BDSM ✨ Smut Collection

1.2K 32 18
                                    

Esaret, Otorite, Sadizm, Mazoşizm gibi olgulardan rahatsız oluyorsanız lütfen bu bölümü okumayınız. ‼️
Not: Bölümde hiçbir taraf cinsel obje olarak görülmemiştir. Yalnızca fantezilerin yaşatılması amaçlanarak roleplay bölümü yazılmıştır.

Ayrıca yazım hatası veya anlatımda devrik cümle varsa bunlar sonraki gün güncellenerek tekrar size sunulacaktır. Bunun için şimdiden özür dilerim.

Bölüm Adı: Yılan Sarayı

Bay Robins dükkana girdiğinde çok telaşlı gözüküyordu. Yeni, bir sürü antika eşya gelmişti ve hepsinin teker teker temizlenip düzenli bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyordu ki zengin züppeler dükkana geldiğinde alışverişlerini rahatça yapabilsinler.

Yine de kendini şanslı saymalıydı; yanında yardımcı olarak sen vardın. Okul yaz tatiline girmişti ve henüz bir plan yapmamıştın. Bay Robins'in yardıma ihtiyacı olduğu zaman da ilk teklif senden geldi. Aslında çok yardım sever biri sayılmazdın. Sadece antika eşyaların içinde bulunmayı seviyordun. Hatta porselen bebek koleksiyonun bile vardı. Bay Robins'i de böylelikle tanımıştın zaten.

Yeni gelen antika eşyalar temizlenip dükkanda yerini bulduktan sonra alabilecek porselen bir bebek bakmaya başladın. Okul zamanı buraya pek de uğrayamamıştın. Bebeklerinin bulunduğu raf yeni bir külüstüre hasretti. Antika eşyaların arasında gezinirken dikkatini, üstü eski bir battaniyeyle örtülü eşya çekti. Tozlanmasını önlemek için koyulduğunu düşünüp battaniyeyi indirdin. Diğer eşyalardan daha farklıydı. Aynanın çerçevesi altından duruyordu; saf altın. Ve etrafında eski Norse alfabelerinin yer aldığı yazılar işlenmişti. Bugüne kadar bu dükkanda böylesini hiç görmedin. Bay Robins'e bu konu hakkında seslendiğinde ise sana şaşıracağın bir yanıt verdi. Koşarak yanına geldi ve yerden battaniyeyi kapıp üzerini kaplamaya çalışarak devam etti. Bu aynanın karşısına geçip bakanların pek memnun kalmadığını söyledi. Özellikle de kadınların. Bir çoğu aynadaki yansımasını yılanlarla çevrili gördüğünü söyleyerek çılgına dönmüştü. Bu yüzden onu arka odalardan birine koymuş, saklamıştı. Bir daha kimsenin rahatsız olmaması için, yansımasını görmemesi için sakladı. Aslında Bay Robbins böyle saçmalıklara inanmıyordu. Ne büyü ne de lanet yoktu ona göre. İnsanlar mistik konuların eğlencesine kapılıp 'lanetli obje' kategorisi yaratmışlardı eğlence diyarlarında. Bundan çok da şikayetçi değildi. En azından dükkanın ünü artmıştı. Peki ya arka odalarda sakladığı ayna nasıl olmuştu da tekrar ortalık yerde belirmişti? Belki de gerçek sahibinin geleceği günü beklemiştir ve enerjisini yakınlarda hissedince de ortaya çıkmak istemiştir! Bay Robbins hiçbir anlam veremedi bu duruma ama üzerine de gitmedi. Hatta aynayı kapatmaya çalıştığı sırada, inanmadığı şeye sırf birileri hayal aleminde yaşıyor diye saygısından üzerini kapatması da pek bir absürttü. Sonuçta Norse'lardan kalma bir boy aynasıydı. Eski tanrılardan bir hediye! Oldukça iyi bir fiyata giderdi.

Sen ise lanete ve büyüye her zaman inanmış, görünmeyen varlıklardan korkmuştun. Bu yüzden aynaya bakma cesareti gösteremiyordun. Sadece Bay Robins'e, yeni bir bebek alacağını söylemiştin ve o kasaya gitti, sen de bebeklerin durduğu rafa gittin. Hasır şapkalı, Victorian kıyafetli, lüle saçlı, uzun kirpikli... Bir sürü porselen bebek vardı. Fakat yalnızca ikisini seçebildin almak için çünkü kararsız kalmıştın. İki bebeğe toplamda altı yüz dolar verecek bir bütçeye sahip değildin.

Bebekleri kucağına almış eşyaların arasından geçerek Bay Robins'e doğru gidiyordun ki ayna yine dikkatini çekti. Elinde değildi. Herkes gibi sen de lanetli olanı merak ediyordun. Şimdiye kadar hiç görmemiştin lanetli bir eşya. Bay Robins inanmıyordu, belki de haklıydı ama denemeye değerdi. Bebekleri aynanın karşısında duran antika masaya bıraktın. Bu büyük bir hataydı. Bebekler bazen şeytani ruhların kölesi oluyorlardı ve aynanın görme yetisi kazanmasında da büyük bir rol oynayabilirlerdi. Aynanın görme yeteneği yoktu. O görmez, gösterirdi. Görmesi için de göze ihtiyacı vardı. Bu gözler karşısında duran porselen bebeğin yansımasından gelmişti. Onu oraya sen bırakmıştın ve bilmeden büyük bir hata ettin. Oyuncak bebekler cansızdır. Düşünemezler, algılayamazlar, anı biriktiremezler... Bu yüzden onları ele geçirmek, onlardan faydalanmak daha kolaydır. Ayna etrafa bebeğin gözlerinin yansımasından bakmaya başladı. Aynanın asıl sahibi gelmişti. Onu istiyordu ama kimin silüetinde?

More Is Not Enough | Tom Hiddleston | LokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin