Meyus: hüzün, üzüntü
•••••
Çalan telefonunu masadan aldı genç adam. Ekrana baktığında arayan kişiyi daha fazla bekletmemek adına açtı."efendim başkanım."
ardından karşı tarafı dinledikten sonra cevap verdi.
"tabi başkanım bekliyorum."
Mutfağa doğru ilerledi. Başkanı geldiği için kahve yapacaktı. İki tane bardak çıkarttı. Kahvenin suyunu ısıtmaya başladı. Beş dakika sonra çalan kapının sesini duyarak kapıyı açmaya gitti. Karşısında sadece Mete başkanını beklediğinden olsa gerek Mete'nin yanındaki genç kadını görünce şaşırmıştı. Bunu belli etmeden konuştu.
—s; hoşgeldiniz başkanım.
Ardından başkanının yanındaki kadına döndü. Boyu kısa olmasada genç adamın yanında kısa sayılacak bir boydaydı. Siyah saçları dalgalı bir şekilde omuzlarına dökülmüştü. Serdar'ın yüzünden ayırmadığı gözleri gece gibi siyahtı. Serdar umursamaz bir tavırla başını salladı selam verircesine. Mete ve genç kadın içeriye girip oturdular.
—m; fazla vaktim yok Serdar. O yüzden hemen konuya giriyorum.
—s; buyurun.
Mete, yanında oturan kadını gösterdi.
—m; Zehra. Zehra Balaban. Kendisi bir istihbaratçı. Uzun süredir bir görev için İngilteredeydi. Yaklaşık 3 yıl kadar. Dün sabah itibari ile o görevi başarıyla bitirdi. Şimdi yeni bir görev için seninle birlikte çalışacak. Ekip sadece iki kişilik, sen ve Zehra. Bu ekipte ikinizin de olması müsteşarımızın emriydi.
Serdar bakışlarını adının Zehra olduğunu öğrendiği kadına çevirdi. Zehra ise kollarını birleştirmiş halıya bakıyordu. Mete'nin bunları ona önceden anlattığı gayet belliydi. Serdar başını salladı. Müsteşar tarafından bu iki kişilik ekibe seçilmek onu gururlandırmıştı.
—s; anladım başkanım. Peki görevimiz nedir?
—m; o konuya daha sonra geleceğiz. Ondan önce söylemem gerekenler var. Bazı sebeplerden ötürü, Zehra bir hafta boyunca burda, bu evde kalacak. İkinizinde bir hafta boyunca dışarı çıkmaması gerekiyor.
Serdar bakışlarını hızla Mete'ye çevirirken, Zehra da bunu bilmiyor olacak ki şaşkınca Mete'ye bakıyordu.
—z; bunu bana söylemediniz. Neden kalıyorum burda?
—s; başkanım neden?
—m; nedenini bilmeniz gerekseydi, nedenini anlatırdım. İtiraz etme hakkınızın olmadığını söylememe gerek yok sanırım. Müsteşarımız bu görev için ikinizi uygun gördü. Bu evde kalmanız da bu görevle alakalı ve fazlasıyla önem barındıran bir durum. Ben şimdi gidiyorum. Sermet bir kaç saate yeni görevinizle ilgili dosyaları ve Zehra'nın eşyalarını getirecek.
Mete ayaklanırken Serdar onu geçirmek için kapıya doğru ilerledi. Kapının önüne geldiklerinde ise konuştu
—s; başkanım ben biriyle aynı evi paylaşmaktan hoşlanmıyorum bunu biliyorsunuz. Üstelik kadını daha tanımıyorum bile. Başka bir yol bulunamaz mı?
—m; maalesef müsteşarımızın emri bu Serdar. Zehraya boşta olan odalardan birisini ver. Dışarıdan bir ihtiyacınız olursa kapının önünde korumalar var onlara söyle. Evden çıkmamanız gerekiyor.
Serdar aklındaki soruları sorsada yanıt alamayacağını bildiği için kafasını salladı. Başkanının ardından kapıyı kapatarak salona döndü. Zehra'nın da tıpkı Serdar gibi bu durumdan hoşnut olmadığı çok belliydi.
—s; yukarıda sağdaki oda. Benim odamın karşısı orda kalabilirsiniz.
Zehra başını sallayarak kalktı ve yukarıya çıktı. Serdar'ın bahsettiği odayı bulup içeri girdi. Normal düz bir odaydı. Yatağın üstüne uzandıktan sonra yorgunluktan olsa gerek hemen uykuya dalmıştı.
••••••
Ayyyy bayılanzi😱 bu kurgu yaklaşık 3 aydır taslağımda duruyordu, dedim ki paylaş gitsin🌻 umarım saudadeyi sevdiğiniz gibi seversiniz🌸 bu bölüm daha tanıtım tarzı olduğu için geçiştirilmiş gibi gelebilir ama sonraki bölümlerde epeyce detaylı yazacağım.. hepinizi çok seviyorum yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meyus.
Teen Fiction"beni sen göm"dedi karşısında ona bakan bir çift meraklı göze hitaben. "sevdiğin kişinin ölümünü görmemek için ondan önce ölmeyi istemek.. ya' aburnee, beni sen göm demek."