MARAH'NIN GÖZÜNDEN
Uyuşuk uyuşuk sallandığım araba lastiğinden bozma salıncaktan k*çımı kaldırıp içeri girmek için yürümeye başladım.
O lanet şeyde sallanmaktan k*çım uyuşmuştu.O gittiğinden beri bahçede sallanıyordum ve saatin kaç olduğunu bile bilmiyorum.
S*ktiğim birisi daha hayatımı mahvetmek için harekete geçti.Macerasız ama düşmanlarla dolu hayatımda bir bilinmeyen daha.Ne harika ama!
Adımlarımı hızlandırırken düşünmekten yorulduğumu fark ettim.Saatlerdir yorulmadan,bıkmadan her şeyi incelemiştim.
Ve hayatımın zeka küplerinden de karmaşık olduğu kanaatine vardım.Bunu bilmek için düşünmek bile saçmaydı.
Kolumdaki eski saate baktığımda iç geçirdim.Gece üç.Beni yanıltmadan doğruları gösteren tek şey,hayatımda aldığım tek -orkideleri saymazsak- hediye eskimişti,yenisine ihtiyacım var.
Yetimhanenin büyük ve ürkütücü kapısından girdiğimde her yer karanlıktı ve en korkunç yanı ise görünürde kimse yoktu.
Buna kocaman merdivenler ve ağaç yapraklarının hışırtıları da eklenince tek tek o kadar da korkunç olmayan bu şeyler,totalde ele alındığında müthiş derecede korkunç olarak beni karşılıyor.
Marah'nın korkulu dünyasına hoş geldiniz!
Aslında,gece on birden sonra bahçede durmaktan hep korkardım.Bugün nasıl oldu da üçe kadar bekleyebilmiştim,şaşırıyorum.
Ne kadar cesur bir kız olsam da,benim de zayıf noktalarım var.Ve ben bunları göstermekten nefret ederim.
Bu kadar şaşırsam da,bu saate kadar dışarıda durup akan zamanı fark etmememin tek nedeni vardı : Justin.
Sağolsun,kafamı karıştırıp gittiğinden beri düşünmek zorunda olduğum şeyler var.Ayaklarımı k*çıma vura vura yurda girmememi buna bağlıyorum.Yada gerçekten korkularımı yenerek olgunlaşıyorum.
Adımlarımı yavaş yavaş basamakları atlamak için kullanırken çıkan gıcırtılar s*ktiğim korku film atmosferini desteklemekten başka bir işe yaramıyor.
Korkularımı yenerek olgunlaşmama dair kurduğum cümleyi unutun.Ben hala aynı karanlıktan ve seslerden korkan sürtüğüm.İğrenç bir tespit.Yanılmaktan nefret ediyorum.
Kendisinin çıkardığı sesten korkan ilk kız olmamak için adımlarımı yumuşatarak yukarı çıkmaya çalışırken büyük bir gürültüyle olduğum yerde sıçradım.
Sıçramanın şiddetiyle merdivenlerden yuvarlanmak üzereyken merdivenlerden daha berbat halde olan trabzanlara tutunup duvara yaklaşarak ışığı açtım.
Bozuk olan anahtardan dolayı çarpılmış olabilirdim.Bu sefer şanslıyım.Yani eğer birazdan bir bilinmeyen tarafından parçalanarak öldürülmezsem.
Sesin sahibini görmek için arkamı dönmem gerekti ve bu şu durumda oldukça zordu.Beynimde ben cesurum,yapabilirim diye zırvalıklarla kendimi gaza getirmeye çalışırken,aptal bir çabanın kurbanıydım.
Nihayet cesaretimi toplayıp arkama baktığımda bir şey göremedim.Merdivenlerin bitişine bakana kadar.Onu orda gördüğümde şaşkınlığım katlanarak arttı.Bu saatte,burada ne işi var ?
JUSTIN'IN GÖZÜNDEN
''J-justin ? Ne s*kim yiyorsun orda! '' Sessizce haykırıp bana doğru çocuğu düşmüş anneler gibi koşarken elimi sallayıp aptalca gülümsedim ve düştüğüm yerden kalkmak için boş çabalar sarf ettim.K*çımı kırmıştım!