Omuzlarına değen sarı saçları güneşin altında göz alıcı bir şekilde parıldarken etraftaki çocukluk arkadaşlarının hepsinin ağzını bir karış açıkta bırakıyordu. Yürüyüşü, tarzı, gözleri dudakları... Tepeden tırnağa sanki Tanrı her detayına saatlerini harcamıştı. Gözünün altındaki ben tam yerine yerleştirilmişti mesela ya da kirpikleri benim tabirimle yağan kar gibiydi, birbirlerine çarpmıyorlar düzenli ve sonucunda oldukça güzel bir görüntü ortaya çıkıyor. Upuzun ve kıvrımlıydılar çoğu insanın bakıp imreneceği türden. Boyu iyice uzamıştı öyle ki yanındaki babasını çoktan geçmişti. Dudakları, saatlerce anlatabilirdim dolgun pembe şekilli şeyleri. Daha önce bu kadar öpülesi bir şey görmediğinize kalıbımı basarım. Mükemmeldi işte kısaca mükemmel kelimesinin karşılığıydı Hyunjin. Herkesi tek yürüyüşüyle hayran bırakır, girdiği her ortamda bütün gözler ona dönerdi. Tüm kasabayı kasıp kavurmuştu geldiği gibi gençliğimin hatası.
Arabadan indiği gibi gözleri birini arıyormuş gibi etrafta dolandı, kalbim öyle hızlı atıyordu ki korku heyecan stres ne sikim varsa hepsi birleşmişti göğsümden çıkıp fırlayacak gibiydi.
Bana kadar gezdirdi gözlerini ve sonunda o an geldi. Gözleri tarafından aranan hedef gözlerimiz buluştuğunda bulundu ve bana doğru koşmaya başladı. Gözlerimi gözlerinden çekemiyordum komaya girmiş gibi tek parmağımı kıpırdatamıyor gözlerimi kırpamıyordum.
Boynuma sarılan kolları beni kendime getirirken düşen gözyaşımla kollarımı beline sarıp sıkıca kendime çekmiştim hala çok iyi hatırlıyorum. Kokusu ve sıcaklığı beynime kazınmış gibi varlığını belli edip duruyor kendini asla unutturmuyordu.
Sarılırken kulağıma fısıldadı sıcak nefesini boynuma vererek, "Çok özledim, çok özledim, çok özledim,'' defalarca tekrarladı defalarca. Bir süre sonra saymayı bıraktım fısıldaması sayıklamaya dönüşürken ağlamam şiddetlendi.
Başımı salladım zar zor "Ben de özledim. Çok özledim, aşırı. Tahmin edemezsin." Sessiz hıçkırıklarım arasında konuşmaya çalışırken bedenlerimizi ayırıp gözlerimi silerek burnumu çektim.
"Ağlama."
Sağ elini gözümün altına koyup baş parmağıyla göz kapağımı okşadı.
"Sen de ağlıyorsun." Buruk gülümsemeyle konuşup onun yaptığı gibi elimi yanağına çıkarıp baş parmağımla göz yaşlarını sildim, nasıl seviyormuşuz birbirimizi değil mi?
"Çok özlemişler birbirlerini değil mi?" Kahkahayla konuşan annem ortamın tüm havasını silip atmıştı.
İkimiz de bakışlarımızı ebeveynlerimize çevirirken toparlanıp birbirimizden uzaklaştık.
Bana bakıp kırmızı gözleriyle pis pis sırıtıyordu, dudaklarımı ısırıp gülümsememi bastırarak kaşlarımı çattım.Her şey daha güzel olacaktı o zamanlar öyle düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bye bye, baby blue | hyunin
Fanfictionshort fic lovers to ex hyunin Glass Animals-The other side of Paradise şarkısından esinlenilmiştir. chalixe #.07.06.22. #.07.04.23.