yardım et

1K 71 42
                                    

Telefonumu kapatır kapatmaz çantama attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonumu kapatır kapatmaz çantama attım. Hava biraz serin olduğundan üzerime krem trençkotumu aldım. Çantamı boynumdan çapraz geçirip hemen evden çıktım.

10 dakika mesafedeydi kafe. Ev tutmaya geldiğimde eşya alırken görmüştüm. Kafenin kapısının üzerinde mor taştan büyük bir  lotus çiçeği vardı ve dikkatimi çektiğinden aklımda kalmış.

Kafeye yaklaşınca çalan telefonuma baktım. Aras arıyordu.

"Neredesin?"
"Kafenin önündeyim." Dedim.
"Tamam geliyorum." Dedi.

Üç dakika daha bekledim. Başımı kaldırdım ve yoldaki insanların arasından gözlerim bana yaklaşan Aras'a odaklandı.

Kendime söz verdim. 'Bir daha Aras'ı Miralay'a benzetmeyeceksin.' dedim. 'Tamam benzetmeyeceğim." Dedim. Kendi kendime konuşuyordum şu an.

"Oha yiğidim tek yumurta ikizi misiniz? Ama çok benziyorsun." Dedim mırıldanarak." E ne yapayım? Göz bu, görmesin mi?" Dedim telefonumu çantama koyarak.

"Kimle konuşuyorsun?" Dedi Aras. Ne ara gelmişti anlayamadım. Özel harekatcı  adam sonuçta benim üç  adımım onun bir adımıydı. 1.90 boylarındaydı tahminimce. Ya da iki metre bile olabilir boyu emin değilim. Ama bayağı heybetliydi. Kaşlarının kalın olması ve yeşil gözleri yüzüne çok yakışıyordu.

Hani mitinglerde Cumhurbaşkanı'nın korumaları olur ya kapı gibi adamlar. Hehe işte Aras da aynı onlar gibiydi.

Parfümü çok güzeldi. Bu sefer de büyülenmiştim işte. Onda bir şeyler vardı. Beni kendine çekiyordu sanki. Bana sorduğu soruyu hatırladım ve onu incelemeyi  bırakarak cevap verdim.

"Kendimle." Dedim. Cevabıma gülümsüyordu. Gülümsemesi hala yüzünden silinmemişti. Sanki yüzümü inceler gibi bana bakıyordu 15 saniyedir.

"Hadi çabuk içeri geçelim." Dedim. Söyleyeceklerim çok önemliydi.

" Tamam." Dedi ve kapımı açtı. Köşedeki bir masaya yöneldim.
"Şuraya geçelim." Dedim.

Çantamı çıkarıp masanın üzerine koydum. Karşılıklı oturduk.

"Nasılsın?" Dedi.
"Elhamdülillah iyiyim." Dedim ellerimi masada birleştirerek.

"Sen nasılsın?" Diye sordum. O da benim gibi ellerini masada birleştirdi. Ellerimiz birbirine yakındı. Ellerimize baktı ve sanki hafif tebessüm etti. Aras sen çok fenasın ama neyse.

"Çok şükür ben de iyiyim." Dedi.
"İyi iyi." Dedim.
"Sınıf öğretmenliği yapıyorum Atatürk ilkokulunda. Sen de polissin? " Dedim.
"Evet, özel harekat." Dedi.

Sanırım ben artık Miralay'ın yüzünü unutuyordum.

Hatırlayamıyorum bir türlü. Çizdiğim resmi de kaybettim. Bir sene önce.

Miralay Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin