3

195 26 4
                                    

Baekhyun kaderin dalga geçtiğine emindi. Önce babasına ardından Chanyeol'e baktı ve patlamalarını bekledi. Hiçbir zaman geçinememişlerdi. Chanyeol ona kendi için düşünmesi gerektiğini söylerdi. Öte yandan anne ve babası ise bir yandan onu şımartıp diğer yandan da aşırı korumacı davranırlardı. Chanyeol ile olan ilişkisinin tehlikeli olduğunu düşünürlerdi. Bir bakıma haklıydılar. Söz konusu o olunca kontrolden çıkıyordu. Ancak, onunla görüşmesini yasaklamaları Baekhyun'un bambaşka yollar bulup görüşmeye devam etmesine neden olmuştu.

Chanyeol ise onaylamamalarına bilenmiş ve kendini kanıtlamaya çalışmıştı. Olayın tamamı duygusal bir harbe dönüşmüştü. Pekiyi ya şimdi hepsi yetişkinler gibi davranabilir miydi? Tanrım, bu mümkün olur muydu? Düşüncesi bile  midesinin bulanmasına yetiyordu, özellikle de bu kadar dengesiz ve gergin bir günün ardından.

Chanyeol, yargıcı başıyla selamladı. "İyi akşamlar efendim."

"Park." Yargıç ayağa kalktı, tokalaşmak için elini uzattı.
"Hoş geldin."

Baekhyun tokalaştıklarını görünce şaşırdı, bundan on sekiz yıl önce olsa kesinlikle bunun olacağına inanamazdı. Birbirlerine garip şekilde baksalar bile, işi medeni boyutlarda tutuyorlardı. Son görüşmelerinde hamilelik haberi nedeniyle babası Chanyeol'ün çenesine yumruk atmıştı, o sırada annesi de kanepeye kapanmış ağlıyordu.
Chanyeol babasından en azından yirmisbes santim uzun olmasına rağmen karşılık vermemişti. Baekhyun şanslarını zorladığını düşündüğü için gerildi ve duruma son vermeye karar verdi.

Dönüp Chanyeol'ün koluna hafifçe dokundu. "Artık iyiyim, gidebilirsin. Yardımların için tekrar teşekkür ederim."

Chanyeol başıyla onayladı, yumuşacık bir tonla konuşmaya başladı,
"Yarın konuşuruz. Teklifi hemen reddetme lütfen."
Ardından kapı koluna uzandı ve dönüp başıyla babasını yeniden selamladı.
" İyi akşamlar efendim."

Hepsi bu kadar mıydı? Öylece gitmiş miydi? Zıtlaşma yok muydu?
Baekhyun bu kadar kolay çıkıp gitmesine şaşırmıştı. Oysa adam gibi vedalaşmak istiyordu. Bunu sorun etmesi onu ürküttü. Son sözleri zihninde yankılanıyordu, yoksa eski Baekhyun gibi sırf Chanyeol'den geldiği için iyi bir fırsatı tepiyor muydu?
Bu düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı. Belli ki Chanyeol güvende olduğuna kanaat getirmiş ve görevinin sona erdiğini düşünmüştü.

Alarmı yeniden kurduktan sonra dönüp babasına baktı. Evinin samimiyeti ve sıcaklığı onu sarıp sarmaladı ve sarsıcı günü geride bırakmasına yardımcı oldu. Ahırdan bozma küçük evi, büyüdüğü tarihi köşk kadar veya Chanyeol'ün gezdiği pahalı tatil beldeleri kadar gösterişli değildi. Ama Baekhyun eviyle gurur duyuyordu, kendi bütçesiyle dayayıp döşemişti. Antika ve müzik tutkusunu yansıtacak şekilde dekore edene kadar sayısız bitpazarı ve ikinci el satış merkezi dolaşmıştı. Evi, adeta kendini yeniden parça parça topladığı gibi toplanmış, hayatının sembolü olmuş geçmişiyle geleceğini birleştirmişti. Döküntülerden kurtulup kendi  sorumluluğunu almak, bu arada kendi başarılarını kutlama imkanı yaratmış oluyordu.

" Burada ne işin var baba? Doktor kontrolüne gideceğini sanıyordum."

" Kötü haber tez duyulur."
Yargıç kanepedeki yastıkları biraz aralayıp yaslandı, kaşları kalkmış ve gözaltı torbalarıyla garip görünüyordu.
"Park'ın birden ziyaret ettiğini haber alınca doktordan acele etmesini istedim."

Babasının saçındaki beyazlar bazen Baekhyun'u şaşırtırdı. Tıpkı heybetli babasının aslında sadece bir metre yetmiş santim olduğunu duyduğunda yaşadığı şok gibi. Heybetli duruşu her zaman olduğundan cüsseli görünmesine neden olmuştu. Sevgili eşi ve Baekhyun'un annesinin öldüğü gün babasının duruşu birden çelimsiz oldu. Gün geçtikçe Büyükbaba Byun'a daha çok benziyordu, tek farkı aksanı yoktu.

one more chance-chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin