3

894 83 52
                                    

Jimin gözlerini yüzüne vuran güneş ışığı ile usulca aralamış fakat yattığı pozisyonunu asla değiştirmeyerek bir süre öylece tavanı izlemişti. Lanetler ederek çıktığı evine geri dönmek istiyordu fakat babasının ağzından duyduğu kelimeler... Hemde onu kaçıran bir yabancıya söylenen o kelimeler kalbine o kadar dokunmuştu ki şuanda yattığı ve bulunduğu yerden şikayet edecek durumda değildi. O bitmişti. Ailesinide kaybettiğine göre artık yapayalnızdı. Kaldığı yer ve bulunduğu ortamın ne önemi vardı ki yalnız biri için.

Derin bir iç çekmiş ardından usulca doğrulmuştu. Sadece yaşamak için uyandığı amaçsız günlerden birini daha yaşıyordu yine. Camın kenarına bırakılan çiçeksiz bir bitkiden farkı yoktu. Amaçsız ve insanlara muhtaçtı.

" Günaydın ufaklık."

Jimin duyduğu ses ile irkilerek bakışlarını odanın köşesinde bulunan tekli koltuğa yayılmış kadına çevirmişti. Burada bulunduğu üç gün içinde herkesin adını ezberlediği için o kadının Jia olduğunu biliyordu. Jia iyi bir kadındı. Üç gün içinde bir çok kez onu Jungkook'un elinden kurtarmıştı fakat Jia'nın aptal arkadaşı yani Arin evde bardak dahi kırılsa bağıra bağıra - hiç alakası olmamasına rağmen-  Jimin'e neden böyle bir şey yaptığını soruyor ortalığı kızıştırdıktan sonra ise birde utanmadan onu acımasız patronlarının elinden alarak şaka yaptığını söylüyordu.

" Günaydın." demişti Jimin sessizce. Jia bir süre dalgınca onu izlemiş ardından iç çekerek ayağa kalkıp pencereye ilerlemişti. O pencereleri açıp odayı havalandırırken Jimin şaşkın şaşkın üstündeki Pijamaya bakıyordu. Dün bu yatağa pantolonuyla girdiğine emindi fakat şuan üstünde ona baya bol gelen bir pijama takımı vardı. Arin yine o uyurken üstünü mü değiştirmeye kalkışmıştı?

" B-bunlar Arin'in mi?"

" Ne? Tabi ki de hayır. Jeon giydirdi."

" Ne?!"

" Bana öyle bakma! Benlik bir şey yok dostum. Uyanık olsam buna izin vermezdim ama uyuyordum. Üzgünüm."

Jimin anında renk değişimi yaşıyan yüzünü önüne eğerken odanın kapısı gürültüyle açılmış ve iki beden aynı anda yere serilerek acıyla inlemişlerdi.

" Kapıyı niye açıyorsun geri zekalı?! " Taehyung sinirle yanına serilen kadına bağırırken Arin omuzlarını silkerek kıkırdamıştı.

" Kapıyı dinlerken elimi kulpa koymuştum. Yanlışlıkla oldu."

" Sik kadar beynin yok Arin."

" Öyle deme ama üzülürüm."

Taehyung gözlerini devirerek düştüğü yerden kalkarken Arin'de hızlıca yerinden kalkıp boynundaki zincir kolyeyi düzeltmişti.

" Kapı dinleme huyunuzdan ne zaman vaz geçeceksiniz. "

" Hiç bir zaman. "

" Canım ne zaman isterse o zaman. "

Jia arkadaşlarına göz devirerek kalçasını açtığı camın yanındaki masaya yaslayıp kollarını göğsünde toparlamıştı. Sabah sabah kesinlikle insanları çekemiyordu.

" Günaydın Mochi! " Jimin heyecanla bağırıp üstüne doğru gelen sapık olduğunu düşündüğü kadına korkuyla bakarken Taehyung yolundan çekilmesi için Arin'i bir kenarı iterek kendini Jimin'in yanına atmıştı.

Arin oturmak istediği yeri kapan arkadaşına bir süre sinirli sinirli bakmış ardından bakışlarını masaya yaslanan arkadaşına çevirerek gülümsemişti.

" Sanada günaydın güzellik."

" Günaydın."

" Nora ile iyi uyudunuz mu?" Arin yüzündeki gülümsemeyi silmeden tam önünde durduğu kadının yüzüne eğilip mırıldandığında Jia başını sallayarak ona cevap vermişti.

RİNGLEADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin