Zil çaldıktan sonra kapıya doğru ilerledi jisung. Açtığında beklemediği Minho karşısındaydı. Bi süre bakıştılar daha sonra konuşmayı başlattı Minho, "daha yeni yazdıkların neydi?"
"Akım denemiştim sadece." Dedi jisung.
"Hemen geliyorum falan yazdın sen de azgın mısın amk." Diye ekledi Jisung.
"Konuşmak için dedim aminakoyayım. Beklemiyodun sanırım açar açmaz bi dondun kaldın."
"Gelicem dediğinde gerçekten geleceğini düşünmemiştim."
"Geldim işte. Ee kapıda mı durucaz?"
"Yoo. Gel içeri." Diyerek geriye çekildi jisung, minho'yu içeriye davet edicek şekilde.
Minho etrafa bakarak ilk defa geldiği arkadaşının evine girdi. Arada masada, duvarda ve evin bazı yerlerinde olan jisungun küçüklük fotoğraflarında gezdirdi gözlerini. Kapının karşısındaki ikili koltukta oturdu minho. Arkasından kapıyı kapatıp minho'nun peşinden salona gelen jisung belirdi.
"Neden bana denedin o akımı?" "İnsanlar genellikle hoşlandığı kişilere denerler böyle şeyleri."
Cevap vermedi jisung. Bi süre minho'nun gözlerine baktı sadece anlamasi için. Ama minho anlamadı ve devam etti;
"Haa anladıım, benimle yakınlaşmak için yaptın demi? Benim arkadaşlarımdan birinden mi hoşlanıyosun yoksa?" Diyip başını yan çevirip bakışlarını jisung'un bakışlarıyla birleştirdi.
Yemin ederim gerizekâli.
"Salak mısın minho"
"Neden ya açık işte. Benden hoşlancak hâlin yokya."
"Haklısın." Buruk bi sesle cevapladı jisung.
"Doğruyu söyle Hyunjin mi?"
"Ne?" Garip bi sekilde minho'ya baktı.
"Ya benden sır çıkmaz hyunjin'den mi hoşlanıyosun? Allah var hoş cocuk. Ara sıra koluna canım anam yazdırmak istese de."
"Evet, sanırım arkadaşından, hyunjin'den hoşlanıyorum." Diyip göz devirdi minho'ya.
Jisung.. özür dilerim ama cok aptalsın.
"Hmm. Ee ne zamandan beri hoşlanmaya başladın?"
Jisung yalanını daha fazla devam ettirmek istemedi. "Birşeyler içmez misin?" Diye değiştirdi konuyu.
"Olur."
"Ne icersin?"
"Fark etmez."
"Tamam."
Ok.
Jisung içecekleri getirmek için mutfağa girdi. Iki uzun bardak alıp için kola koyduktan sonra yaptığı aptallığı düşünerek çıktı mutfaktan. Minho'ya vermeye gelirken dengesini kaybetti jisung. Gelen dalgınlığının da bahanesiyle tapsiyi sarstı bilmeden. Bardaklar devrildi ve çoğunluğu Minho'nun üstüne boşaldı. Minho o anki panikle kalktı hemen oturduğu yerden. Kolayla boyanmış kıyafetine baktı.
"Ozür dilerim dalgındım."
"Yaa annem yeni yıkamıştı yaa."
"Cidden kusura bakma."
"Tamam tamam, oldu artık."
"Sana yeni bi kıyafet getiriyim bekle."
Jisung odaya kendi kıyafetlerinden getirmek için odasına gitti ve dolaptan sadece düz bi tişört alıp salona yöneldi. Salonun kapısından içeri girecekken karşısında kaslı bi vücut görmeyi beklememişti.
Biraz gözlerini minho'nun vücudunda dolaştirirken minho jisung'a döndü ve ikisi de göz göze geldi.
Jisung içindeki haşin erkeği çıkarmaktan çekinmedi;
"Anan fetöcü mü?"
"Ne? Ne alaka?" Diye konuştu soyunuk çocuk.
"Bomba doğurmuş"
Yapma jisung..
"Oha oha iyimis bu laf kullanirim ben bunu."
Minho, jisung'un elindeki tişörtü alip üstüne geçirirken jisung hâla minho'yu izliyordu.
Bikaç saat daha sohbet ettikten sonra minho gitmek için kalktı.
"Gidiyorum ben yarın okulda görüşürüz."
"Tamam. Ben tişörtünü yıkayıp getiririm. "
"Tamamdıırrr." Minho lafından sonra jisung'a göz kırpıp kapıya ilerledi ve Jisung da onu geçirmek için arkasından kapıya yöneldi.
Tam çıkarken minho jisung'un kulağına eğilip fısıldadı; "merak etme kimseye söylemem hyunjin'den hoşlandığını;)"
Jisung ani bi sekilde geri çekilip göz devirdi ve "Tamam, görüşürüz." Diyip kapıyı sertçe yüzüne kapattı.
-
