''Hey hey hey ! Ne yaptığını sanıyorsun sen ? Olduğun yerde kal !''
Duyduğum sesle bu sefer ciddi olarak k*çımı b*k çukuruna soktuğumu anlamam uzun sürmedi.Bu sefer tam puan aldım!
Ne zaman k*çımı b*k çukuruna sokmakta başarısız olsuysam sanki.Hayatta iyi yapabildiğim ikinci şey.
Adam sağımda olduğundan sadece başımı çevirerek baktım ve dedem olabilecek yaşta,bıyıklı bir morukla karşılaştım.Gözleri hala görüyor mu ? Şaşılası.
''O benimle birlikte.'' Gelen sesle birlikte tereddüt edip şaşırma fırsatı bulmadan arkama döndüğümde sesin sahibinin bana bakarken konserveleri deviren sarışın çocuk olduğunu gördüm.
Yaptığı şeyin amacını kavradığımda,bunu hiçbir şekilde istemeyeceğimi biliyordum.
Hadi ama! Gururumdan Marilyn beni döverken bile diğerleri gibi 'yapma yalvarırım' diye haykırmak şöyle dursun,inlemek için dudaklarımı bile aralamam.
Şimdi burda,beni bakışlarıyla yiyen ve aklınca etkilemeye çalışan bir embesilin yardımını kabul etmem olası değil.O kadar düştüğümü sanması bile iğrenç.
Ordan korunmaya ihtiyacı olan aptal kızlar gibi mi duruyorum ? Bir daha bakması gerek.
Sinir bedenimi ele geçirirken hayatım boyunca korunmaktan nefret ettiğimi biliyordum.Sonu herkes içn hüsran olurdu.Beni korumaya çalışanlar mutlaka bir zarar görürdü ve ben böyle büyümüştüm.
''Hayır,ben onunla değilim.Param var,ödeyeceğim.'' Çocuğa sertça bakmayı ihmal etmeyip kasaya doğru hışımla ilerlemeye başladım.
Cebimdeki 5 doların izin verdiği ölçüde çaldıklarımın parasını ödemeye kararlıyım.Sonunda Decency,hatta yetimhaneye dönen o korkunç yolları tek başıma yürümek olsa bile.
''O yüzden mi çalıyordun ?'' Tek kaşını kaldırarak bana bakan moruğun iki gözünün ortasına sağlam bir yumruğu hak ettiği ortadayken bu kadar sakin durabildiğime şaşırmakla yetiniyorum.
Normalde olsa ölesiye benzetebilirdim ama burda,zaten suçlu olduğum için sesimi çıkarmamak benim için en iyi seçenek gibi duruyor.Şanslı günündesin,pazar ayinlerini kaçırmamalısın kutsanmış ihtiyar.
Sesimi sakin tonuna ayarlayabildiğimi düşündüğümde konuşmaya başladım ''Çalmıyorum.'' Kasaya döktüğüm bisküviler,meyve suyu ve küçük kutudaki iki biraya olan küçümseyici bakışlarını bana çevirdi.
''Öde o zaman.'' Tam ağzımı açacakken duyulan ses konuşmamı engelledi.
''Dediğim gibi.'' Beynime nefretle tonunu kazdığım lanet ses konuştu.Sen sevgilinin yanına s*ktir olup gitmeyi denesen nasıl olur ? ''O benimle,şu an bana kızgın,hepsi bu.''
Gözlerimi üzerinde tutarken tek yaptığı gevşekçe ellerini cebine sokup boş bakışlarını üzerime dikmişken aptal zengin velet havasında dikilmekti.Fazla itici.
''Kes şu aptal konuşmayı,korumaya çalışma beni,sakın.Ödüyorum işte.''
Tıslayarak önüme döndüğümde iki birayı,üç keki ve üç bisküviyi fırlatırcasına bırakıp kalanlara yeteceğini düşündüğüm beş dolarımı kasaya koyduğumda gitmek için hazırdım.
''Teşekkür ederim.İyi çalışmalar.'' Dalga geçmeyi de ihmal etmeyip çıktığımda,tenime hücum eden normal üstü soğuk karşısında gözlerim kapandı.
Jesus Wagner'ın ne halde olduğundan bile haberi olmadığı cici kızı marketten çaldığı üç parça şey yüzünden gururundan oldu,korunmaya çalışıldı!