"Sadece 1 bardak daha Liya, hemen kalkacağım." Telefonu Liya'nın bağırmasıyla biraz uzaklaştırdım.
"Rabia Yılmaz! Son uçağa atlayıp oraya gelmemi istemiyorsan içmeyi kes."
"Aslında hoşuma giderdi ya da hayır Paris'ten nefret ediyorum sakın gelme."
"Saçmalama Rabia. Paris'te yaşamak için tüm zorluklara katlandın, şimdi ne bu?"
"Onun yanında yaşadığım diğer zorluklar hiçbir şey Liya."
"Anlaşıldı en kısa sürede oraya geliyorum."
"Hayır, en kısa sürede ben senin yanına İtalya'ya geleceğim."
"Sen İtalya'yı sevmezsin ki."
"Öyleyse artık seveceğim."
"Hızlı kararlar verme Rabia, bütün işin ve hayatın orada. Mantıklı düşün."
"Pekala, şimdi kapatıyorum ve merak etme daha fazla içmeyeceğim." diyip telefonu kapattığımda masada duran bardağı içmeye devam ettim.
Saat ilerledikçe mekândaki insan sayısı da azalıyordu fakat ben yine kaldığım yerden devam ediyordum.
"Rabia, bu sensin değil mi?" Tanıdık bir yüzün görüş alanıma girmesiyle kafamı kaldırdım.
"Arın?" Adını söylememle büyükçe gülümsedi.
"Evet benim, hâlâ burada yaşadığını
bilmiyordum. Bilseydim iletişimde olurdum.""Sende mi burada yaşıyorsun?"
"Evet okuldan beri hiç ayrılmadım."
Biz konuşurken yanımıza Toprak'ın gelmesiyle ortamın gerildiğini anlayan Arın konuştu.
"Siz yıllardır görüşmediniz değil mi?"
"Hayır onun evliliğini ben planlıyorum."
Arın şaşkınca gözlerini büyüttüğünde çaktırmadan Toprak'a vurmuştu.
"Bu onun işi." Toprak konuştuğunda ona gülümsedim, haklıydı.
"Yine de pek doğru gelmedi bana."
Arın hâlâ sinirle Toprak'a bakarken ben çantamı toplamıştım.
"Ben kalkıyordum, bu arada Toprak düğüne sadece 2 gün kaldı. O yüzden yarın provalara gel lütfen. Nişanlın seni göremeyince üzülüyor."
Bana tepki vermesini beklemeden yanlarından ayrıldığımda kısa bir süre sonra arkamdan adım seslerini duydum ve sonunda bana yetişmişti.
"Neden beni aldattın Rabia?"
Kızarmış yüzü ve gözüyle karşımda hiç beklemediğim bir soruyla karşılaşmıştım.
"Sen ne diyorsun?"
"Beni aldattığını gördüm. Bu yüzden gittim senden, buradan, bizden."
"Saçmalıyorsun."
"Gördüm Rabia. Ona sarıldığını gördüm, o senin kokunu içine çekti. Benim sarmaya çekindiğim belini sardı, saçlarını okşadı. Yemin ederim gördüm hepsini!"
Sonlara doğru sesi yükselmişti ve gözlerinden yaşlar da düşmeye başlamıştı. Onun bu halini daha önce hiç görmediğimden ne yapacağımı bilmiyordum.
"S-sakin ol Toprak, gel bir yere oturup konuşalım. Sokağın ortasında olmaz."
Ben önde o arkada yürüyorken hemen yan tarafımızdaki iskeleye geçtik.
"Şimdi her şeyi baştan dinlemek istiyorum."
"Neyini anlatmamı bekliyorsun her şeyi söyledim zaten."
"Ben seni aldatmadım Toprak!" Bağırmamla Toprak dalgayla gülmüştü.
"İnanmıyor musun bana?" Gözlerine bakarak sorduğum soruyla bana yaklaştı.
"İnanmıyorum."
"Ne zaman aldattım ben seni?"
"Sen eski sevgilinle sarılırken ben sana geliyordum Rabia, burada yaşamak için bütün işlemleri yaptırmıştım fakat geldiğimde gördüğüm şey sarmaş dolaş olan bir çiftti."
"Sana inanamıyorum, sana gerçekten inanamıyorum Toprak."
Toplu saçlarım gittikçe dağılırken gözlerimden yaşlar da süzülmeye başlamıştı.
"O gün Enes yaptıkları için benden özür dilemeye gelmişti, ben de zaten kalbimde sen olduğun için artık bir sorun olmadığını söyleyip arkadaşça ona sarıldım ve sen hemen bizden vazgeçtin öyle mi? 6 sene boyunca ben boşuna acı çektim öyle mi Toprak?"
"Dayanamadım Rabia. Gözlerimin önünde canımdan çok sevdiğim kadına onu üzen, kıran bir insanın sevgi dolu sarılmasına dayanamadım. Yemin ederim dönecektim sadece kafamı toparlayıp dönecektim ama sen bana bir kere bile ulaşmadın Rabia. Oysaki sadece yanımda ol demene bakıyordu benim gelmem."
"O gün seni saatlerce aradım. Yetmedi sokaklarda aradım, evine gittim açan olmadı ve benden tamamen, sebepsiz bir şekilde gittiğini anladığımda sana bir mektup bile yazdım Toprak fakat sen izini öyle kaybettirmiştin ki mektubu Arın'a verdim. Senden cevap gelmeyince ben de kendi hayatıma devam etme kararı aldım. Tabii ne kadar başaramasam da."
"Mektup mu?"
"Senin haberin yok mu?"
Toprak bir süre düşündü ve en sonunda elini sinirle saçına götürdü.
"Arın'dan almayı sürekli ertelemiştim ve en sonunda unuttum."
"Gözünde bu kadar değersiz olduğumu bir kere daha tekrarladığın için teşekkür ederim Toprak."
Toprak'ı arkamda bırakarak yürümeye başladım. Sıcaklığı kasıp kavuran bu Paris ilk defa bu kadar soğuktu, ya da artık kalbim soğuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARİS
Teen Fiction[ TAMAMLANDI ] Aslında sana söylemek istediğim bir sürü şey var fakat sadece şunu söylemek istiyorum lütfen artık gel, sensiz yapamıyorum. Beni kendine bu kadar alıştırmışken kaybolmana dayanamıyorum, hayalini kurduğumuz bu sokaklardan sensiz geçme...