Siyah saçlı Omeganın, Thitaya yaklaştığını fark etmesiyle doğruldu. İçinde ki öldürme dürtüsünü bastırmaya çalıştı. Yüzüklerle bezenmiş parmakları ile dudaklarıyla oynuyordu.
En sonunda Omeganın, kendisinin ısırarak parçalamak istediği kırmızı duda...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
. . .
Bugün o gündü. Yıllardır beklediğim gün. Bugün hiç görmediğim, sesini duymadığım hatta nasıl bir yüze sahip olduğunu dahi bilmediğim ama içimde bir yerlerde onu görmenin heyecanını taşıyan kurdumun beklediği gün.
Dünyada var olan ilk ve tek Thita Lee Minho geçen hafta Kore'ye geri döndü. Ve bugün okuduğum okula gelecekti. Aynı okulun içinde olma düşüncesi bile kurdumun dört köşe dönmesine sebep oluyordu.
Giydiğim siyah dar pantolonun içine gömleğin eteklerini soktum. Ve belimin inceliğinin belli olması için kalın bir kemer taktım. Her zaman ki gibi parmaklarıma yüzüklerimi taktım. Onlara o kadar alıştım ki, yüzüklerim olmasa huzursuz hissediyorum. Gömleğin yakalarını düzeltip, içine giydiğim tişörtü daha görünür hale getirdim. Saçlarımı yapıp masadan siyah göz kalemini aldım. Gözlerimi de halledince kendimi süzdüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"İnsan mısın sen? Gamma'ların hası. Şimdi Thita'yı da ayartalım bakalım." saçlarımı tekrar düzeltip odadan çıktım.
Aşağı attığım her adımda mutfaktaki sesler yükseliyordu. Jeongin yine telefondan bir şeyler gösteriyordu. Seungmin'de biliyorum diyerek bakmayı reddediyordu. Changbin hyung da başlarında elleriyle kafasını ovuyordu.
"Yine ne göstermeye çalışıyorsun Jeongin? Gel bana göster" heyecanla yerinden kalkıp yanıma koştu. Ve telefondaki fotoğrafı gösterdi.
"Hyung bak havaalanından çekilmiş. Geçen hafta Minho ve kardeşi Felix geldi ya. Onlarmış" merakla telefonu elinden alıp fotoğrafa baktım. Ama öyle bir açıdan çekilmiş ki değil yüzünü görmek, saçları bile gözükmüyordu.
"Ben de sabah gördüm ama hiç bir şey belli değil. Bir de yanlarında iki kişi daha varmış. Sanırım Avustralya'dan arkadaşları da gelmiş."
"Minho'nun yanındakilerden birini tanıyorum ben."
"Dört kişi mi gelm-bir dakika ne? Tanıyorum mu dedin? Baya tanıyorum dedi dimi?" Seungmin şokla Changbin hyunga bakarken ev sessizliğe büründü. Changbin hyungda pür dikkat ona bakmamızdan rahatsız olmuş olacak ki ağzındaki elmayı yutup konuşmaya başladı.
