6. Bölüm

9K 826 340
                                        

-6-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-6-

İlgimi çeken insanlara karşı kendimi göstermeyi ve konusunda iyi olduğum şeyleri sergilemeyi severdim. Bunu ağır ağır yapardım ama öfkem için pek aynı şeyi söyleyemezdim çünkü saman alevi gibiydi. Tek bir kıvılcımla her yer alevler içinde kalırdı. Taehyung'a baktığımda hissettiğim bütün şehvetin anında öfkeye dönüşmesi de saman alevi misaliydi çünkü kulaklarında gördüğüm bir çift zümrüt küpeydi gereken kıvılcım. Adının bir gazeteci tarafından söylenmesiyle başını çevirdiğinde sallanan küpeler ok gibi saplandı beynime. Dalga geçer gibi takmış, bir de üzerine magazincilere gülümsemişti, beni gerçekten çıldırtmak istiyorsa evet, başarmıştı. Rose, siyah ceketimden tutmasa yanına yürüyüp gidecek ve kolundan tuttuğum gibi arabasına bindirerek hararetli bir tartışmayı başlatacaktım. Emindim ki bu sefer cinsel bir yöne de gitmeyecekti.

"Aklından bile geçirme, bu gece olay çıkmayacak." Çenemi kasıp Rose'ye öfkeyle bakınmam da pek işe yaramadı. Beni döndürüp gazetecilere gülümseye zorladı. İ ve içeri geçerken de asla kolumu bırakmadı. Jimin de diğer koluma girdiğinde tamamen kesilmişti odağım. Ama o tam anlamıyla bir sosyal kelebekti, hemen birilerini görmüş yanımızdan sıyrılmıştı.

Sıkıntıyla eşlik etmekten başka çaremin olmayışı yüzünden daha çok öfkelenmiş, kendimi Lotte'nin görünüşünü incelerken bulmuştum. İçerisi gerçek bir yıldızlar kervanıydı, yüksek masalar güzelce dizayn edilmiş, hafif loş mavi ışıklar etrafa olduğundan daha iyi bir görünüm katmıştı. Güzel bir mekandı aslında, Namjoon birçok kez DSP için böyle organizasyonlar yaptığında burayı kullanmıştı, yani medyaya güzel bir oyun oynayarak sıfır açık vermişti. Eh, aceleye geldiği için çok fazla şatafat yoktu ama dediğim gibi, Namjoon tam bir kriz yönetimi adamıydı.

"Jeon," diye naif bir ses yükseldiğinde Rose ve Jimin çoktan kollarımı bırakmışlardı bu yüzden de Jieun'a dönmem kolay oldu. İncecik bantları olan topuklu bir ayakkabıyla vücudunu saran ve kalçasına doğdu asimetrik kesilmiş şarap kırmızısı askılı bir elbise giymişti. Saçlarını ensesinde minik bir topuz yaptığından boynuna bağladığı elbisesiyle aynı renk incecik fularla zerafetin beden bulmuş haliydi. Boyu uzundu, pek çıtı pıtı bir kadın değildi ama zaten Namjoon'un yanına da onu taşıyabilecek bir kadın düşündüğümde Jieun nokta atışı olurdu.

"Senin yüzünden yine bir ton masraf edildi." dedi şakayla karışık bir gülümsemeyle bana sarılırken. Bir elimle belini kavrayıp yanağından öptüm ve cevapladım "Bunlar hep beni sevdiğinizden."

"Doğru. Öyle olmasa kıçına çoktan tekmeyi basmıştı."

"Huyum kurusun, avuçlarım kaşınınca rahat duramıyorum."

Gözlerini kısarak bana ufak bir gülüş bıraktı, ben de ona aynı şekil bir gülüş bahşettim ama omzunun arkasından Namjoon'un dibine dibine girmiş Jihyo'yu görmek tüm dikkatimi dağıttı. Başımla hemen ileriyi, son derece iddialı giyinmiş kadını işaret ettim, madem ben olay çıkartamıyordum bir başkasına yüklemek en mantıklısıydı bu durumu "Namjoon olay çıkmasını istememiş ama, şu kadını benim için de parçalaman çok iyi olurdu."

Baptise in your thighs | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin