2

1K 85 113
                                    

" Uyanıyor!"

" Ne diye bağırıyorsun kulağımın dibinde be!"

Arin dibine girdiği Nora'nın onu itmesiyle dudaklarını huysuzca büzmüş ardından bakışlarını siyah deri koltuğa yayılmış bir şekilde oturan Jia'a çevirmişti. Canı sıkıldığı için yine fazlasıyla enerjikti.

Jia uyanmak üzere olan genci izlerken ona doğru koşturan bedeni fark edip gözlerini kocaman açmıştı. Başka bir tepki verebilseydi kesinlikle kaçardı fakat üstüne atlayarak onu deri koltuğa deviren kadından kaçmak mümkün değildi.

Arin altında çırpınan bedenin bileklerini sıkıca tutup koltuğa sabitlemiş ardından yüzündeki arsız gülümsemeyle sinirle ona bakan kadının yüzüne yaklaşmıştı.

" Yüzünü yalasam... Ne yaparsın?"

" Pisleşme."

Arin dudaklarını büzerek Jia'nın kasıklarına oturmuş ama sıkıca tuttuğu bilekleri bırakmamıştı. Bırakırsa başına geleceklerin farkındaydı çünkü.

" Bakıyorumda şu sıralar herkesin kucağına oturmaya çalışıyorsun. " Nora uyanmadan tekrar bayılan gençten bakışlarını çekerek arkadaşlarına çevirdiğinde kendini tutamayarak ağzına gelen şeyleri söylemişti. Alacağı tepkiyi biliyordu. Arin ona elbette kızmayacaktı.

" Ah, haklı olabilirsin. Böyle kucaktan kucağa gezmek... Güzel." Arin altındaki bedenin yanağını hızlı bir öpücük kondurup üstünden kalkmış ardından çıplak ayaklarıyla bahçeye çıkarak diğer arkadaşlarını çağırmaya gitmişti. O gittikten sonra bir süre sessizlik olmuştu büyük salonda. Sonra ise Jia konuşmuştu. Bu sefer o tutamıyordu dilinin ucuna gelen şeyleri.

" Ona şöyle şeyler söyleyip durmasana. " Jia tekrar oturur pozisyona girerek arkadaşını uyardığında Nora utangaç bakışlarını arkadaşından çekerek tekrar Jimin'e çevirmişti.

" Özür dilerim."

" Benden değil o-"

" Arin! Siktim belanı gel buraya!"

Tekrar geniş salona dalan Arin kahkaha atarak kendini Jia'nın yanına atmış ardından kıkırtıları eşliğinde zorlukla konuşmaya çalışmıştı.

" Tae'nin çükü yok değilmiş."

" Çocuğun pantolonunu mu indirdin yine? "

" Hayır ya. Pandalı donlarını görmek bütün libidomu düşürüyor. Patron  bahçedeydi. Ona gelmesini söyledim ama Yoongi ve Tae'yi göremeyince odalarına dalayım dedim. Sevişiyorlarmış! " Arin son cümlesinden sonra kahkaha atmaya başladığında Jia'da elinde olmadan gülmüştü. Nora ise hala duyduğu şeyleri sindirmeye çalışıyordu. İki arkadaşı nasıl bu kadar utanmaz olabiliyordu ki. Heleki Arin...

" Nerdesin lan sen?! " Yoongi gömleğinin düğmeleri açık, saçı başı dağınık bir şekilde salona girdiğinde Jungkook'da içeri girmişti. Arin ona doğru gelen arkadaşından kaçmak adına yerinden fırlayıp Jungkook'un yanına koşturmuştu. Böyle kurtulacağını düşünmüştü fakat onu koruması için koluna yapıştığı Jungkook onu resmen fırlatırcasına hyunguna doğru itmiş ardından kırışan ceketini düzelterek kendine bir viski doldurmak üzere salonun köşesinde bulunan bara ilerlemişti.

" Hainsin patron!"

Yoongi onda yaşça küçük olan kızın kavradığı kulağını yukarı doğru çekiştirirken Arin kopacağını düşündüğü kulağının acısını azaltmak amacıyla parmak uçlarında kalkmaya çalışmıştı ama ne yazık ki hala canı yanıyordu.

" Bırak lan karımı. " Jia abisinin sırtına atlayarak bacaklarını beline doladığında Yoongi sabır dilercesine iç çekmiş ve Arin'in kulağını bırakarak sırtındaki kız kardeşinin boynundaki kollarını çözüp sıkıca tutmuş ardından tepesinden atarak hemen yanındaki koltuğa düşmesini sağlamıştı.

RİNGLEADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin