''Bu ne tür bir saçmalık ?'' Şaşkınlıktan ölmek üzere oluşumu gizleyip ona sordum.Yetimhaneye çok da uzak olmayan bir kumsalda,deniz fenerinin olduğu kayalıkların hemen önünde ve büyük mağranın arkasında duran korkunç konumlandırılmış bir evin önündeydik.Ve ev pratikte suyun içinde.
''Ah,bak.Soru sormayı kesmelisin,tamam ? Evet,öncelikle bunu halletmeliyiz.İkinci olarak da bugün birinci gün,yarın öğlen seni teslim edeceğim ve uslu durmanı öneririm.Hadi,geç içeri.''
Koluma dokunarak yanımdan geçti ve küçük k*çını sallamayı ihmal etmeden önümden yürümeye başladı.Burda kalıp küçükken içine girenin sırra kadem bastığına dair efsanelerini duyduğum ve buraya her geldiğimde içeri girmeye cesaret edemediğim büyük mağranın lanetine maruz kalmak istemediğimden koşarak ona yetişmeyi denedim.
Evin önünden dolanıp arkadaki girişe baktığımda anahtarla kapıyı zorluyordu.Evin altında kazığa benzer şeyler olduğunu ve iki üç basamak yüksekliği kadar havada durduğunu düşünürsek çıkmak için k*çımı harekete geçirmem gerekti.
Bükerek kaldırdığım sağ dizimi girişe koyup bedenimi yukarı çektim ve ayağa kalktım.Kafamı kaldırıp baktığımda kapıda olmadığını gördüm.''Hey!'' Beni buraya getirip sonra ortadan kaybolma planına dahildi sanırım.''Justin ?'' Karışıklık içinde seslenirken burda yalnız başıma kalıp mağranın lanetine uğrayacağım düşüncesini kafamdan yok etmeye çalışıyordum.
''Burdayım.'' Arkamdan gelen sesle sıçrayarak döndüm.Hızlanan kalp atışlarıma karşılık elimi göğsüme koyup geçmesini bekledim.''Ödümü kopardın.Beni buraya öldürmek için mi getirdin ahmak ?''
Ben yokmuşum gibi devam ederek koltuğa yayıldıktan sonra umursamaz bir şekilde cevap verdi. ''Hayır.''
Koltuğun üzerinde duran kumandayı alarak düğmesine bastı ve nerdeyse duvarın yarısı büyüklüğünde olan televizyonun ekranının renklenmesine neden oldu.Televizyonda açtığı kanal şansıma The CW! Ve benim ceza almadığım zaman izleyebildiğim tek kanal ve tek dizi.The Vampire Diaries!
Vampirlerden hoşlandığımdan değil,nefret ederim.Fakat Klaus...İçime işleyen sarışın! Aslında tutan soy adlarımıza baklırsa belki yıllar önce kaybolan kocamdır ? Bu ihtimal harika! Ekranda beliren kusursuz yüzüne odaklanmışken içinde bulunduğum durumun gerçekliği beynime hücum etti.
Gözlerimi istemeyerek erkek Tanrısı Klaus'dan ayırıp Justin'e diktim. ''Beni buraya neden getirdin beyaz k*ç ?'' Yarım ağız güldükten sonra soyunmakta olan Caroline'den zorla ayırdığı gözlerini bana yöneltti .''Nerden biliyorsun ?'' dudaklarını yalayıp gözlerini devirdi ''K*çımın beyaz olduğunu.''
Saçmalaması karşısında omuzlarım yenilgiyle çökerken tekli koltuğa oturarak ona baktım.''Sorumun cevabını istiyorum Justin.''
''Şu an Caroline soyunuyor ve sen,bana bu sorunun cevabını vermemi söylüyorsun ? Asla.'' Ekrana döndüğünde beni umursamadığı için sinirden kuduruyordum.Aklıma koruma ve kıskançlık olarak tahmin ettiğim dürtüleriyle Tom'a yaptıkları gelince sinsice gülümseyerek ayağa kalktım.
''Aslında,evet...'' Yanına yerleşip ekranı en iyi şekilde görebildiğimden emin oldum.''Caroline soyunuyorsa Klaus da soyunur ve,ah! Bebeğimin kaslarını görmek için sabırsızlanıyorum.'' Televizyona platonikleri çıkınca tepki veren lise öğrencileri gibi bağdaş kurarak yastığı kucağıma aldım ve dudaklarımı dişleyerek ekrana odaklandım.
Birkaç klasik oynaşmanın sonunda Klaus tam tişörtünün kenarını tutup kaldırmıştı ki,ekran karardı.''Daha adonislerini bile tam olarak göremedim!'' İsyan ederek ona döndüm.Kızaran gözleri sinirlendiğini gösteriyordu.
