidiyorum, her köşesinde seni hatırladığım bir şehirde yaşamak beni daha da zorlar. Yeni bir hayat kurmak için gidiyorum Toprak."
"Nereye gidiyorsun?"
"Yeni bir hayal kırıklığına daha yerim yok, ayrıca ilişkimizin bitmesi bir yönden iyi de oldu. Güvenin olmadığı bir ilişki zaten çok da yürümezdi, o yüzden evliliğine sahip çık Toprak."
Yanından ayrılacağım sırada kolumdan tuttu ve bana sıkıca sarıldı.
"Yine de Paris'e gelirsen beni ara yeter Rabia." Mektubumdan bir cümleyi bana söylediğinde gülümsedim ve son kez gözlerine bakıp yanından ayrıldım.
Ceren son hazırlıklarını yaparken Toprak hızla ona yetişmeye çalışıyordu, sonunda zaman geldiğinde misafirlerle beraber ben de onları beklemeye başladım.
Müzik başladığında ikisi de davetlilerin coşkulu alkışı eşliğinde ilerlerken dolmaya başlayan gözlerimi zor tutuyordum.
Tam karşıma geçtiklerinde uzaktan evliliklerine şahit oluyordum, ikisinin de onaylanan cümleleri geldikten sonra Toprak'a baktım, o da bana bakıyordu.
Yüzümde kocaman bir gülümseme olsa da gözümden bir damla yaşın düşmesini engelleyememiştim.
Ortama başka bir müzik eklendiği sırada Toprak'ın Ceren'i öpmesini izlememek için oradan ayrıldım.
Akşamında uçağıma yetişip arkama bile bakmadan burada ayrıldığımda derin bir nefes verdim.
Artık Paris'te ben yoktum ,biz yoktuk fakat o hâlâ oradaydı. Eski aşkımın kalıntıları olan bu şehri hiçbir zaman unutmayacaktım ve bir daha adım basmamak ümidi ile gece ışıklarıyla oraya son kez baktım.
Artık ne bir daha Paris'e gelecektim ne de onu arayacaktım.
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARİS
Teen Fiction[ TAMAMLANDI ] Aslında sana söylemek istediğim bir sürü şey var fakat sadece şunu söylemek istiyorum lütfen artık gel, sensiz yapamıyorum. Beni kendine bu kadar alıştırmışken kaybolmana dayanamıyorum, hayalini kurduğumuz bu sokaklardan sensiz geçme...