İğğğ sıkıldım yine yahu! Bölüm yazayım dedim. Neyse başlıyorumm!
❥︎❥︎❥︎❥︎
Canım çok sıkılıyordu!
Ne kadar zamandır burada olduğumu bilmiyordum ama odada yapılacak her şeyi yapmıştım. Ve şimdi de yatakta uzanmış tavanla bakışıyordum.
Bence benden hoşlanmaya başlamıştı tavan bey. Gözlerini benden alamıyordu. Yani bende kendimden hoşlanırdım allah var yakışıklı çocuktum.
Tavanla bakışmamızı bozan şey kapının kilit sesi oldu. Hızla yataktan kalkarken kapı açılmış ve içeriye bir hizmetçi girmişti.
"Akşam yemeği için beni takip edin lütfen."
Kadın odadan çıkarken peşine takıldım. Aşağı kata inip büyük bir odaya girdik.
E yuh! Fakirliğin gözü kör olsun ula!
Burası büyük bir yemek odasıydı. Masanın başında oturan Aslan ve hemen yanı başında oturan çocuk-adamın bakışları bana dönerken, anlık karar ile trip mooduna girdim.
Onlara bakmadan Timuçin'in karşısına oturdum. Yemekler servis edilirken karnımın açlık ile guruldadığını hissettim.
Sessizce yemeğime başladım. Tek benden çatal bıçak sesi geldiğini fark ettiğimde kafamı kaldırıp bana bakan iki çift göz ile kalakaldım. Başımı 'hayırdır' anlamında salladım.
"Neden bu kadar sessizsin? Kaçma planları yapman ya da yaygara çıkarman gerekiyordu senin."
Timuçin'in meraklı çıkan sesi ile omuz silktim.
"Neden kendimi yorayım ki? Bana bir şey yapmadığınız sürece sesimi çıkarmam. Fakat bir sorum var. Bana ne yapacaksınız? Hazar denen adamın kaçması benim suçum değil. Adamlarınızın suçu. Ama cezasını ben çekiyorum ki bu ceza bile değil."
Akıllı bıdık ben yine konuştu.
"Kısmen senin de suçun var. Merak etme adamlarıma gereken cezalarını verdim. Ve soruna gelirsek. Hazar iti tekrar yakalanana kadar bizimle kalacaksın ve bizim için çalışacaksın."
Bu adamın ağzı ne diyordu böyle? Ben çalışmaktan, işlerden kaçıyorum yahu!
"Ne işi peki bu?"
Önümdeki yemekler soğumadan yemek için konuşurken ara sıra ağzıma tıkıştırıyordum.
"Büyük iş adamlarının davetli olduğu bir davette garson olacaksın. Davet iki gün sonra. Gerekli bilgileri sana zamanı geldiğinde aktaracağız."
Ha bir de garson olacağım! Öyle mi?!
"Peki nasıl güvenebilirsin ki bana? Kaçmaya çalışırsam?"
Tek kaşımı kaldırıp alayla Aslan'ın yüzüne yaklaştım. O da beni taklit ederek yüzünü biraz daha yaklaştırdı.
"Abin, Doğa Atalay, dedenin şirketini yönetiyor. Ve benim ortağım. Ben ortaklığı bozarsam diğer bütün şirketler de bozar ve abin iflas eder. Dedenin çabaları ile kurulan bu şirket abin yüzünden iflas ederse deden buna dayanabilir mi?"
Dayanamazdı. Bu şirketi büyütmek için gecesini gündüzüne katan dedemin kalbi buna dayanamazdı.
Hık! Diye giderdi adam valla.
Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Kollarımı birbirine bağlayıp dikkatle bana bakan adama döndüm.
"Tamam, yapacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİ PAYLAŞTIKÇA GÜZEL / B×B×B
General Fiction"Babana söyle yarın seni istemeye geliyoruz." Aslan'ın bu söylemine karşılık göz devirerek güldüm. "Gelin, gelin ama gelirken emekli bir askerden dayak yiyeceğinizi bilerek gelin." Timuçin, elindeki birayı gökyüzüne kaldırıp, "Kayınbabama se...