Baekhyun az önce duyduklarından sonra şaşırıp kaldı. Duydukları o kadar olağandışı ve o kadar
inanılmaz şeylerdi ki, Chanyeol ciddi olamazdı. Yine de yüzünden ciddi olduğu anlaşılıyordu ve bir çeşit gizli ajandı."Interpol? Söylediklerini anlamakta gerçekten zorlanıyorum, bana
yardımcı olmalısın.""Sana oldukça önemli bir konuda güveniyorum. Yunho, Interpol adına bir kaç serbest ajanla çalışıyor. Görevlendirdiği insanlar yılda bir ya da iki kez gizli görevli olarak istihbarat çalışması yapıyor. İşim gereği ben de etkili bazı grupların içinde bulunuyorum, bunlardan bazılarının şüpheli ilişkileri var. Benim gibi birinin Interpol adına çalışması aylar süren gizli görev ve kimlik işlerini azaltıyor.
"Aldığım tehditleri bu nedenle kolayca öğrendin. İstihbarat açısından gizli bağlantıların var. Beni takip ediyordun. Baekhyun anladıkça şaşırıyordu.
"İyi olduğundan emin olmak için hayatını uzaktan gözlüyordum. Bu pek hoş olmadı, elbette ortada sapıkça bir takip yok. Daha çok patronumdan rica edip sorun yaşarsan haberdar
oluyordum. İşin aslı işim konusunda senden başka kimseyle konuşmadım.""Menajerinle bile mi? Ya arkadaşların?" Baekhyun onunla Albay'ın okuluna giden üst düzey işleri olan arkadaşlarını düşündü. Yoksa hepsi onu korumak için mi gelmişti? Yoksa gizli görevlerini konuşamadıkları için mi anlaşıyorlardı?
"Onlar da senin gibi üst-düzey işleri
olan serbest ajanlar mı?"Chanyeol onu öperek susturdu. "Cevaplayamayacağım sorular sorma.
Sana aramızdakileri hafife almadığımı göstermek için anlatabileceğim kadarını anlattım.
Onlarin ve senin benim için anlamınız büyük. Ben sana güveniyorum, sen de karşılığında
bana güvenebilir misin?"Geçmişte birbirlerine söyledikleri şeylere o kadar benziyordu ki, onlar için bir gelecek hazırlayabileceğine güvenmesini istemişti. Baekhyun'un da bebeği evlatlık vermek konusundaki kararına onun güvenmesi gerekmişti. Ancak, sonunda her ikisi de incinmemek için kendi yollarına gitmişti. Şimdi daha yaşlı ve olgundular, ancak yine de daha fazla cevap bulacak durumda değillerdi. Baekhyun evinden ve kasabasından uzakta ne kadar kendini kaybetmek istese de geçmişi onu bırakmıyor gibiydi. İşin aslı Londra’da geçmişinin büyük bir kısmı onu bekliyor gibiydi.
*
Uçaktan indikten sonra Chanyeol, arabasını İngiltere kırsalına sürdü.
Amsterdam’da Baekhyun'a önemli şeyler anlatmıştı, ama bu Chanyeol'ün beklediği şekilde sonuçlanmamıştı. Chanyeol kendini güvende hissedeceğini ummuştu, Baekhyun'u kendi dünyasına dahil etmeye çalışıyordu. Ona Interpol bağlantısını anlatmak büyük bir adımdı. Açıkçası ona karşı duyguları vardı ve bu fazla cüretkar bir tavır oldu. Oysa Baekhyun buna karşılık sessiz kalarak cevap verdi.Chanyeol aklında soruları olduğunu anlayabiliyordu, ama sormadan cevapları bilemezdi. Tek şansı tahmin etmekti. Gizli görevi onu rahatsız mı
etmişti? Endişelendirmiş miydi? Açıkçası panik atak nöbeti geçirir gibi görünmüyordu. Gümüş renkli spor arabada yanında oturan Baekhyun'a baktı.
"Amsterdam’dan beri sessizsin.""Açık camdan esen rüzgar Baekhyun'un saçlarını dağıtıyordu, gülümseyerek. "Yetişkinler sessizliği
sever sanıyordum.""Belki de yaşlandıkça sezgilerim güçlenmiştir."
"Belki de ikinci işin yüzünden sezgilerin güçlenmiştir," Baekhyun şakayla karışık dokundurmuştu.
"Interpol adına serbest ajanlık zannettiğin kadar eğlenceli değil."
"Bana davalardan söz edebilir misin?"
Chanyeol sözlerini tartmaya çalıştı, ilerleyebilmek adına biraz anlatmalıydı. İşleri düzenlemek
istiyordu, karıştırmak değil. "Eğlence dünyasındaki yozlaşmayı düşün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one more chance-chanbaek
FanfictionPark Chanyeol eskiden ıslah evine gönderilmiş, şuan mega star olan bir şarkıcıydı. Ve gizli bir Interpol ajanı.